SELAM ARKADAŞLAR. UMARIM BU BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ. VOTE VE YORUMLARI BEKLERİM. BÖLÜM PARÇASINI DİNLEMENİZİ TAVSİYE EDERİM.
MULTİMEDİA'DAKİ BARAN VE REBECCA.
''Her şey geçecek burada yeni bir hayat kuracağız'' dedi.
Boynuna sarıldım ve onu sımsıkı tuttum.
****
''Anne!'' diye bağırarak uyandım.
Kabusmuş. Hemde en kötülerinden. Annemle ilgili. Uzatmadan anlatıcağım çünkü yeniden düşünürsem gerçekten yine ağlamaya başlayabilirim. Babam ben ve annem evimizde ailecek oturuyorduk. Nereden ve nasıl geldiğini bilmeden ev yanmaya başladı. Babam elimi tuttu ve beni aşağıya doğru sürükledi. Ben ''Anne! anne!'' diye bağırıyordum elimi anneme doğru uzatıp. Aşağıya indik ve kurtulduk... Ama annem evde kalmıştı.
Bunu atlatmam zaman alıcak gibi görünüyor.
Yarın okul var ve galiba gitmemeyi düşünüyorum. Yorganı kendime daha da çekerek üzerimi kapattım. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve sonra yeniden açtım. Saat kaçtı merak ettim şimdi. 12:30. Oha lan. Annemin yanında olsaydım beni bu kadar uyutmazdı. Erken kalmamı isterdi hep. Neyse.. Uyumayacaktım. Tavşanlı terliklerimi giydim ve kazağımla ellerimi kapattım. Lavobaya gidip yüzümü yıkadım ve sonra aşağıya indim. Babama baktım ve koltukta otmuş TV izliyordu..
''Günaydın'' dedim.
''Günaydın prensesim'' dedi. Annemin Londra'dan ayrılmadan önceki sabah söyledği kelime.
Annemi düşünmeden 1 saniye bile geçiremiyorum.
Sonra laptopumu alıp burada takılıyım mı diye düşündüm. Yönümü değiştirip yukarıya doğru yürüdüm.
''Nereye'' dedi babam.
''Laptopumu alıcağım'' dedim.
Odama çıktım ve yatağımın yanında duran masadan Laptopumu aldım. Telefonumunda ekranına baktımki mesaj geldiğin gördüm. Laptopu yatağımın üstüne koydum ve telefonumu elime aldım.
''Seni çok özledim'' Lily yollamış. Ah ben seni. Hemde çok. Cevap yazdım ve sonra bir iç geçirdim.
Laptopu aldım ve aşağıya indim.
''Baba TV'yi ya kapat yada sesini kıs çünkü dizi izleyeceğim.'' dedim.
''E TV neden var o zaman'' dedi babam.
''Ben yabancı dizi izlerim'' dedi bilmiş bir tavırla.
Hmm der gibi yaptı ve televizyonu kapatıp yukarıya çıktı. Pretty Little Liars açtım ve izlemeye başladım.
***
Saat 14:20 oldu. Dizide bitti. Laptopu kapatıp ayağa kalktım. Kaç saattir o koltukta oturuyorum lan ben oha. Esneme hareketleri yaptım ve babamın yanına mutfağa gittim.
''Hey'' dedim.
''Nihayet kalkabildin git üstüne değiştir halanalra gideceğiz'' dedi.
''Ah nedenki'' dedim oflayarak.
''Hadi Rebecca hem Baran'ı görürsün'' dedi gülümseyerek.
''O kim be'' dedim yüzümü buruşturarak.
''Halanın çocuğu sen buraya hiç gelmediğinden bilmezsin. Aynı senin küçüklüğün'' dedi bana bakıp.
Gülümsedim ve yukarıya çıktım. Siyah gömleğimi üstünde beyaz dantellerler olanı gyidim. Altınada kısa beyaz şortumu ve ince siyah kilotlu çorabımı da giydim oldu. Saçlarımı at kuyruğu yaptım. Hazırdım. Aşağıya indim ve babama baktım.
''Tamam ben hazırım'' dedim.
''Araba hazır hadi gel'' dedi ve beraber kapıdan dışarıya çıktık.
Berk ve yanında kısa saçlı bir kız el ele oturmuştular karşı kaldırımda. Onlara baktım ve Berk'in gözünün bana kaymasıyla yere baktım. Hemen arabada babamın yanına oturdum.
Piç abi bu çocuk. Kızları kendi elinde sanıyor.
''Artık şu çocukları takmıyorsun değil mi'' dedi babam.
''Sen takmıyorsun kelimesini nerden öğrendin baba'' dedim şakınlıkla bakarak.
''Konuyu değiştirme'' dedi.
''Hayır'' dedim sadece.
''Aslında ilk başta onların evine falan göndermeye izin vermeyecektim en iyisi olurdu'' dedi.
Cevap vermedim. Çünkü diyecek bir şey bulamıyorum.
15 dk. falan oldu ama babam arabayı durdurdu.
''Geldik'' dedi.
Arabadan indim ve karşımızda duran eve doğru yürüdüm. Babamda yanıma geldi ve 4 zile bastı. Otomatiğe bastılar ve hemen yukarıya çıktık.
''Hoşgeldiniz'' dediler gülümseyerek. Uf ya şöyle akraba ortamlarını hiç sevmiyorum. Aslında kalabalık ortamları sevmiyorum.
Ama sadece halam ve eniştem vardı. Enişte. İngilizcede daha güzel lan. Oha oha Baran dedikleri çocuğa bak. Yerim ama ya. Sarı saçlı ve mavi gözlü. Tekerlekli arabasında oturmuştu. Onun yanıan doğru yürüdüm.
Yanağını sıktım oda bana kafasını sağa yatırmış baktı. 1 dk. falan gözlerinin içine baktıktan sonra dilimi dışarı çıkardım ve ellerimi havaya kaldırıp ''Bö!'' dedim. Korkacağını sanıyordum ama çocuk gülmeye başladı. Eliyle diline dokundu ve sonra benimkini gösterdi.
Halam ve babam bize bakıp güldüler. Ben onları hiç unuttum. Çömeldiğim yerden kalktım ve onların yanına gittim.
''Ay sen ne kadarda büyümüşsün kızım'' dedi halam sarılarak bana. Gülümsedim ve babamın yanına oturdum.
****
Arabada eve doğru gidiyorduk. Yemek falan yedik ama ben hep Baran'la oynadım. Çok tatlıydı. Saat 11:30 ve benim uykum geldi. Zaten nedense oraya giderkende yorgundum ama çaktırmadım. Elimi aynanın oraya yasladım ve kafamıda elimin üstüne koydum. Gözlerimi kapattım.
Telefonuma mesaj geldi ve babam bana baktı.
Elimi torpitoya götürdüm ve telefona baktım.
Zack yollamış.
Türkiye'ye gelirken uçakta uyurken çektiğini sandığım bir fotoğraf yollamış. Ve altına
''Bu sefer sensiz gidiyorum prenses'' yazmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Erkeğim (Bölüm Yayınlanmamaktadır.)
Teen FictionSadece bir insan, bir milyon insandan nefret etmenizi sağlayabilir! Ve sadece bir insan her şeye rağmen bu berbat dünyayı sevmenizi...