Çalar Saatim Annem

1.4K 172 181
                                    


'Görseldeki sokağımız'

 
 Her sabah çalar saatimi kursam da her zaman olduğu gibi annem gelip o muhteşem sesiyle yataktan kaldırma görevini yapıyordu. 

" Adyaaa gene geç kalıyorsun kalk..!! "

  Ve klasikleşmiş olan bir şey daha benden gene ne bir ses ne de bir kıpırdanma vardı. Annem bunu bildiği için aşık olduğum battaniyemi üzerimden çekip dağınık odamın her hangi bir köşesine attı ve gitti. Bende el mahkum banyoya uykulu uykulu giderek duş alıp çıktım. Üzerime kareli gömlek ve kot pantolon giyip saçlarımı salık bıraktım. Çantama bir kaç defter attıktan sonra mutfağa gittim ve annem kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı. Ayak üstü kahvaltımı yaptım ve kapıda alel acele ayakkabımı giydim. Her sabah olduğu gibi bu sabahta Priya ile karşılaştım.  

Priya...

Her sabah olduğu gibi bu sabahta ne çalar saatimin sesi ne de telefonumun alarmı bir işe yaramıştı. Her zaman ki gibi uyanamamıştım.

"Priyaaaaaaa. Okula geç kalcaksın kalk artık."

Elimle annemi onayladım. Gözlerim hala kapalıydı ve yüz üstü yatıyordum.

"Priya bir daha seslenmeyeceğim."

"Tamam anne kalktım."

Gözlerim kapalı kalktım ve olabildiğince güç sarf ederek her yere çarpmayı başardım. Banyoya gidip bir duş aldıktan sonra ancak açılabildim. Odama dönüp giyindim. Üzerime bir askılı badi ve altıma da bir kot pantolon giydikten sonra saçlarımı atkuyruğu topladım. Çantamı da alıp odamdan çıktım. Annem çok tan kahvaltıyı hazırlamıştı. Bir iki lokma atıştırıp annemin de yanağını öptükten sonra ayakkabılarımı giyip çıktım. Kapıda her zaman ki gibi Adya ile karşılaştım.

"Günaydın Priya"

" Günaydın Adya. Okula geç kalacaz acele edelim."

Ben başımla onayladıktan sonra hızla apartmandan çıktık. Apartmanın kapısından çıktığımızda  yarım kare şeklinde sıralanmış apartmanlar ve işine gitmek için yola koyulan bir kaç insan vardı.

Ve tabi ki de karşı binada oturan Shah Rukh Khan saçları yana taranmış, bıyıklı, gözlük takan, gömleğinin bütün düğmeleri ilikli bir şekilde pantolonun içine yerleştirilmiş, spor ayakkabı ve çantasıyla çıkan sesini hiç duymadığımız aşırı utangaç olan bir insan ve minik motoruna binip sessiz sakin işine gidiyor.

Aynı apartmandan çıkan Shah Rukh Khan'ın aksine aşırı havalı, kaslı, saçları geriye doğru taranmış, kaslarını belli eden siyah bir  tişört, gri eşofman altı, güneş gözlüğü ve çantasını yan bir şekilde takıp kendisi kadar havalı motosikletine binip salonuna gidiyor. Her gün farklı kızlarla takılan Salman bütün kızların beyaz atlı prensi. Priya'nında beyaz atlı prensi. Ama diğer kızlardan farklı olarak Priya bu adamı cidden seviyor ve sırılsıklam aşık. Priya ne kadar çok sevse de Salman Priya'yı hiç görmüyor yada göremiyor. Belki de kader onları daha birleştirmek istemiyor.

Priya ile bisikletlerimizin yanına doğru yürürken Salman gidene kadar gözü hep ondaydı. Salman havalı duruşunu bozmadan sokaktan kayboluyordu. Bizde bisikletlerimize binip hızlıca okulumuza doğru gidiyorduk.

Okulumuza geldiğimiz zaman bisikletlerimizi park edip hızlıca okula girdik. Priya ile tıp okumamıza rağmen bir kaç dersimiz farklıydı. Birbirimize sarılıp vedalaştıktan sonra ben farklı sınıfa girdim. Priya farklı sınıfa girdi. Neyse ki benim hocam henüz gelmemişti. Umarım Priya'nın hocası da derse gelmeden yetişmiştir. Ben sakin hareketlerle sınıf arkadaşım Navi'nin yanına doğru gittim.

Navi, Salman kadar kaslı ve çekici. En önemlisi sempatik ve gamzesi var. Tamam iki gamzesi yok ama tek gamze bile onu çekici kılıyor. Navi aşırı uzun boylu yada ben minyon tipli olduğum için aşırı uzun boylu geliyor. Aramızda dağlar kadar fark var desem yalan olmaz. Neyse Navi'nin peşinden bir sürü kız koşuyor ama onun gözü benden başka kimseyi görmüyor. Peki ya benim? Navi'yi sadece arkadaş olarak görüyorum. Bunu Navi'ye dememe rağmen benden ayrılmak istemediğini bundan sonra arkadaş olmamızı söyledi. Bende arkadaşça onayladım.

Navi'ye selam verip yanına oturdum. Bir kaç dakika sonra hoca derse girdi ve sınıf sessize bürünüp hocayı dikkatli bir şekilde dinlemeye başladı.

Ders son dakikalara doğru iyice çekilmez hale geldi neyse ki hoca dersi bitirip çıkmamıza izin verdi. Çantamı alıp sınıftan dışarı çıktım. Cafeeye gittim ve sıcak çikolata alıp sakin bir köşeye oturdum. Sıcak çikolatamı yudumlarken Priya'da geldi ve oda kendine kahve söyleyip yanıma oturdu. Beraber sohbet edip içeceklerimizi yudumladık. Neyse ki oda derse girdiğinde hocası daha gelmemişti buna sevindim.

Priya ile aramızdan su sızmaz çocukluğumuzdan beri hep birlikteyiz. İlkokuldan üniversiteye kadar hep aynı okullara gittik beraber gezdik beraber eğlendik. Priya çok sakin, anlayışlı, eğlenceli,  koyu yeşil gözleri, uzun saçları ve onunda gamzeleri var. Sanırım gamzeli insanları çok sevdiğim için çevremdeki insanların çoğunun gamzeleri var. İtiraf etmeliyim gamzeli insanları kıskanıyorum. Benim yok tabi ki de bu yüzden kıskanıyorum.

Ve tabi ki de Priya'nın sınıfında Gyan diye birisi var. Navi ile aynı kaderi paylaşıyor. Gyan, yakışıklı, aşırı tatlı kahverengi gözlü ve havalı birisi. Gyan denilince ilk akla gelen şüphesiz kaşları ve dudaklarıdır. Dudakları sanki özenle kalemle çizilmiş gibi dolgun ve güzel. Priya'nın gönlü Salman'da olduğu için bu güzelim erkeği reddetti. Navi gibi Gyan'da Priya'ya arkadaş olalım dedi ve Priya'da kabul etti. Navi ile Gyan tıpkı benle Priya gibi sıkı arkadaşlar çocukluktan beri. Onlarda hiç ayrılmamışlar.
Tamam ben Navi'yi reddetmemin sebebi ikimizde zıttız ama o hep bana anlayışla karşılasa da olmazdı. Priya Gyan'ı reddetmesinin sebebi Salman'ı çok seviyormuş. Bana kalsa Gyanla beraber olsun ama hanımefendi Salman'da Salman diyor.

İçeceklerimizi bitirip son derslerimize gitmek için kalktık. Sarılıp vedalaştıktan sonra tekrar farklı sınıflara gittik.

Sınıfa girip tekrar benim için tutulmuş olan yerime oturdum. Navi ile kısa sohbetin ardından hoca derse girdiğinde konuşmamızı bitirdik ve hocayı dinlemeye başladık.

Blok dersin sevmediğim yönü 2 saat aralıksız ders dinlemek. İnsanı hayattan soğutuyorlar resmen. Ders bitene kadar hocayı dinlemeye çalıştım. Sonunda hoca dersi bitirip çıkmamıza izin verdi. Navi ile vedalaştıktan sonra çantamı alıp sınıftan çıktım. Saate baktığımda Priya'nın çıkmasına az kalmıştı bende okuldan çıktım ve bisikletlerin olduğu yere gidip bisikletime bindim. Bisikletle gezmeyi seviyordum. Bende çevrede bir iki tur atıp tekrar okula geldim. Bu sırada Priya gelmişti ve bisikletine binip beraber evlerimize doğru gittik.

Kısa süre içinde sokağımıza gelmiştik. Bisikletleri park edip evimize doğru gittik. Priya ile tekrar vedalaştıktan sonra evlerimize girdik. Eve girdiğimde resmen rahatlamıştım. Annemi öpüp doğru odama gittim. Etrafı toparladıktan sonra ders çalışmaya başladım.

Akşamın olduğunu babam geldiği zaman anladım. Annem yemeğin hazır olduğunu söyleyince içeri girip masayı hazırlamaya yardım ettim. Bir itiraf daha yemek yapmasını bilmiyorum. Bildiğim en iyi şey annemin muhteşem yemeklerini yemek. Bence bu en iyi bildiğim şey benim için tabii.

Masayı hazırladıktan sonra babam geldi ve akşam yemeğini yemeğe başladık. Babam her zaman ki gibi derslerimin nasıl geçtiğini sormayı ihmal etmedi ve bende her zaman ki gibi gayet iyi geçtiğini söyledim. Sohbet ederek akşam yemeğimizi bitirdik. Babam içeri geçti ve annemle ben masayı toparladık. Bulaşıkları makineye yerleştirip içeri geçtik.

Klasik aile içi sohbet ettikten sonra yorgun olduğum için izin isteyip odama geçtim ve kendimi yatağa attım. Battaniyeme sarılıp yorgunlukla gözlerim kapandı ve uyudum.

UYUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin