Güvensizlik

465 111 63
                                    

Priya'dan... 

Düşüncelerim ile kalbim bir türlü uyuşmuyordu. Yeni bir sabah oluyordu. Güneş yüzünü yine camımdan içeri sızarak gösteriyordu. Saatime baktım. Henüz daha çok erkendi. Uyumam gerekiyordu ama uyuyamıyordum. Salman bir türlü aklımı, düşüncelerimi terk etmiyordu. Sağıma döndüm. Duvarda bir noktaya odaklandım. Uyumaya ihtiyacım vardı. Göz kapaklarım bu acıya daha fazla dayanamayıp sonunda kendini uykunun huzurlu kollarına bırakmıştı.

Uyandığım da saat öğleni vurmak üzereydi. Bugün öğleden sonra dersimiz vardı. Sonrası hastane de geçecek olan gece nöbetiydi. Kalkıp duş aldım. Kırmızı askılı bir badi ve altına kot pantolonu kombinledim. Çantamı hazırlayıp içine de bir ceket attım. Her zaman her şeye hazırlıklıydım. Gyan bugün beni alıcaktı. Dün gece onun nöbeti vardı. Buraya kadar yine kendini yoracaktı. Ama asla benden vazgeçmeyecekti. Kalbim sürekli Salman'ı fısıldarken, aklım sürekli olarak Gyan ya Gyan diyordu. Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Gelen mesaj Gyan'dandı. Cevabımı yazdıktan sonra mutfağa geçtim. Bir şeyler atıştırıp anneme öpücüğümü de verdikten sonra çantamı da alıp çıktım. Her zaman ki gibi Adya ile karşılaştım.  

"Günaydın Adya Hanım."  

Bu ona attığım küçük bir tripti. Bugün Adya, beyaz elbisenin üzerinde siyah benekleri olan bir elbise giymişti. her zaman elbise giymeyi ve süslenmeyi seven bir yapısı vardı. bunu bugün yine belli ediyordu.Konuya geri dönecek olursak eğer bana omzunu silkip Rizwan'ın motoruna binmişti. Rizwan ne garip bir çocuktu. Bir o kadar da tanıdıktı. Bana birini hatırlatıyordu ama bir türlü eşleştiremiyordum. Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan Adya'nın sesiydi.  

" Günaydın bayan ciddi."  

Tek kaşım havada bir bakış attıktan sonra apartmandan çıktık. Gördüğüm manzara sayesinde şok olmuştum. Bir an durup bakmaya başladım. Sağımda Gyan arabayla beni bekliyordu. Solum da Salman ve Rizwan basketbol oynuyorlardı. Kendilerine küçük bir pota dahi yapmışlardı. Sorun esas şurda ki Salman ve Rizwan tişörtsüz basketbol oynuyorlardı. Bunu bilerek yaptığına dair bahse vardım ve evet, kesinlikle ben kazanırdım. Salman altında bilekleri lastikli eşofman altı ve spor ayakkabılarıyla gerçekten çok tatlı gözüküyordu. Rizwan'ın da ondan kalır yanı yoktu. Onda da gri eşofman altı ve spor ayakkabılar vardı. Göz ucuyla Adya'ya baktığımda Adya da şaşırmış bir şekilde onları izliyordu. Hayır, Rizwan'ı izliyordu.  

Gelen korna sesiyle irkilmemizle beraber Navi sokağa giriş yapmıştı. Rizwan ve Salman da durup bizim olduğumuz yere bakmışlardı. Salman ve Rizwan aynı anda sağ ellerini kaldırmışlardı. Sol elimi kaldırıp gülümseyip döndüm ve Gyan'a doğru yürüdüm. Gyan arabanın içindeydi ve uyukluyordu. Bu hareketleri ile işte aklımı karıştırıyordu. Bu sırada Adya da Navi'ye doğru ilerledi. Arabaya bindi. Arkama bakmak için içimde bir şeyler dürtüklüyordu. Elim kapının kolunda kalmıştı. Tişörtsüz basketbol oynamak ve beni bekleyen Gyan. Karar vermeliydim. Kapıyı açıp bindim.  

"Günaydın Gyan." 

"Günaydın Priya'cım." 

"Yorgun gözüküyorsun. Keşke almasaydın. Bir de benim için yoruluyorsun."  

Göz ucuyla Salman'a baktığımda  kemerle uğraşıyormuş gibi yapıyordum. Salman'ın elindeki basketbol topunu nasıl sıktığını görebiliyordum. Ki Rizwan da ellerini yumruk yapmış Navi ve Adya'ya bakıyordu.  

"Seni almak benim için bir görevdir. Çarşamba olmasını zor sabrediyorken ne olursa olsun seni almamam gibi bir durum olamaz. Sen kemerini mi takamıyorsun?" 

"Ha. Evet. Sanırım sıkışmış."

Gözlerimin içine bakıp gülümsedi. İşte bir kafa karışıklığı daha kendini gösteriyordu. Kemerini çözüp üzerime doğru eğilip kemeri çekip bağladı. Kendi yerine oturup tekrardan kemerini taktıktan sonra yola çıktık.

UYUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin