Bölüm 6 - Hapishane

53 2 0
                                    

O gün birbirimize sarılıp uyuduk. Onun kokusuyla uyumak ne muazzam bir duygu böyle. Boynuna iyice yaslamışım kafamı, nefesi nefesimde..

Sabah olduğunda Sevcan ve Serkan bizi uyandırdı. Hemen hazırlanıp dışarı çıktık. Bi taksi çevirip Sefaköye kadar gittik. Bizi yine evimizin 2 sokak aşağısında bıraktılar.

Sevcan'da bizim eve geldi. O kadar çok yorgundu ki kendi evine yürüyecek kadar gücü kalmamıştı. Bizim eve çıkıp hemen yerimize yattık. Akşama doğru uyandık. O kadar yorgun ve dünden kalmaydık ki bu gece bi yere gidesimiz yoktu. Ki öylede oldu zaten hiç bir yere gitmedik. Sevcan kendi evine gitti.

Bende evde rus cici annemle kalmıştım. Arada sırada yaptığı yiyeceklerin tadına bakmam için beni yanına çağırıyordu filan.

(Ertesi gün)

Camdan içeri çok fena bi güneş giriyor. Allah'ımmm neden ben? Neden bu kavurucu güneş benim odamda hayır, omas, istemem, gitsin. Derken telefonu elime alıp saate baktım. 12:34 klasik Evrim'in uyanma saati diyebiliriz.

Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Odaya geri geldim saçlarımı normal bi topuz yapıp telefonla uğraşmaya başladım. Ersin'den mesaj vardı.

"Günaydın :)"

Ah canım benim, sms hakkım olsaydı da cevap yazabilseydim.

Bir yarım saat sonra Sevcan aradı:

"Hazırlan in aşağı, geliyorum ben."

"Geliyorum şimdi tamam."

Altıma yırtmaçlı uzun çizgili eteğimi giydim. Üzerine beyaz kolsuz bir tişört. Ayakkabı olarakda siyah beyaz sade bi ayakkabı giydim.

Kapının önüne inip Sevcan'ı beklemeye başladım.

Sokağın başında onu görünce bende yürümeye başladım. Beraber caddeye kadar yürüdük sonra caddede bi taksi çevirip Sefaköy Gümüşçüler çarşısına gittik. Yine kafemize girip nargile falan içecektik.

Yine can sıkınsından tavla filan oynadık. Bi ara cidden canımızın çok sıkıldığını fark ettim. Ersin'e ödemeli attım. Geri döndü:

"Napıyosun canım?"

"Hiç kafedeyiz oturuyoruz Sevcan'la."

"Hangi kafe bu?"

"Cafemiz diye bi yer var ordayız."

"Ha tamam biliyorum orayı, isterseniz sizi almaya gelelim Apo'da yanımda takılırız, arabada var."

Sevcan'a dönüp 'napalım' anlamında başımı salladım. Oda onaylar bi şekilde kafa salladı.

"Tamam siz gelin bizde çıkarız birazdan."

Kalkıp hesabımızı ödedik. Caddede bunları beklemeye başladık. Bekle bekle yok, bi Allah'ın kulu gelmiyor. Naptı ektiler mi bunlar bizi yaa diye düşünürken önümüzden hızla bi araba geçti ve fren yaptı. İçinde de son ses müzik bu Apo'dan başka kim olabilirdi ki. Hemen arabaya bindik. Kanarya sahile gittik, bir tekelde durup alkol aldık. Bir köşeye oturup içmeye başladık. Ben Ersin'i kaldırıp yürümek istedim biraz oda beni kırmadı.

Sahil kıyısında yürüyorduk. Elini belime koydu, "bugün çok şık olmuşsun. Gerçekten doğal afet gibisin. Arabadan seni görünce inanamadım, en son halinden daha iyisin.' dedi. Bu gururumun okşanmasından sonra ufak bi tebessüm ettim.

Sonra bir banka oturduk beraber. Gözüm birden onun kolundaki saate takıldı.

" Saatinde baya güzel."

"Al senin olsun." deyip kolundan saati çıkardı ve benim koluma taktı.

"Biraz bol mu geldi sanki?" dedi ve ikimizde gülmeye başladık. Onun yanında benim kolum minicik kalıyordu.

"Bi saatçiye gidip küçülttürebilirsin."

"Bugün hallederim." dedim.

Arkama döndüm Sevcan ve Apo geliyordu. Onlarda gelip banka oturdu. Öyle sohbet muhabbet derken 2-3 saat olmuştu. Artık kalkalım dedik. Bizi arabayla eve kadar bıraktılar. Akşama doğru Apo sürpriz yaptı bizim eve geldi. Ve alkolde almıştı. Canım kankam be hemde Absolut!

İçtik güldük eğleniyoruz falan. Aslında Apo tek başına içecekmişte canı sıkılır diye bize gelmiş. İçtim baya bi sarhoş oldum ben. Sonra Sevcan Apo'yu evden yolladı bi şekilde. Bugün Eylem'e söz vermişte kendisi..

Kapımızın önünden bizi büyük bi arabayla aldılar. Arkası çok geniş ve koltuğu vardı. Limuzin değil ama gibi. Büyükçekmecede bi türkü bara girdik. Sanırım en çok içtiğim günlerden biriydi. Hem evde içmiştim hemde türkü barda. Eylem bardayken "hemen sarhoş oldu bu yaaa." deyip benimle dalga geçerken. "O buraya gelmeden önce 50lik absolut devirdi kızım, şuan sağlam bile" deyip Sevcan beni savundu.

Helal be yavrum be. Bu arada bar bize özel kapalıydı. Meyve tabakları alkolümüz filan herşey tamdı. Bir de halay çalmasın mı.. Eylemi bir arkadaşı halaya kaldırdı. Eylem kalkarken benide tuttu kaldırdı. Hep beraber halay çekip kurtlarımızı döktük.

Lakin ben aşırı alkollü olduğumdan biraz durgundum, yerime oturdum. Bi yarım saat kadar halay çektiler. Sonra bi dans müziği çaldı. Eylemi kaldıran arkadaş beni kolumdan çekip kaldırdı. Sarhoştum başımı hemen göğsüne yasladım. Öyle dans ettik.

Sevcan dışarı çıktı. Ne oldu diye gittiğimde Serkan ve İso'nun bizi aradıklarını öğrendim. Ben sarhoş kafayla telefonu açıp yanlışlıkla İso'ya "biz bardayız" dedim. Sevcan'da sinirlenip bana bi tokat attı, o sırada Eylem geldi Sevcan'ı sakinleştirdi. Ben içeri girdim. Alkolümü içmeye devam ettim.

Yarım saat durduk sonra bizi arabayla eve kadar bıraktılar. Bugün Sevcan'lar da kalacaktım. Onlara gittik. Yarın sabah olduğunda Sevcan beni telaşlı bi şekilde kaldırdı

"Evrim!!!!! Evrim uyan!!!! Uyann kızım!! İso'yu tutuklamışlar, hapishaneye götürüyorlarmış, uyuşturucu satarken yakalanmış!!"

Alkol'ün Kız TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin