YENİ HAYAT

4 1 0
                                    

 Hayatımdaki onca karmaşılıştan zihnimi kurtarmak için sarıldım yılana. Denize düşmüştüm ve yılan gerçekten de cazip bir hayvandı şu durumda. Sarıldım. Beni zehirleyeceğini bile bile sarıldım o soğuğa. Beni ısırıyor ve zehrini beynime acımadan yolluyordu. Kızıyordum hayata. Günden güne çekilmez bir durumda nefes alıp veriyordum. Anneme babama, kardeşlerime, akrabalarıma... insanlara kızıyordum aslında. Bana neden bu kadar çekilmez bir hayat sundukları için. Bu çekilmezlik içinde sarıldım ben herkesin korktuğu o damarlarımda dolaşan zehire. Ve günden güne alışıyordum ona. Vazgeçilmezim olmaya başlamıştı çoktan.

Bir gün beni çağırdı yanına. Daha önce hiç çağırılmamış olmanın şaşkınlığıyla gidiyordum. Öğrenmişlerdi. Ya da ben öğreneceklerinden korkuyordum. Daha önce hiç konuşmadığım öğretmenimin yanına titreyen adımlarla yaklaşıyordum. Kapıdan içeriye girdiğimde gülümseyen bir insan vardı. Ben hiç bilmezdim oysa insanların gülebildiklerini. Hele de bana. Nasılsın dedi. İyiyim dedim sen nasılsın ekinden yoksunca. Konuştuk uzunca. Hiç bıkmadan dinleyebileceğim kadar güzel konuşuyordu. Teslim olmaya başlamıştım. Ya da ben teslim olunacak birilerine muhtaçtım. Hiç çekinmeden verdim kendimi, gizliliklerimi, sırlarımı. Olsun dedi. İnsan hata yapar, önemli değil. Önemli olan bundan sonrası dedi. Ben hiç düşünmemiştim ki sonraları. İlk kez değerli olduğumu bana hissettirmeye çalışan, beni hatalarımdan dolayı yargılamayan biri oturuyordu karşımda. Şaşkındım. Aşık oluyordum sanki. Ama bir kızın bir erkeğe olan aşkından çok farklı bir aşk.

Üç hafta boyunca hep konuştuk onunla. Ben konuştukça ben olmaktan çıkıyor esas ben olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyordum. Değişiyordum. Meğer ne kadar kolaymış mutlu olmak. Derken ona bir hediye vermek geldi içimden. Benim için değerli olan bir şey. Düşündüm ve buldum. Günlüğümdü benim en değerli hazinem. Çünkü içinde ben vardım. Hiç çekinmeden, gülümseyen gözlerle uzattım bir öğlen arası koridorda. Ben dedim. İçindeki benim. İşlerinden dolayı o hafta görüşemedik ve ben şimdiden özlemiştim onu. Sevgilimi bile hiç bu kadar özlemediğimi düşündüm o ara. Bir sabah beni yine yanına çağırdı. Kalbim gümbür gümbürdü. Günlüğümle ilgili ne diyeceğini merak ede ede koştum odasına. Nasılsın dedi ve uzattı ellerime günlüğümü. Ben ne diyeceğini merakla beklerken o sadece bak dedi içine. Akşam eve gidince bak. Eve gider gitmez kapandım odama ve heyecanla okumaya başladım;

"Şoktayım...

Bu mudur diyorum kendime, sonra da budur diyorum benliğime. Saçma sapan hayatların, rutin sevdaların, aşksız aşkların, karanlık güneşin, aydınlık gecenin bolca bulunduğu bir dünyada bir ışık gördüm az önce. Yürü dedim. Git. Ama ben ışığa söz geçiremem ki. Işık sadece durur. Yürümez, ilerlemez. Işık sevmezse kendini, sevdiremez kimselere. Madem aydınlatacaksın gezegeni, karanlıktan korkmayacaksın. Korkmak sana yakışsa da sen yakıştırma sana korkuyu. Yollar uzundur ama düz değil. Yokuşlar çoktur inişler az. Zirveye mi varmak istiyorsun. O zaman bedenini boşver, kalbini götür zirvelere. Önce kalbin inansın sana. Önce o sevsin. Bırak boşver yıldızları. Senin yıldızlara ihtiyacın yok aydınlanmak için. Senin ışığın daha güzel. Yıldızlardan güneşten ve aydan. Ama görmek lazım ışığı. Aynaya bakma salak salak. Aynadaki yüzün, herkesin gördüğüdür. Sen kimsenin göremediğisin. Kimsenin göremediğini görürsen sen , sen olursun. Sen olmak zordur. Ama sen zoru da seversin. Zoru sevdiğin kadar sev seni. Işığında kamaştır gözlerini. Sen önce ışığını sev. Işığını seversen, ışığını sevenleri görürsün. Kaybet etrafındaki gölgeleri. Sana bakmayı hak etmeyenleri gönder sonsuz fosseptik çukuruna. Hadi artık uyu. Uyandığında güneşin kendin ol. Git yüzündeki ve hayatındaki çapakları temizle bir avuç suyla. Zor değil. Kapıdan dışarı adımını attığında bambaşka bak hayata"

Ağlıyordum. Gözyaşlarım eşliğinde defalarca kez bıkmadan usanmadan okudum. Ve öğretmenimin istediği gibi uyudum ve yeniden doğmuşçasına uyandım yeni hayatıma. Mutluluğumla geçen zamanlarımda artık sevmeyi öğrenmeye başlamıştım. Annemi, babamı, kardeşlerimi. Hatta akrabalarımı ve de sokaktan geçen her insanı. Sevginin ne olduğunu bana öğreten canım öğretmenim. Ben en çok ama en çok seni seviyorum.


KEŞKELEMEK İSTEMESEM DEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin