"Biliyorsun, bu onun için çok zor oluyor."dedi Ginny, elindeki kahve fincanına düşünceyle bakarken. Lovegoodların yuvarlak mutfağında, yuvarlak mutfak masasında oturan diğer iki kadından Luna Lovegood aldırışsızca dergisini karıştırmaya devam ederken, Hermione iç çekti.
"Ben de keyiften havalara uçmuyorum, Ginny."
"Biliyorum." Kızıl saçlı arkadaşı, elini uzatıp onunkini tuttu, anlayışla gülümsedi. "Sadece, sana onun açısını anlatıyorum..."
"Keşke ona da benim açımı anlatsan."dedi Hermione, diline hakim olamayarak. Sesi kast ettiğinden daha acı çıkmıştı, ama neyse ki Ginny alınmış görünmedi.
"Onu da yapıyorum. Ama şey, Ron'u bilirsin..." Omuz silkerek cümlesini yarıda bıraktı, Hermione gözlerini devirdi. Biliyordu, elbette.
Boşanmalarının üzerinden tam üç hafta geçmişti, Ron'un ona, tıpkı dava görülmeden önce olduğu gibi her gün yazdığı üç hafta. Hermione, onunla düşman haline gelmeyi, Weasleylere bir daha gidememeyi ve ne zaman Harry'nin evine gitseler aralarında tuhaf bir mesafe olmasını istemiyordu, hayır. Birbirlerini onca yıpratmalarından sonra, hâlâ onunla arkadaş kalabileceğine inanıyordu, bunu istiyordu da. Ama Ron, işleri zorlaştırmak için özellikle çaba sarf ediyormuş gibiydi. Ayrılığı hazmedememişti, Hermione'yi hâlâ geri istiyordu ve en kötüsü, eğer yeterince yalvarır ve suçlarsa bunu başarabileceğine inanıyor görünmesiydi.
Ve bu Hermione'yi, kelimenin tam anlamıyla, bıktırmıştı.
"Ben de zorlanıyorum."dedi yavaşça, üzüntüyle. Tabağındaki keki didiklerken, gözlerine dolmaya çalışan yaşları hissedebiliyordu. "Çok zor, Ginny, her şeyden sonra, onunla bu duruma gelmek. Bazen hâlâ inanamıyorum, biliyor musun? Evliliğimizin biteceğini hiç-hiç düşünmemiştim."
"Ben düşünmüştüm." Luna, iri, açık renk gözlerini dergisinden ayırmadan belirtti, Ginny ona ters bir bakış attı. "Bence zaten ona tahammül edemiyordun."
Hermione hafifçe gülümsedi, bu tuhaf arkadaşının, rahatsız edici derecede dobra yorumlarına kızmamayı öğrenmişti artık. Luna, hepsine dürüst, saf bir sevgiyle bağlıydı; Ron'la yaşadıkları evi terk ettiğinin ertesinde Hermione'ye evini açmıştı, sorgusuz sualsiz ve genç kadına haftalardır kafa dinleyebileceği bir ortam sunuyordu. Hem ne diyebilirdi ki, Luna haklıydı.
"Atlatmaya çalışıyorum... Sizin hatrınıza, en azından arkadaş kalabilmeliyiz. Ama benim de canım yanıyor Ginny. Onu her gün işte görüyorum, Harry'nin yanında, konuşmam için umutla bakıyor, canım öyle yanıyor ki o zaman. Ama kendimi tutmak zorundayım, doğru olan bu... Birimizin doğruyu yapması gerek. Ve bunun için beni suçlayacaksa..."
"Kimse seni suçlamıyor, Hermione."dedi Ginny şefkatle. "İnan bana, Ron bile. O kendisine kızıyor."
Hermione iç çekerek ikisinin de suçlu olmadığını söylerken, iki arkadaşı yanıt vermedi.
"Her neyse,"dedi Hermione, konuyu değiştirmeye karar vererek. "Bir de ev bulmam lazım, onu düşünmeliyim şu an."
Luna derginin arkasından ona kocaman açılmış gözlerle bakıp "Burada kalmanı seviyordum."dedi, Hermione ona gülümsedi.
"Çok teşekkür ederim Luna, ama burada zaten yeterince kaldım. Kendime bir yer bulup evini sana bırakmalıyım..."
Sarışın kadın "Benim için sorun değil."derken, Ginny araya karıştı.
"İstersen bir süre de bizde kal, misafir odalarımız var biliyorsun."
"Teşekkürler Ginny, ama sanmıyorum."dedi Hermione. Henüz bu yıl başında bir erkek bebek sahibi olan arkadaşlarının mutlu evliliğine kendi boşanma dramasını taşımaya niyeti yoktu. "Yeterince erteledim zaten, kendime ait bir yere çıkmam şart. Belki Godric's Hallow'da bir yer bulurum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Başlangıçlar
FanfictionHogwarts’ta, isteyen herkese yardım edilirdi... Geleceğini ve mutluluğunu arayan, kafası karışmış cadılara bile.