Önlem almak mı? Abime sormam gereken soru tam da buydu. Ama o öylece çekmiş gitmişti. Hem bomba misali bir haber vermiş hem de böyle diyerek kafamı karıştırıp hiçbir açıklama yapmadan yok olmuştu.
Abimin gelişinin verdiği heyecana o kadar kapılmıştım ki ortamın soğukluğunun ilk başta farkına varmamıştım. Son birkaç yılın en soğuk kış ayındaydık. Yine de burasının bu kadar soğuk olması normal değildi. Özel ısıtmalı bir garajdaydım sonuçta. Birilerini bu konuda sorgulamam gerektiğini aklıma not ettim. Soğuk ile şahsi bir sorunum olduğundan değil. Gümüş ejder kanı taşıyorum ve elementleri kontrol ettiğim için, aslında direk bir ejderha olduğum için sıcak ve soğuk beni etkilemezdi.
Arabama binerken kafamda yapacaklarımı bir listeye soktum. Eve ve mağarama -ejderhaya dönüşemesem de bazen kendimi normal bir ejderha olarak hissetmek için gittiğim yer- uğrayıp eşyalarımı toplamalıydım. Abimin 'Önlem almalısın.' derken neyi kastettiğini bulmalıydım. Ordumun üst rütbedeki komutanlarına haber vermeliydim. Hmm... Başka ne vardı? Evet! Bir de şu telefondaki mesajlara bakıp sesli olanları dinlesem iyi olacaktı.
Telefonu arabaya bağladıktan sonra ilk önce eve uğramak için kontağı çevirdim. Şirketten çıkarken güvenlik görevlisine garajın ısıtmalarında sorun olduğunu söylemeyi ihmal etmedim. Bu tür detaylar benim için önemliydi. Sonunda şehrin trafiğine çıktığımda telefonumdaki sesli mesajları dinlemeye başladım.
Sesli mesajların çoğu abime aitti. Mesajların hepsinde oldukça öfkeliydi. Nerede olduğumu, eğer açmayacaksam neden bir telefona sahip olduğumu soruyordu. Bu oldukça garipti. Abim çoğu mesajında kibarlık sınırını aşmış olmasına rağmen yanımda gayet kibar ve sakindi. Aşık olmak bu adama pek yaramamıştı anlaşılan.
Diğer sesli mesajlar ise arkadaşlarımdan ve üniversitedeki hocalarımdandı. Mezuniyet yaklaştığı için bir balo düzenliyorlardı. Okulun hem öğrencisi hem de en cömert bağışçısı olarak biraz gereksiz popüler biriydim. Bu okuduğum beşinci üniversite. Diğer dördünü birincilik ile bitirdim. Eh insan yaşı ile 22 olabilirdim. Ama aslında 99 yaşındaydım. Ve insanların aldığı eğitimlerden çok daha zorlularını başarı ile bitirmişken üniversitede farklı bir sonuç beklemek saçma olurdu zaten.
Araba kullandığım için gelen yazılı mesajları es geçtim. Telefonumun kapalı olan sesini açtım. Sonunda dikkatimi yola verdiğimde evime giden yola sapmaktansa çiftliğime giden yola saptığımı fark edince aniden frene bastım. Çiftlik yolu oldukça tenha olduğu için yolun ortasında durarak kimseye zarar vermemiştim neyse ki. Kaşlarımı çatarak etrafa bakındım. Neler olduğunu bilmiyordum. Şehrin iki farklı ucunda olan yerlerin yollarını nasıl karıştırmıştım? Ya da karıştırmış mıydım? Derin bir nefes aldım. İşte o an hissettim. Bir büyüydü bu. Bir şey beni çiftliğimde bekliyordu. Ne olduğunu bilmiyordum ama her kim onu oraya bıraktıysa bulmam için özel bir büyü kullanmıştı.
Çiftlik evim insanlardan uzakta tenha bir yerdeydi. Büyüyle alakalı araç gereçlerimi ve tüm önemli kitaplarımı orada tutardım. Abim Jackson haricinde çok az kişi biliyordu orayı. Büyük bir merak içimi sararken arabayı tekrar çalıştırdım ve hızla yola devam ettim.
Yaklaşık yarım saat sonra arabamı iki katlı olan evin önüne park etmiştim. Benim geldiğimi gören köpeğim Dragon hemen üzerime atlayıp sevinç gösterilerine başladı. Biliyorum, biliyorum. Köpeğime türümün adını vermek saçma gibi geliyor. Ama o kendi ismine bayılıyordu.
Burayı mağarama yakın olduğu için almıştım ilk başlarda. Kitapları güvende tutabileceğim bir ev inşa etmekti ilk fikrim. Sonradan biraz geliştirdim ve sonuç buydu. Atlar ve meyve ağaçları... Devasa bir alana sahiptim artık. Son zamanlarda abimin ziyaretleri sıklaşmıştı. Onu doyurmak orduyu doyurmaktan zordu. Yani düşünsenize iki tonluk olan bir ejderhaya dönüşen bir adamı nasıl doyurabilirsiniz? Bende onun için büyük baş hayvanları da ekledim. Evin bakımına ben bakmıyordum tabi ki. Güvenilir insanlarımdan birkaçı gelip evin ihtiyaçlarını karşılıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanatların Dansı 1 (Tamamlandı)
FantasíaHerkes bilir ki insanlar bu evrende yalnız değildir. Vampirler, periler, hayaletler, cadılar, troller... Hepsi bu evrenin bir parçası. Bizim hikâyemiz ise ailesinden dışlanmış, doğal hali olan ejderhaya dönüşemeyen ejder bir kız hakkında... Bu hikay...