Midye biraz utanarak, biraz da çekinerek yavaşça ağzını aralamış. Balık uzanmış, aralıktan içeriye bakmış. Balık, çok iyi görememiş. Kabuğun içindeki sedefin yansıttığı aydınlıktan midyenin göğsünde kocaman bir karaltı olduğunu anlamış.
- Ağzını biraz daha açsana. İyi göremiyorum.
Midye, çekinerek ağzını biraz daha aralamış. O zaman balık çığlık atarak:
- İnanılmayacak kadar büyük!
demiş ve çevresinde dönüp durmuş. Balık, heyecanı yatışınca, midyenin önünde durmuş. Söze ilk midye başlamış:
- Demiştim. Kapkara bir taş işte.
- Bunca deniz gezdim. Bunca inci gördüm. Ama, bu kadar büyük ve parlak olan siyah inci görmedim.
- Doğru mu söylüyorsun?
- İnan bana doğru söylüyorum. Bu çok güzel bir inci. Hem de çok değerli...