0.5

110 8 3
                                    

Justin'in son mesajını gördükten sonra yüzümdeki aptal sırıtmayı silerek ayağa kalktım. Hemen banyoya giderek rutin işlerimi hallettim. Üzerime salaş tişörtümü ve kot shortumu giyerek son kez aynada kendime baktım.

Kapıdan çıkarken Justin'i düşündüm. O popiler gruba girerken, ben daha çok derslerine odaklanmış bir kızdım. Bir diğer deyimle inektim. Fazla gezmezdim, ama sürekli oturup testte çözmezdim. Sadece bitirdiğim macera kitaplar ve diziler vardı o kadar.

Bunları düşünürken okulun oraya geldiğimi fark ettim. Kafeyi buradan görebiliyordum. Ama okul çıkışında gördüğüm zaman ki gibi dışarda duran masalarda kimseler yoktu.

Araba gelmediğinden emin olduktan sonra karşıya geçerek kafeden içeri girdim. Ne tesadüftü ki içerisi de boştu. Etrafa bakmayı keserek cam kenarında duran masaya ilerlemeye başladım.

"Bayan?"

Benden başka kimse olmadığına göre bana seslendiğini düşündüğüm adama döndüm. Yanıma gelerek elindeki kağıda baktı.

"Kylie?" diyerek yüzüme baktı.

"Ah evet. Benim?"

"Bu taraftan lütfen" diyerek eliyle ikinci kata çıkan merdivenleri gösterdi. Sessizce ilerleyerek merdivenleri çıktım.

"Buradan ilerleyin."

İkiye ayrılan bölümden sağ tarafı gösteren garsona gülümseyerek teşşekkür ettim ve bir süre gidişini izledim.

Neler olduğunu anlamaya çalışıyor ama bir türlü çözemiyordum. Daha fazla beklemeden sağa ilerledim.

Gördüğüm manzara karşısında daha fazla ilerleyemeden duraksadım. Demet demet etrafa konulmuş güller, masanın dizaynı ve etrafına kalp şeklinde dökülmüş yaprakları beni şoka sokmuştu.

"Multi"

Ne kadar süre böyle durdum bilmiyordum. Arkamdan belime sarılan eller beni kendime getirmişti. Yüzümü ona dönerek gülümsedim.

"Sana pişman olmayacağını söylemiştim." diyerek kafasını boynumda sarkan saçlarıma getirdi ve kokusunu içine çekti. Dilim tutulmuştu, konuşamıyordum.

"Hep bunu hayal etmiştim." diyerek kıkırdadı.

Okulun popiler çocuğu benimle bunları mı hayal ediyordu?

"Kylie.." diyerek gözlerini gözlerime sabitledi.

"Justin" sesimin çıktığına şaşırarak ona bakmaya devam ettim.

"Seni sevdiğimi söylemiştim. Hiç bıkmadan da sana bunu sürekli söyleyebilirim. "

"Jus-"

"Sus. Sadece dinle" diyerek ellerini dudaklarıma getirerek konuşmamı engelledi. Hoş ne diyeceğimi bilmiyordum da zaten.

" Benim sadece iki elim var.." diyerek ellerini gösterdi.

"Bu yüzden hayata dört elle sarılabilmem için sana ihtiyacım var."

Ellerimi tutarak bedenlerimizi birleştirdi. Benden bir cevap bekliyordu? Peki ya ben bu tutulmuş dilim ile nasıl konuşacaktım?

Evet arkadaşlar bu bölümü xxsevalxx ithaf ediyorum. xx

Bu arada diğer bölümde sizce kızımız Kylie ağırfan mı alsın yoksa sevgili mi olsunlar? :))

Yatarken Seyrettiğim Olsana?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin