Fotogaraf: Bafra ve Berin
Şarkıyı dinlemenizi öneririm çok sevdiğim bir şarkıdır :) -DÜZENLENDİ-Hatırlatma:
Odasının kapısını hızla açıp içeri girdikten sonra kapattı. Kutuyu sanki annesine sarılıyormuşçasına kollarının arasına aldı. Kapıya sırtını dayadığı anda sırtı kapıda yavaşça kaydı ve yere oturdu. Kutuya sıkıca sarıldı. Annesini çok özlemişti. Onu çok özlemişti. Mavi gözlerinden bir damla yaş süzülürken gözlerini kapattı ve boşluğun içinde kayboldu.
.........07.07.2015
Bazen insan ne kadar bir şeye hasret kalsada özlemini çektiği şeye dokunmaya bile kıyamazmış. Aynı bir ressamın severek çizip boyadığı resmine dokunamayıp ona uzaktan bakması gibi, mavi gözleri büyülenmişçesine ahşap kutuya takılı kalmıştı. Bir türlü açamamış gece yarısına kadar onu öylece izlemişti. Düşünceler içinde boğuşuyor olsada o buna dayanmış hiçbir şekilde kutuyu açmamıştı. Neden açmadığını bilmiyordu. Sebepsiz yere içinde bir korku vardı. Kutuya bakmayı kesip yatakta sırt üstü yattı. Gram uyku uyumadığı için gözleri acıyordu. Bafra ile aynı odada kalıyorlardı. Bu yurda ilk geldiği andan itibaren Bafra hep onun yanında olmuştu.
Karanlık odada gözlerini tekrar gezdirdi. Bafra'nın telefonu çalmaya başlayınca Bafra zorla uyandı. Uykulu gözlerle telefonun alarmını kapatsada çoktan uyanmıştı. Aras, Bafra'ya bakıp
"Neden bu saate alarm kurduğunu sorabilir miyim? Daha kargalar neyse..." dedi. Söyleyeceği şeyi yarıda kesip küfür etmek istemediğini belirtti. Bafra ise elleriyle gözlerini ovuşturup
"Bugün günlerden ne akıllı? Cumartesi değil mi? Peki bugün nereye gidecektik? Kampa." dedi. Aras unutmuş olduğu şey için gözlerini kapattı. Elini alnına getirip
"Tamamen unutmuşum." dedi. Üstelik bugün kendisinin doğum günüydü. Kendine çanta bile hazırlamamıştı. Hızlıca ayağa kalkıp çantasını hazırladı.
🍥🍥🍥
"Hadi çocuklar biraz çabuk!"
Otobüsün içinde otururken geldikleri yere biraz göz gezdirdi. Karanlık olduğu için pek göremiyordu. Oturduğu koltuktan kalkıp otobüsten indi. Yaz ayında oldukları için dışarısı soğuk değildi. Bagajdan çantalarını alıp herkesin koyduğu yere koydu. Herkes telefonunun ışığını açmış çadırları kurmaya çalışıyordu. O da çadırda Asya ile kalacaktı. Asya'yı gördüğü gibi yanına çağırdı.
"Pişt! Gırmizi şortli!" Asya gülerek ona döndü. "Gel bakalım buraya bana yardım edeceksin. Oradan bir çadır kap gel!" Asya da oflayarak çadırı alıp geldi. Çadırı beraber zorlanarak kurdular. Aras, çok düşünceliydi. Aklı hala kutudaydı. Biraz olsun uyumak için gözlerini kapattı ve zor da olsa uyudu.
🍥🍥🍥
İzmir, güzel şehir. Belki de küçüklüğünden beri taşındığı şehirlerin arasında en sevdiğiydi. Rahat ve ne yaptığına karışmayan insanlar vardı. En çok İstanbul'a gitmek istese de oranın kalabalıklığını sevmeyeceğine emindi. Yine de içindeki gitme isteğini bastıramıyordu. Belki de arkadaşları çok güzel olduğunu söylediği içindi, bilmiyordu. Ayağına değen göl suyunu ayağıyla hafifçe serpti. Damlalar göle düşüp minik dalgalar oluşturdu. Oturduğu tahta iskele rahat olmasada inatla oturmaya devam ediyordu. PBeyaz uzun saçlarını kulağının arkasına attı. Aras böyle yapmasını hiç sevmiyordu ama yine de saçları önüne gelirken rahat edemiyordu. Dün yemekhanedeyken dediği şey aklına gelince güldü.
"Böyle daha güzelsin. Azıcık ikizin gibi yakışıklı ol."
Salak diye aklından geçirdi. Onu çok seviyordu. Küçüklükten beri ona hem baba hem de ikiz olmuştu. Arkadan gelen terlik seslerini duyunca kafasını arkaya çevirdi. Yakışıklı ikizi gözüne gözlük takmış havalı havalı yürüyordu yine. Havalı olma çabalarına gülüp kafasını salladı. Aras yanına oturunca
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARASYA
FantasyBir deniz düşünün, uçsuz bucaksız sevgiyle ve iyilikle kaplanmış; bir de gökyüzü düşünün, hırçınlık ve üzüntüyle dolup taşmış. Birbiriyle alakası olmayan ama yine de her seferinde birbirine tutunan deniz ve gökyüzü. Her an birbirine karışacak gibi d...