Sabahın ilk ışıkları ile uzandığım yatağımdan kalkıp iki gündür telefonlarıma dönüş yapmayan babamı aramak için penceremin önündeki telefonuma uzandım. İçimde nedense garip bir huzursuzlukla telefonun çalmasını ve cevap vermesini umut ederek bekledim " hadi baba ama... sana söylemem gereken şeyler var " dedikten sonra telefonun mesaja yönlendirmesiyle hayal kırıklığı yaşadım fakat inatla ve yine babamın bana geri dönüş yapacağını düşünerek beni aramasını söyledim.
Sabırsızım kahretsin... İki gün uzun bir zamandı benim için.. Dr. Stan iyi bir mazeretin olsa iyi olur yoksa buradaki herşeyi bırakıp yanına uçmama az kaldı. Kafamı sallayıp aklımı babamdan başka bir yere kaydırmak için bugün teozofi dersine girecek olan yeni öğretmeni düşündüm .
Üzerime bir şeyler giyinip çıkmak işin gardırobuma doğru hızlıca yürüdüm . Gösterişten uzak kıyafetlerimden olan mavi kot pantolonumu ve kırmızı ve siyah piti kareli belden oturan çok sevdiğim gömleğimi giydim. Evet bunlar bana göre çok iyi giysilerdi herşeyden önce rahattı eh önemli olanda buydu benim için.
Saat dokuz civarı kampüsün bahçesinde Becky'le her zamanki buluşma noktamız olan kiraz ağacına doğru yöneldim becky'nin de orda olduğunu görünce adımlarımı hızlandırarak yanına gittim." Selam uyuyan güzel sana bir kahve almama izin ver lütfen bugün çok bonkör hissediyorum kendimi" dedikten sonra becky'nin esnemekten açılmış bir karış ağzının aynı anda gülümsemeye çalışmasını görünce gülmeden edemedim.
"Gül Can'ım Gül hayır nedir yani bir kere de sen uykusuz gel her zaman dinç ve enerjiksin her ne içiyorsan yada yiyorsan bana da ver... Çok ihtiyacım var çünkü " dedikten sonra tekrar küçük dilinin kıvrımlarını gözüme sokarak esnemeye devam etti.
"Ağzını kapa bari bütün gırtlağını sergilemek zorunda değilsin"
"Ahh umrumda da sanki ayrıca görüyorsan sen gör bir başkasına açmıyorum ya gırtlağımı tabii dişçim hariç o sayılmaz ama" dedikten sonra okula ve sınıfımıza doğru hızlı adımlarla yürümeye başladık çünkü becky'nin Cidden kahveye ihtiyacı vardı ve yeni gelicek öğretmeni tanımadığımız için öğrencinin derste kahve içmesini yadırgaması hiç de garip olmazdı açıkcası.
Becky kahve otomatına attığı bozukların karşılığı olarak aldığı kahveyle sınıfa doğru yürümeye başladık. Uykusunu biraz daha açabilmek ve bende biraz merakımı giderebilmek adına yeni gelicek olan öğretmenle ilgili konuşmaya başladım." Becky... Teozofi öğretmenimizle ilgili neler duydun?"
"Aslında sadece buralı olmadığını biliyorum o kadar başka herhangi bişey öğrenemedim... Biraz gizemli değil mi ? " derken şişmiş gözlerini kıstı , gizem benim göbek adım bir bilsen diye içimden söylendim. Ne diye bu kadar merak ediyorsam ben de alt tarafı bir öğretmen işte.
Sınıfın içine girince buraya gelene kadar Nasıl bir vakit harcadığımızı içerdeki kalabalıktan anladım ve becky'nin biraz daha sallanmasını engellemek için kolundan tutup yerimize biraz daha hızlı oturmak istedim. Nasıl bir fark yaratıcaksa artık benimkisi akıntının tersine kürek çekmek gibi olmuştu. Daha sıraya oturamadan sınıftaki o her zaman alışık olduğum insan uğultusu yerini derin bir sessizliğe bırakınca istem dışı arkama bakma ihtiyacı hissettim.
Arkama döndüğümde Becky de benimle birlikte dönmüştü sınıfın kapısında müdür foster ile Tokalaşan biri vardı. Ve tüm o bakışların üzerinde yoğunlaştığını bilerek sınıfa ihtişamlı bir giriş yapmıştı. Sessizliğin nedeni bu kişinin oldukça genç, uzun , hatırı sayılır kasları olan çünkü gömleğini yırtıp dışarı çıkmaya hevesli pazıları vardı ve de en dikkat çeken şey ise derin Okyanus mavisi gözleriydi , gerçekten yakışıklı tabirini dibine kadar hakeden bu görüntüyle tabii ki sınıftaki kızların neden sessizlik hipnozuna girdiği belli olmuştu.
Oturmak için sandalyemi düzeltmeye çalışırken becky'nin halen adama gözlerini dikmiş olduğunu farkederek" Becky otursan iyi olur artık" dedim Becky sesimi duyunca " hı tamam evet oturayım ben dimi" deyince gülmeden edemedim. Bende dahil herkes anladık ki bu yeni gelen Teozofi öğretmeniydi ve şimdi yine ben de dahil herkes adamdan çıkacak bir sese ağzımız açık bir vaziyette bekliyorduk.
Sonra kendimin de bu hipnoz seansına istemsiz giriş yaptığımı anladığım da Boğaz'ımda hiç olmayan gıcığı temizleyerek " kendine gel Cali ne oluyor sana be! Alt tarafı yakışıklı yani hiç mi görmedin..." diye içimden kendimi döverken o yakışıklı konuşmaya başladı." Merhaba arkadaşlar bu sene Teozofi dersine birlikte devam edeceğiz adım zackrial siz bana kısaca zack diyebilirsiniz" dedikten sonra bir an göz göze geldik ve o hemen ders notlarını çıkarmak için çantasından bir kitap ve bir kaç kağıt parçası çıkarırken bende tesadüfi bir bakıştı diye kendimi ikna etmeye çalışıyordum zira bu bakış seni tanıyorum bakışına eş değerdi. Ama tabi ki bu imkansızdı çünkü ilk defa burda görmüştüm kendisini onun beni görme olasılığı neydi ki diye düşüncelere dalmışken becky'nin kaburgalarımdan dürtmesi ile kendime geldim.
"Cali sanırım aşık oldum sende oldun mu ? Çok yakışıklı ama bu kadar da olmaz ki Çin işkencesi gibi yaa..." Dedi" ben niye aşık olacakmışım sen ol " deyip çocukça bir çıkış yaptım." Tamam sen olma ben olurum... Ama dur ben zaten aşık oldum ki" deyip kıkırdadı. Yaklaşık bir saatin sonunda sınıftaki dersle alakalı ilgi direk öğretmene dönmeye başladığın daki bence hep ondaydı arka sırada ki esme adlı sarışın elini kaldırarak konuşmak istedi." Zack" diye lafa giriş yapıp bütün sınıfın dikkatini çektiğini anladığında " yani siz zack dememizi istemiştiniz de... Umarım saygısızlık yapmamışımdır" derken elini saçlarının önünden bir tutam alıp parmağıyla çevirmeye başlamıştı. Cidden kontrolü kaybetmek bu olsa gerek diye düşündüm. Öte yandan bay zack'ten gelen" sorun değil bana zack diyebilirsiniz" cümlesiyle esme iyiden iyiye kızarmış yüzüyle cilveli cilveli konuşmaya devam etti. " acaba çok özel olmazsa yaşınızı öğrenebilirmiyim"
"Yaşım otuz iki " deyince sınıftan olamaz Nasıl olur nidaları ufaktan ufaktan yükselirken benimde düşüncem açıkcası aynı yöndeydi. Yaşı kesinlikle yirmiden fazla değil gibiydi. Sanırım kaliteli genlere sahip bir adamdı. Esme bu cevap karşısında " yaşınız ve siz aynı değilsiniz çok yak.. Hııhım yani çok genç gösteriyorsunuz demek istedim." Bay zack aldığı cevap karşısında tebessüm ederek bir sonraki dersle ilgili sınıftan istediği bir kaç ödevi sıralayınca herkesten "ohhooo çok oldu ödev " diye mızıldandılar. Bu da demek oluyor ki bay zack hiç de boş bir öğretmen değil miş ilk günden bu kadar ödev verdiyse diye düşünmeden edemedim.
Bu Arada biten dersi haber veren zil çaldığında sınıfta ki çoğu kızın öğretmeni sınıftan çıkmadan yakalama çabaları takdire şayandı. Yanımdan bir anda bay zack'in yanına ışınlanan Becky de dahil. Bense bir şeyler yemek için çantamı alıp sınıfın kapısına doğru ilerlerken arkama dönüp becky'le gitsem daha iyi olur diye düşünmüş onu da çağırmak için ağzımı açmışken yine bay zackle göz göze gelmiştim. Ne yani bu Adam bunca kalabalığın içinde bana mı bakmıştı. Yine ...! " Becky hadi gidelim mi artık !" Diye seslendiğim de Becky" sen git ben sana yetişirim " cevabıyla tek yiyeceğimi anlamış ve bunun hesabını sonra soracağımı kendime hatırlatarak sınıftan dışarı çıkmıştım. Fakat aklımda bay zack'in bana bakan Okyanus mavisi gözleri vardı ve ben " hiç alakası yok sana öyle gelmiştir" telkinleriyle yemekhaneye doğru gitmiştim.
Yiyecek bir şeyler alıp yemekhanenin en kuytusunda ki sessiz sakin bir masaya oturmuş günün devamının kritiğini yapmaya başlamıştım. Bugün öğleden sonra söz verdiğim gibi profesörün yanına gidip yeni düzenlediği labaratuarın da yeni icatlarla daha doğrusu onun yeni oyuncaklarıyla tanışacaktım. Bunları kullanmayı öğrenmem gerek diye düşünürken " acaba yanınız daki sandelye boşsa oturabilir miyim tabi sizi rahatsız etmeyeceksem" cümlesi karşısında kafamın hemen üstünden bana gülümseyerek bakan bay zack'i görünce ağzım daki sandviç parçasıyla boğulmayaya çalışarak " e evet tabi ki " diyebilmiştim. İçimden ise "SÜPRİİİZ" diyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CALİ'NİN MASUMLARI
Fantasy"Ah evet ben çok farklıyım hatta öyle ki bir insan olduğumdan bile şüpheliyim, peki neyim ben...?" " insan zaaflarına sahip bir melek mi yoksa Tanrı'nın elinin dokunduğu bir yaratık mı? Bin sene atmayan kalbimin henüz anlayamadığım bir sebepten baba...