Labaratuar' a çöken sessizliği ilk profesör bozarak ben sormadan anlatmaya başladı. Sanki yıllardır içinde verdiği savaşa yenik düşmüş ama bunu artık dert etmeyen ve çözülmek için fırsat gören bir ruh haliyle anlatıyordu.
" bundan bir yıl önceydi sanırım.. yıllarca yaratmaya çalıştığım aura serumunu denemek ve başarabilmiş olduğumu görmek için can atıyordum . Nora o zamanlar liseyi yeni bitirmiş gideceği üniversite için hazırlanıyordu. Çok aktif , neşeli ve mutlu bir çocuktuTa ki labaratuar da denek bulma çabalarımın sonuçsuz kaldığı bir telefon görüşmesini daha sonlandırırken nora yanıma gelmek istemiş ve konuşmalarımı duymuştu.
Hala kızımın " alt tarafı bir serum benim üzerimde dene! Eğer olursa üniversite de kendimi korumak için karete dersleri almama gerek kalmaz ki biliyorsun sporla pek aram Yok. Benim için çok cool olur. Eğer olmazsa da en fazla labaratuar' ın lavabosuna kusmak zorunda kalırım. Hadi baba! En fazla ne olabilir ki?" demesini ve denek olmayı teklif etmesini nasıl kabul ettim nasıl buna olabilir dedim bilmiyorum.
Şimdi düşünüyorum da tam bir akıl tutulmasıymış. Deneklere vericek paranın olmamasını mı bahane etmiştim. Ya da kızımın cümleleri tehlike çanları çalarken onlara kulaklarımı mı kapatmıştım. Her ne olduysa nora o günden beri uzun ve kabus dolu uykularla ve hiç bitmeyen rüyalarla baş etmek zorunda kaldı. Ne için ! Benim hayallerim kızımın kabusu olsun diye mi? Bunun için mi yıllarca çalıştım kızımı hasta etmek uyanamayacağı kabus gemilerinde bir o tarafa bir bu tarafa sürüklensin , acılar içinde ölsün diye mi? ... "
Profesör bana dönerek " kızımı iyileştirmek zorundayım !.. bunu başarmak zorundayım ! Artık zamanın tükenmek üzere olduğunu görebiliyorum .. lütfen bana yardım edin !"
Profesör nelson " Richart ! Bana bak bu sorunu beraber çözücez ! Nora iyileşecek ! Buna adım kadar eminim . Daha önce bütçe yoktu ama şimdi Cali sayesinde para sorunun da Yok! Halledebiliriz! Göreceksin.." deyip profesörün omuzuna dokundu.
Profesör ve kızı için geçen her dakika şimdi daha önemli ve kıymetliydi. Sessizce dinlediğim cümleler benim için ne ifade ediyordu. Bu da bir yardım çığlığıydı. Hem de pişmanlıkların en büyüğüyle katlanarak artan ve yükselen bir çığlık!
Şimdi benim için de bir geri sayım başlamıştı. Babamın sözleri içimde bir yerler de çıkmak için çabalar vaziyetteydi. " Kanın çok değerli Cali! Bir damlası bile ziyan olmamalı! " bu sesi bastırmak mümkün değildi elbette. Fakat şimdi değilse ne zaman !"Profesör! "Diyerek hüzünle dolan labaratuar sessizliğini bozan bu sefer ben olmuştum. " Benim çıkmam gerekiyor efendim. Dışarda halletmem gereken bir işim var. Yarın görüşürüz " deyip hazlıca merdivenlerden yukarı tırmanıp evden dışarı çıktığımda hala gökyüzünün gri ve yağmur parlatmaya hevesli bir görüntüsü olduğunu görünce adımlarımı hızlandırıp kendi evime gitme kararı aldım.
Bir trajedinin diğer masumlar için umuda dönüşebileceğini daha önceden tahayyül etmek elbette mümkün değil ve biraz da olasılık dışı gibi dursa da görünen o ki Profesörün verdiği yanlış kararla hayatı kararan nora için bir umut ışığı doğuyor gibiydi.
Bunun için buraya gelmemişmiydim ? Bunun için savaş vermemişmiydim? Masumlar için bir umudun peşinden yıllarca koşmamışmıydım? Karar vermek için düşünmek için zaman yoktu. Zaman kıymetliydi. Bu gereklilik di elbette. Babamın cümleleri " kanının bir damlası bile çok kıymetli!" Her ne kadar beynimde yankılansa da yapılması gereken Benin için artık çok açık ve netti!
Evimin kapısına geldiğimde herşey daha da berrak hale gelmişti. Öyle ya bu gece gizlice girmem gereken bir labaratuar vardı. Gerçi nasıl yapabileceğim konusunda çok bilgi sahibi değildim ama bu bilgiyi edinmem ve hazırlanmam için vaktim de vardı.
İlk iş olarak bilgisayar da bir insan kendi kanını nasıl alır ve hangi koşullar da nasıl saklanır onu öğrenmeliydim . Daha önce böyle bir şey yapmamıştım elbette. Ama yıllar önce babam hasta olduğunda hastanede ondan tahlil için kan alınmıştı. Çok da zor olmasa gerek diye düşündüm.
Bilgisayarı açıp Google doğru soruları sorup verdiği cevapları dikkatlice okuduktan sonra şırınga ve taşınabilir küçük soğutucular dan almam gerektiği için dışarıya çıkıp yarım saat içersinde malzemelerimle tekrar eve geldim.
Değerli kanımı kolumdan alıcaktım bu yüzden önce o bölgeyi starilize ettim. Sonra da üçe kasar sayıp yavaşça iğneyi koluma batırdım ve çekmeye başladım. Fazla değil sadece şırınganın dörtte biri kadar kan aldıktan sonra iğneyi çekip bir pamuk yardımıyla daha fazla kanın çıkmasını engelledim. Gerçekten de çok basit ve kolay gelmişti. Aldığım kanımı dikkatlice soğutucunun içine koydum.
Gece yarısı olduğunda labaratuar' a gidip seruma kanımdan bir kaç damla koyacaktım. İyileştirici bir karışım olması için de dua etmeye başlayacaktım. Birden içime bir korku girmiş ya olmazsa ya daha kötü olursa diye kendi kendimi yemeğe başladım. Ama bir tarafdan da yapmak zorunda olduğunu içimde bir yerlerde çok kuvvetli bir hisle biliyordum. Bir umut tu içimde ki ve izinsiz yeşeriyordu çiçekleri içimde çok derinlerde. Sadece norayı iyileştirmekle yetinmeyecekti bu serum. Nora da tıpkı benim gibi insanları görmeye hissetmeye başlayacaktı. Ve Belkide diğer masumlar için bir ilk olacaktı nora ! Tıpkı ilk insan lucy gibi oda bilinecekti nesillerce.
Büyük hayaller di ama olasılıklar şuan benden yanaydı. Bu gece kanımın bir damlası masumların kaderini ya kökten değiştirecekti ya da ben fena çuvallayacaktım. Korkularımla yüzleşmeye koşar adımlarla gitmem de bir o kadar ironikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CALİ'NİN MASUMLARI
Fantasy"Ah evet ben çok farklıyım hatta öyle ki bir insan olduğumdan bile şüpheliyim, peki neyim ben...?" " insan zaaflarına sahip bir melek mi yoksa Tanrı'nın elinin dokunduğu bir yaratık mı? Bin sene atmayan kalbimin henüz anlayamadığım bir sebepten baba...