1. YENİ BİR BAŞLANGIÇ

99 6 0
                                    

"Azra, hala kalkmamışsın! Bugün okulun ilk günü. Ve sen hala miskin miskin yatmaya devam ediyorsun. Saat kaç oldu haberin var mı senin"

Bu, annem Lily Tekin. Her okul zamanı yaptığı gibi bugünde odama dalmış ve öğlen olduğunu ispatlamaya perdeleri açarak başlamıştı. Bir yandan da günün ne kadar güzel olduğuyla ilgili müzikal yorumlarda bulunmayı da eksik etmiyordu. "Harika bir sonbahar günüüü...lay lay lay, sanki yazdan kalan bir gün gibiiii.."

Karanlığa alışan gözlerim aniden güneşle buluşunca geçici körlük yaşamış gibi oldum. Kamaşan gözlerimi iyice yumup örtüyü kafama kadar çektim. Rüyamda gözümü alan güneşin şimdi nereden geldiğini çok daha iyi anlıyordum.

"Off anne ya, bunu nasıl başarabiliyorsun bilmiyorum"

"Ne oldu küçük hanım, yine rahatsız mı oldunuz" Annem İngiliz asıllı bir müzik öğretmeniydi. İngiltere'nin Liverpool kentinde doğmuş ve eğitimini tamamladıktan sonra gezi amaçlı İstanbul'a geldiği bir günde babamla tanışmışlardı. Hemen o yaz evlenmişler. Ne büyük aşk. Yaklaşık 20 yıldır annem İstanbul'da. O yüzden de Türkçesi hiç de fena sayılmayacak derecede iyi.

"Yaaa, off.." Örtüyü aniden ama oldukça estetik bir hareketle yüzümden çekti. Hala gözlerimi tam olarak açamazken soğuk bir hava dalgası vücudumun tümünü sararak beni ürpertti.

"Çok soğuk" diye haykırdım. Örtüyü tekrar üzerime çekmek için çabalıyordum.

"Ne soğuğundan bahsediyorsun Azracım, içerisi oldukça iyi. Dur bir bakayım sana şöyle. Azra yine çok terlemişsin. Saçların bile terden neredeyse sırılsıklam olmuş. Son zamanlarda geceleri ne çok terler oldun sen"

Elini boynumda ve sırtımda gezdirerek ne kadar terlediğimi anlamaya çalışıyordu annem. Oysaki üzerimdekiler inceydi. Annemin dediğine göre odamın sıcaklığıda normaldi. Üstelik gece çok kalın şeylerde örtmüyordum üzerime.

"Geceleri kabus falan mı görüyorsun sen. Aksi halde bu kadar terlemen hiç normal değil. Hadi bakalım hemen kalk banyoya gir, sıcak bir duş al. Yoksa üşüteceksin. Sonra da hemen kahvaltıya gel" dedi. Sözleri birer ültimaton gibiydi. O an ayağa kalkıp selam durasım geldi.

"Öyle güzel bir rüya görüyordum ki yine her şeyi mahvettin anne" Benim aklım hala rüyamdaydı.

"Ben ne diyorum, sen hala neyden bahsediyorsun. Hadi hadi, şimdi rüya görme zamanı değil, gerçek dünyaya dönme vakti. Bugün senin için yeni bir başlangıç. Yeni arkadaşlar yeni öğretmenler..." Elini alnıma koydu, ateşim var mı diye son bir kez daha baktı. Sonrada yanağıma kocaman bir öpücük kondurup neşe içinde yine şarkılar mırıldanarak odadan çıktı.

"Ah şu anneler..." biraz daha kestirmek için kendimi yatağa bıraktığım an annem odanın dışından bağırdı.

"Hadi oyalanma..." Anne olmak böyle bir şeydi sanırım. Annemin ne zaman ne tepki vereceğini kestirmek pek mümkün olmuyordu. Çoğu zaman neşeli ve sevgi dolu bir kadınken, aniden sizi şaşırtacak kadar otoriter olabilirdi. Tıpkı bir mürebbiye gibi. Annem bu son dediğimi duysa beni evde terlikle kovalardı herhalde. Gözümün önüne geldide şimdi, gerçekten komik olurdu bence.

İyice gerindikten sonra yatağımda doğruldum ve bir süre ayağa kalkmadan öylece oturup bekledim. Ani kalkışlar hiç bana göre değildi. Eğer ayağa bir anda kalkacak olsam genelde başım döner gözlerim kararırdı. Bu yüzden kan akışımı düzeltmek her zaman iyi geliyordu. Yeterince bekledikten sonra banyoya yöneldim. Aynadaki aksim hiç iyi görünmüyordu. O kadar ki, kızıl kahve saçlarım bile tenimin solgunluğunda daha canlı görünüyordu bugün.

BEYAZ KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin