3. KEMAN DERSLERİ

14 4 0
                                    

Son taksi maceramdan sonra ceplerimi ve cüzdanımı iyice kontrol edip bir eksiğim var mı diye bakındım. Evin önüne çağırdığım taksiye yeni kemanımı da yerleştirerek okula gittim.

Henüz ders saatine bir hayli zaman olmasına rağmen Emre erkenden gelmiş az ileride bekliyordu. Defne yanında değildi. Bir yandan okul çantam, bir yandan keman ve kitaplarım tüm kollarım dolu bahçede zorlukla ilerlerken Emre gülümseyerek yanıma geldi.

"Sanırım sana yardım etmem gerek" dedi dünkü halinden eser yoktu. Yüzündeki gülümseme içimi rahatlattı.

"Memnuniyetle, doğrusu buna hiç itirazım olmaz" dedim. Kollarımın rahatlamasıyla üzerime çeki düzen verdim.

"Bugünkü dersin için erken geleceğini tahmin ettim. Beni aramanı isterdim, üstelik yükünde ağırmış" hafiften sitemkar konuşmuştu.

"Biliyorsun Emre, her akşam beni eve bıraktığın için kendimi yeterince rahatsız hissediyorum zaten, bir de gündüzleri bunu senden isteyemem"

"Böyle düşünmem beni incitir Azra. Ayrıca bu konuyu hallettiğimizi sanıyordum. Ben olduğum sürece senin akşamları okuldan tek başına eve dönmen gibi bir şey söz konusu olamaz, bunu biliyorsun. Ben olmadığım da ise Defne bunu benim yerime seve seve yapar. Yani sen bunları düşünme" her zamanki gibi planını çoktan yapmıştı bile.

"Defne mi? Defne'de benim gibi bir bayan, kim kimi koruyacak merak ediyorum doğrusu" Sesimin alaycı ve şaşkın çıktığının farkındaydım, niyetimde buydu zaten.

"Defne'yi hiç hafife alma, isterse beni bile alt eder" yüzüne yayılan çarpık gülümseme ile yere doğru eğdiği başını iki yana salladı.

"Saçmalama lütfen" dalga geçmesine sinirlenmiştim. Sonra yürümeyi bırakıp duraksadım. Bir iki adım daha ilerlemiş olan Emre'de bunu fark ettiğinde durdu ve dönüp yüzüme baktı.

"Emre bak ne diyeceğim, senin arkadaşlığımıza çok önem verdiğini, benim için endişelendiğini anlayabiliyorum ve buna saygı duyuyorum, gerçekten! Ama lütfen bunu artık abartma! Ve üzerimde baskı kurmaya da çalışma! Neden bilmiyorum ama bunu kendine görev edinmiş gibisin" Bunları benden duymayı tahmin etmediğini şuan boş ve şaşkın bakan gözlerinden anlayabiliyordum. Az önce gülen gözleri şimdi hüzünle kaplıydı. Daha fazla konuşmak istemediğimden tekrar okula doğru ilerlemeye devam ettim. Bir süre duraksadıktan sonra onunda arkamdan geldiğini biliyordum ama sınıfa girene kadar bir kez dahi dönüp arkama bakmadım.

Emre tek kelime bile etmeden elindekilerini masanın üzerine bıraktı ve sınıftan çıkıp gitti. Sözlerim onu incitmişti biliyordum ama birinin ona sınırlarını hatırlatması gerekiyordu. Daha ileri giderse bende daha ileri gidecektim. Ancak şimdi bunu düşünerek günümü mahvedemezdim. Tüm dikkatimi kemanımın telleri üzerinde toplamalıydım.

Sınıf henüz boştu. Derse ilk gelen sanırım bendim. Saatime baktığımda dersin başlamasına henüz 45 dk vardı.

En azından kimse gelmeden biraz alıştırma yapabilirim diye düşündüm. Üzerimdeki montu çıkarıp astıktan sonra kemanımı özenle kutusundan çıkarıp sınıfın arkasına doğru ilerledim. Geniş uzun bir sınıftı. Arka kısım boydan boya ayna ile kaplıydı. Kendimi aynanın karşısında çalarken görmek hoşuma gidiyordu. En sevdiğim parça olan kuğu gölü balesi'ni çalışmaya başladım. Bir iki tekrardan sonra bir terslik olduğunu fark ettim. Olmuyordu, düzgün çalmayı başaramıyordum. Sürekli aynı yerdeki birkaç notada hata yapıyordum.

Her seferinde parçayı tekrar tekrar başa aldım. Yine de bir şey değişmedi. Anlayamadığım bir sebepten dolayı parçanın aynı yerinde aynı hatayı yapmaya devam ediyordum. Ellerim istemsiz şekilde başka notalara basıyordu. Bu durumdan usandığım bir anda çalmayı bıraktım ve bir süre öylece aynada kendime baktım.

BEYAZ KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin