Episode 7 | Deadfist

30 5 0
                                    

ÖLÜM YUMRUĞU
Katanamla robotun göğsüne büyük bir "H" yazdım ve bir diğer robotun kafasını koparan ustama dönüp "Nasıl?" dedim. H harfine baktı ve "Gereksiz ama... Havalı." dedi. Gülümsedim ve yerde hareket eden bir robotun kafasını patlattım.
Yüze yakın robot... Bunları nasıl yapmışlardı? Zamanı ne zaman buldular? Bu soruları Jack'e sordum ve düşünüp "Çok önceden de yapmış olabilirler. Hem Luthor ile olan ortaklıklarını biliyoruz. Luthor birkaç saatte hızlı üretim ile bu kadar robot yapabilir. Ama söylesene sencede şu üstlerinde ki gülme yazıları saçma değil mi?" dedi. Düşündüm. Espri yapmıyordu. O espri yapmazdı. Ona "Ortak olduklarını yüzümüze vuruyorlar." dedim. Başını salladı ve "Haklısın. Ama bunu niye yapıyorlar!? Joker kaçık olsada akıllı planlar yapan ve her etkeni düşünen beridir. Ama ben şimdi düşünemiyorum." dedi.
♣ ♣ ♣
Başka bir yerde
Joker, tahtından olanları izliyordu. Beyni yıkanmış zombi palyaçoları çok hızlı çalışıyorlardı. Harley Quinn onun yanına geldi ve öpüp "Sen çok zeki bir kötüsün, bebeğim..." dedi. Joker ona döndü ve sırıtıp "Tabi ki de öyleyim." dedi. Harley "Luthor ile bir anlaşma yapıp, onları başka şeyler ile oyalaman harikaydı... Ve burada asıl planını gerçekleştirmen! Sana bayılıyorum!" dedi ve tekrar öptü. Joker, başını salladı ve "Ama planlarım tükeniyor. Onları başka nasıl oyalayabilirim ki?" dedi.
Sanırım ben size yardımcı olabilirim...
Karanlıkların içinde iki siluet vardı. Biri diğerinden daha büyüktü. Joker, onları daha net görebilmek için gözlerini kıstı ve büyük bir memnuniyetle "Deadshot! Hoşgeldin eski dostum! Ve sen... Yanındaki?" dedi.
Yanındaki kısa, belinde iki silah, sırtında bir sniper ve silindire benzeyen bir alet tutan sert yüzlü bir çocuktu. Deadshot, mutlulukla kolunu çocuğun omzuna koydu ve "Bu benim çırağım Gordon. Deadfist!" dedi. Gordon gülümsedi ve o gün yanağında oluşan yanığı tutup, iç geçirdi. Hurt'a gününü gösterecekti...
♣ ♣ ♣
İkimizde kostümlerimizin tamamen kapatacak paltolat ve şapkalar giymiştik. Zorlukla bir yer bulup, oturduk ve etrafı izlemeye başladık. Hızlı tren aniden çalışınca sallandık ve yolculuk başladı.
Jack'e "Peki, burada bir şeyler olacağını nereden çıkardın?" dedim. Zihin gücüyle Bu Luthor'un şehre bağışladığı yirmi bölmelik büyük bir tren. İllahi burada bir şeyler olacak. Bundan eminim, çırak. dedi. Ben aniden "Burada bir şeyler olacağına eminsin ve bizi buraya getirdin! Bir tuzağın içinde olabileceğimizi mi, söylüyorsun?" dedim. Benim sesimle yakınımızdaki insanlar irkildiler ve bana bir deliymişim gibi baktılar.
Tüm dördüncü bölme yolcuları! Bir tür arızadan dolayı beşinci bölmeye gitmeniz rica olunur.
Ben tam ayağa kalkacakken Jack beni durdurdu ve "Bu çok şüpheli. En son gidelim." dedi.
Biz oturduk ve tüm yolcular gidince ayağa kalktık. Tam bizde gidecekken iki taraftaki kapılarda kapandı ve tavan hızla açıldı!
Üçüncü ve beşinci vagonların üstlerinde maskeli ve sniperlı adamlar vardı... Silahlarını bize doğrulttular ve mermiler üstümüze gelirken Jack beni kenara itip, kendisi de bir kenara atladı. Mermiler yere saplandılar ve tavandakiler bir diğer atışlarına geçtiler. Ben katanamı alırken Jack, üçüncü vagondaki adamın üstüne atladı. Bana da diğeri kaldı.
Zaman yavaşlasada silah, sniper olduğu için mermi çok hızlıydı ve onu durduramayıp, sadece başka bir yere sektirebildim. Bir diğer mermiyi ortadan ikiye ayırdım ve roket ayakkabılarımla onun üstüne atladım. O sırada bir yumruk attım ve sniperı alıp, trenden aşağı attım.
Benim boyutumda olan maskeli kötü, gerçek mermiler bulunan gunını çıkardı ve ateş etti. Bende katanamı yerine koydum ve hızlı hareketlerle atışlardan kaçtım. O şarjörü doldururken ben hava mermili silahlarımı çıkardım ve ateş ettim. Şarjör doldururken bile çok hızlı hareket ediyordu ve on atışımdan sadece biri hedefini buldu. Omzunu tuttu ve öfkeyle ateş etmeye devam etti. İki katanamı birden aldım ve tüm atışları sektirdim.
Katanaları tavana sapladım ve kıyasıya bir dövüş için üstüne atladım. Yüzüne bir yumruk attım ve maskesinin yarısı kırıldı. Yarısı kırılınca devamıde düştü ve yüzü görüldü.
Gordon...
Yenimhanede benimle en çok uğraşan çocuk. Yüzüne bir yumruk daha attım ve kaburgalarına bir tekme atıp, yüzüne dirsek attım. Geri savruldu ve küfür edip, yeniden saldırdım. O da sinirlendi ve yüzüme iki yumruk attı. Dizlerimin üstüne düştüm ve yüzüme tekme attı. Dördüncü bölümün içine düştüm ve o da üstüme atladı. Son anda geriye kaydım ve soluklanmak için duvara dayandım.
Gordon kolayca ayağa kalktı ve yanında tuttuğu silindir kutudan iki eldiven çıkarıp, giydi. Eldivenlerden pençeler çıktı ve bana gülümsedi. Bende ayağa kalktım ve trenin üstünden son anda aldigim katanalarıma sarıldım. Bana küçümsercesine baktı ve ileri atıldı.
Olamaz! Katanaların yavaşlatma özellikleri gitmiş.
Pençelere kendim karşılık vermeliydim. Ama o da çok hızlıydı... Sağ pençesi sol omuz kapsülümü parçaladı ve acıyla bağırdım. O boşluğu fırsat bildi ve yeniden saldırdı. Sağ kolum, sağ bacağım ve kaburgalarımı yaralamıştı...
Yere yıkıldım ve Gordon bir kahkaha atıp, gunını aldı. Acımasız bir şekilde "Ölüm vaktin geldi, Hurt soyadsız..." dedi ve silahı kaldırdı. O sırada elime Green Lantern simgeli ninja yıldızlarım çarptı ve hiç beklemeden fırlattım. Yıldız sağ dizine saplandı ve o sarsılmayla silahını düşürdü. Silahı aldım ve bir mermisi kaldığını gördüm. Sol dizine ateş ettim ve Gordon ayakta duramayıp, yere düştü. O düşünce ben kalktım ve tüm gücümle onu kaldırıp, camdan fırlattım. Canı çok acıyacaktı...
Koltukların üstüne yattım ve Jack'in ne durumda olduğunu düşündüm. Tam o sırada Jack geldi... Aman tanrım! Tam bir harebeydi. Vücudunda yüzden fazla mermi yarası vardı ve sırtında birkaç tane kılıç vardı. Bana baktı ve "Sakın bir şey deme! Sen asıl Deadshot'ı görecektin." dedi. Zorlukla gülümsedim ve koltuklara iyice yayıldım.
O sırada tren sertçe durdu ve yere düştüm. Ben bile kahkaha atarken, Jack sustu.
Bir bölümün daha sonuna geldik. Yazdığım en uzun ve aksiyonlu bölümdü herhalde. Yav, ne düşündüm. Bu Fan Fiction'ın çok güzel dizisi olur ya. Metro sahnesi bile yaptım. İçinde acı var, hayat hikayesi var. Haydi, Kızıl Ejder olmasa desek. Teklifleri bekliyorum ya.

Ring and RevengeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin