AYAKLANMA
Üç hafta sonra
Cam bir kutuda yemek yiyordum... Diğer mahkumlar hala bana şaşkınlıkla bakıyorlardı. Sorun yaşım değildi. Bir Lantern olmamdı. Yanımda ki kutuda yemek yiyen Joker bana el salladı ve yemekle cama Ha! Ha! Ha! yazdı. Ona bakmamaya çalıştım ve yemeğime devam ettim. Patates ve soğan lapası!
Yemeği elimin tersiyle isterdim ve bir kez daha diğer mahkumlara baktım. Yenileri gelmişti. Demir kafatası olan çirkin bir adam ve sakalları olan bir kadın... Zorlukla Joker'e baktım. Cam duvara başka bir şeyler yazmıştı...
Az sonra olacakları iyi izle!
Etrafa baktım. Uzun taş duvarlar ve cam tavan. Burada ne yapabilirdi. Herhangi bir şekilde dışarıyla iletişim kuramazdı. İçeridekiler ile konuşamıyordu. Ona döndüm ve tepsime Neler olacak? yazdım. Joker kahkaha attı ve baş parmağını kaldırıp, bana dik dik baktı.
Etrafa baktım ve herkesin masanın altından o işareti yaptığını fark ettim. Demek bir ayaklanma başlatacaktı!
Bizi almaya silahlı gardiyanlar geldi ve ben Joker'e baktım.
Joker, aniden mahkuma çelme taktı ve bize yakın olan masalardan beş kişi çıkıp, cam odanın içinde gardiyanı öldürdüler. Joker, yüzündeki aptal gülümsemeyle gardiyanın silahını aldı ve taş duvarlarda ki bölmelerden onlara saldıran gardiyanları teker teker vurdu.
Beni almaya gelen gardiyanlar savaşmaya gitmişlerdi ve ben ise tüm o kargaşanın içinde kaşığımla oynuyordum.
Yanıma Two Face geldi... Bir taşla kelepçelerimi kırdı ve elini bana uzattı. Acaba ne yapmalıydım? O eli tutmalı mıydım?..
Yapacaktım...
Elini tuttum ve aniden ayağa kalkıp, kötü adamı tüm gücümle oradan oraya savurdum. Cam duvarı onunla parçaladım ve isyan çıkaranların üstüne attım.
Bir anda herkes durdu. Gardiyanlar ateşi kesmişlerdi ve bana bakıyorlardı. Mahkumlar öylece duruyorlardı. Joker, o sessizlikte bir kahkaha patlattı ve yankılı taşlar içinde konuştu...
Öldürün onu!
Üstüme gelen kaslı mahkumun yumruğundan kaçmak için eğildim ve dizine tekme attım. Yukarı hızlı bir yumrukla yukarı fırladım ve adamı yere serdim. O sırada beş kişilik bir grup daha bana yaklaşıyordu... Ben hiçbir şey yapmadan onlarda yere serildi. Hapishane gardiyanları beni koruyorlardı!
Bu sefer yanıma o demir kafalı adam yaklaşıyordu. Yüzüğümü kullanma vaktim gelmişti...
Hiç uğraşmadan yüzükten çıkan dev bir yumruk demir kafalı adamı yirmi metre uzağa gönderdi. O yumrukla saldırmaya devam ettim ve gardiyanlar ile büyük yol katettik.
O sırada ayaklarımı sarmaşıklar kapladı ve hareket edemedim. Yanıma yaklaşan kızıl saçlı kadın Poison Ivy'den başkası değildi. Yüzümü okşadı ve "Siyahileri severim." dedi. Üstüne tükürdüm ve yumruğu dev bir makas yapıp, sarmaşıkları kestim. Makas yeniden, yumruk olana kadar kadın kaçmıştı...
Pat! Pat! Pat!
Helikopter mi? Aniden cam tavan patladı ve içeri mor bir yolcu helikopteri girdi. Helikopterin kokpit yerinde Harley Quinn vardı. Helikopterin silahlarını bana doğruluttu ve büyük bir kalkanla son anda kurtuldum.
Gözlerim önünde otuz kötü adam helikoptere bindi ve gittiler... Başaramamıştım... Ama pes etmemeliydim. Etrafta hala bine yakın kötü adam vardı. Tam savaşa devam edecekken içeri o girdi...
Kızıl Ejder...
Bir anda klonlandı ve yüze yakın Kızıl Ejder, ellerinde ki kılıçlarla kötü adamları teker teker hücrelerine soktu. Bunlar sadece bir dakika içinde olmuştu...
♣ ♣ ♣
Ayaklanmada savaşan üst rütbeli bir gardiyan ile konuşuyordu. Sadece başıyla onaylıyor ve taş parçaları arasında oturan bana bakıyordu.
Yavaş ama etkili adımlarla yanıma geldi ve maskesini çıkardı...
Sert yüz hatları, kumral saçları, simsiyah gözleri ve çatık kaşları vardı. Bana elini uzattı ve "Ben Jack Stanford. Senin yeni ustan." dedi. Ona şaşkınlıkla bakıyordum.
Evet. Fazla bir şey yazasım yok. O yüzden sağlıcakla kalın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ring and Revenge
PertualanganYÜZÜK VE İNTİKAM İçimi dolduran öfkeyi dindirmeliydim... Çünkü öğretmenlerim bana öyle öğrettiler. Parmağımda ki gücü kontrol etmeliydim... Bunu bir intikam aleti olarak değil, kötülerin derslerini verebileceğim ve güçsüzlere yardım edebileceğim bir...