Üç gün sonra
Gördüğüm görüntüler çok çarpıcıydı... Koca kafalı uçuşan mistik adamlar hatırlıyordum. O yüzüğü bulduktan sonra bu adamlar sürekli zihnimde bir görevden bahsetmeye ve benim seçilmiş kişi olduğum hakkında sözler etmeye başladılar... Ama ben hiçbir şey anlamıyordum. Aynı zamanda bu yüzüğü parmağımdan çıkaramıyordum... En garibi ne, mi? Ela gözlerimin, yeşil olması! Aslında tenimle uymuştu ama çok garipti.
Yüzüğün üstündeki sembol çok tanıdık geliyordu. Ama hiçbir yerden kestiremiyordum.
Artık yuva edindiğim kazan dairesi odasından yukarı, zemin kata çıktım ve etrafı baktım. Kimsecikler yoktu. Tabi ya! Bugün Wayne Enstitüsü'nden Bruce Wayne bir konuşma yapacaktı! O adam, bu yetimhaneyi ve bu yetimhanenin aynısı üç tane yaptıran, iş adamıydı.
Hemen tiyatro salonuna girdim ve en arkada ki sandalyeye oturdum. Konuşma daha başlamamıştı. Tam o sırada Bruce kürsüye çıktı ve konuşmaya başladı.
Tam o sırada yine sesler duymaya başladım...
Sen seçildin, Hurt!
Bizi görmezden gelme!
Gücü kontrol et, Hurt...
Aniden yüzük parladı ve Bruce gelen parıltı ile bana baktı. Yüzük gitgide daha da parlaklaşıyordu. Diğer elimle kapamaya çalıştım ama elim yandı. Bir anda başım çatlarcasına ağrımaya başladı ve ordan oraya savruldum. Gözlerim karardı ve yere düştüm...
♣
Bembeyaz bir odadaydım. Etrafı azcık inceleyince revirde olduğumu fark ettim. İlaç kokularından bunu anlamalıydım.
İçeri siyahlı iki kişi girdi. Biri İblis Maddie'ydi. Diğeri ise... Bruce Wayne? Maddie, olabildiğince sakin görünmeye çalışıyordu ama gözünün seğirmesinden, onun öfkeli olduğu anlaşılıyordu. Sahte bir sakinlikle "Kendini nasıl hissediyorsun, Rengi Bo... Hurt'cığım?" dedi. Bruce, bu ani geçişi fark etmiş ve sadece çatık kaşlarla izlemişti. Sadece başımı salladım ve yüzüğü altıma sakladım. Bruce, hafif kalın ve nazik sesiyle "Yanındaki elektrik kablolarında ki sızıntıyla sadece bayıldın. Sorunun yok." dedi. Yine başımı salladım. Bruce, sakladığım elime baktı ve fark edilemeyecek bir şekilde omuz silkti.
*
Yüzüğe hafifçe dokundum ve kıvılcımlar çıktı. O zihnimde ki adamlar ne demişlerdi? Güç. Yoksa bu yüzük...
Yatağımın altında ki küçük deri çantayı aldım ve içinde ki küçük kitapçığı aldım. Bu bir çizgi roman dı... Bir Green Lantern çizgi romanıydı. Benden önce burada yaşayan burada unutmuştu.
Kapakta ki yüzüğe baktım ve bir de kendi elimdeki yüzüğe baktım. Hiçbir fark yoktu. Hiç okumadığım çizgi romanın sayfalarını çevirmeye başladım ve aklımda fikirler oluşmaya başladı... Çoğu şeytaniydi.
İkinci bölümünde sonuna geldik. Bu şeytani fikirleri merak ettiniz değil mi? Etmediniz mi? Neyse. Her halükarda anlatacağım. Aksiyonu henüz göremeyeceksiniz ama bu kitapta gerçek acıyı ve gerçek kahramanlığı göreceksiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ring and Revenge
AventuraYÜZÜK VE İNTİKAM İçimi dolduran öfkeyi dindirmeliydim... Çünkü öğretmenlerim bana öyle öğrettiler. Parmağımda ki gücü kontrol etmeliydim... Bunu bir intikam aleti olarak değil, kötülerin derslerini verebileceğim ve güçsüzlere yardım edebileceğim bir...