Serkan'ı görünce şaşırdım doğrusu,
Karşımda Eren olmasını bekliyordum. Noldu bana diye, sordum. Düşüp bayıldın, bende tutup seni evine getirdim,dedi. Peki Eren'in haberi var mıydı?dedim. Hayır, niye ki? Diye sordu. Cevap vermedim. 5,10dakika sonra Eren geldi. Yanıma koşup, Neriman iyimisin,dedi. Merak etme, iyiyim, dedim. Eren, Serkan'a dönüp Neriman'ı eve getirdiğin için sağol, sen artık gidebilirsin ben burdayım,dedi.
Serkanda peki deyip çıkıp gitti. Neriman ben sana demiştim,2,3 gün daha dinlen diye, dedi. Onun bu ilgisi bana güven veriyordu. Peki sırf senin hatrın için 2,3 gün dinlenicem,dedim.
Sen okula git beni merak etme, dedim. Olmaz öyle şey sen hala hastasın, sen burda iyi durumda değilken ben nasıl okula giderim,dedi. Ben sana ilaçlarını getireyim, dedi ve çekmeceden ilaçları ve suyu alıp geldi. İlaçlarımı içirdi. Bi süre sonra Uyuyakalmıştım. Uyandığımda akşam olmuştu. 5 saat falan uyumuşum. Eren elinde tepsiyle geldi. Yemekler vardı. Yanağımdan öpüp yemeğini ye ve ilaçlarını içtikten sonra tekrar yatarsın, dedi. Birazcık yedikten sonra geri uyumak için gözlerimi yumdum. Eren de yanıma yatmıştı. Kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Kollarımı Eren'in sırtına doladım. Gece bir türlü uyuyamadım. Bu sayede Eren de uyumamıştı. Birbirimizin gözlerine dalıp Uyuyakalmıştık. Bi kaç saat sonra sabah olmuştu. Güneşin perdeden sızan ışıkları gözlerimi rahatsız etti ve uyandım. Erenle sarmaş dolaştık. Kollarımı Erenden çekip yataktan kalktım. Lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp bahçeye çıktım. Rüzgar o kadar yumuşak esiyordu ki, saçlarım uçuşuyordu. Güneş tam doğmamıştı. Bahçede gezinmeye başladım. Güller o kadar güzeldi ki. Onları kokladım. Aslında bu bahçeye fazla uğramazdım. Gülleri bile yeni fark etmiştim. Güneşin ışıkları bahçedeki havuzda dans ediyordu. Bu güzellikleri izlerken biri arkamdan bana sarılıp öptü. Benim hayatımın anlamı iyileşti mi? Dedi. Bende kafamı sallayarak kendimi biraz daha iyi hissediyorum, dedim. Hadi içeri geçip kahvaltımızı yapalım,dedi. İçeriye geçtik. Eren kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa gitti. Çabucak hazırlayıp masayı kurdu. Kahvaltıyı az çok yaptık. Üstümü giyinmek için odama gittim. Beyaz sade bir tişört ile yüksek bel pantolonumu giyindim. Saçlarıma fön çekip Eren'in yanına indim. Hadi gidelim, dedim. Ve arabaya doğru yürüdük. Kapımı açtı ve bindikten sonra geri kapattı. Kendisi de binip arabayı çalıştırdı. Radyoyu kurcaladım. Sonunda en sevdiğim müziği buldum. Camı açıp başımı dışarı çıkardım. Neriman camı kapat yine hasta olucaksın, zaten yeni iyileştin, dedi. Duymamazlıktan geldim. Müziğin sesini iyice açıp sağlığımın tadını çıkardım. Bi süre sonra okula geldik. Arabadan inip Kollarımı Eren'in beline doladım, oda kolunu omzuma attı. Okul kapısından içeri girdik. Ve Gözüm Serkan'a çarptı. Bizi izliyordu. Daha önce ne Serkan ne de kimse bizi böyle görmemişti. Sınıfa geçtik. Derste başımı koyup yattım. Zil çaldı. Beraber dışarı çıktık. Çimenlerin üzerine oturduk. Dizlerine başımı koydum. Saçlarımı okşuyordu. Gökyüzünü izlemeye başladım. Mavi rengi ve bi kaç parça bulut... Eren'in dizlerinden kalkıp oturdum. Eren biz neyiz, dedim. Anlamsız bir şekilde baktı. Birbirine aşık iki insan, dedi gülerek. Bende güldüm o kadar eminsin yani, Ya ben sevmiyorsam,dedim. Ve öpüşmeye başladık. Okulda olduğumuzu hatırlayıp kendimi geri çektim. Okuldayız unuttun mu? Dedim. Zil çaldı. Ve sınıfa geçtik. Derste hocayı dinlemeyip Eren'in elini tuttum. Oda benimkini tutmuştu. Derste sadece onu izledim. Ona o kadar alışmışım ki... Zil çaldı. Bi yere gittim, Serkan'la karşılaştık. Yanıma geldi. Konuşmaya başladım. O gün için sağol, beni eve getirmişsin,dedim. Önemli değil,
Neriman şey,?Dedi. Efendim demeye kalmadan, Eren yanıma gelip nereye kayboldun aşkım, dedi. Hiç Serkan'a teşekkür ediyordum da, dedim. Serkan'a dönüp bi şey mi diyecektin, dedim. Boşver önemli değildi zaten, deyip gitti. Ne olduğunu merak etmiştim.