AYNADA Kİ YANSIMA

50 9 0
                                    

Gözlerimi açtığım da evdeydim - nerde olmamı bekliyordunuz ki - neler olduğunu hatırlamamla göz yaşlarımın yanaklarıma hücum etmesi bir olmuştu. Nefes almakta zorlanıyordum. Ne kadar beni başkası için terk etmiş olsada o benim biriciğimdi , can parçamdı , canımın yarısıydı. Onun başkasıyla olmasını kabullenebilirdim ama yok olmasını , işte onu kabullenemezdim.

Onun gülünce çıkardığı tuhaf sesi , kahverenginin en güzel tonu olan gözlerini , incecik üst dudağını , sarıyla kahverengi karışımı saçlarını , sarıldığımda boynuna bile ancak ayaklarımı kaldırarak yetişebiliyor olmamı , boynunun koklamaya doyamadığım o eşsiz kokusunu asla unutamazdım.

O yoksa bende yoktum onun yokluğunda benim varlığım hiç bir anlam ifade etmezdi zaten. Bütün kötü düşüncelerimi evrene yollamıştım ama bana nedense cevap vermiyordu. Acaba evren de mi bana küsmüştü ?

Üzüntünün kafama vurduğunu düşünerek kendimi dışarı attım. Atmaz olaydım. Neden mi ? Bu acı bir pijama hikayesiydi. Pijamalarımla gece yarısı sokağa çıkmış ve bu durumu iki üç sarhoş bana laf atmadan fark edememiştim. Bende de ucundan salaklık yok değildi hani.

Koşarak eve geri döndüm ve Defne ' yi rahatsız etmekten kendimi alamadım.

" Defnem nasılsın özledin mi beni ? "

" Ne özliycem be daha 2 saat önce konuştuk "

" Ama kalbimi kırıyosun , zaten çok üzgünüm "

" Şaka yapıyorum bebeğim ya , kırıldın mı ? "

" Kırılmıştım da yapıştırdılar "

" Ama ya bu kadarını hak etmiyorum "

" Daha beterlerini hak ediyosun da kıyamıyorum sana "

" Bence de kıymamalısın çünkü benim gibi bir arkadaş nah bulursun. Sonuçta çok sevimliyim "

Bu kızın derdi neydi acaba ? Ben burda ağlamaktan bahçe bile sulayabilecek kadar göz yaşı akıtıyım , sen kendini övmekten iki saniye bile geri kalma. Gerçek arkadaşlık cidden çok zor.

" Tamam Defne ya seni seviyorum sonra görüşürüz "

"Ben de seni seviyorum bitanesi kendini üzme "

Şimdi ne yapacaktım ? Buldum. Kesinlikle uyumalıydım nede olsa uyumak kutsal bir görevdir öyle herkes yapamaz.
Sonrasında ne mi oldu ? Ne olacak uyudum.

***

Güneş nasıl her gün üşenmeden doğabiliyor hiç anlamam. Bunlar hep bilim adamlarının işleri sırf onlar bir saat fazladan deney fareleriyle oynayacak diye bizim bir saatlik uykumuzdan çalıp , Güneş 'e hiç sormadan bir saat erkenden doğmasını sağlıyorlardı. Bir sorun bakalım

" Biricik ışık ve ısı kaynağımız sen erkenden doğupta öğrencilere eziyet etmek istiyor musun ? " diye. O da güzel güzel

" Benim hiç öyle bir zorum yok. Bunlar hep sizin bok yemeleriniz "
deseydi. Dünya ne kaybederdi ki ?
Hiç. Bence hiçbir şey kaybetmezdi. Sabah sabah boş yakınmalarımla ne kadar zor olsa da kalktım. Her zaman ki aç gözlülüğümle neredeyse dört kişilik kahvaltı hazırladım ve ne var ne yoksa hunharca yedim.

Siz şimdi bu kız dün sevgilisi öldü diye ağlayıp sızlıyodu. Ne ara bu kadar normal bi insan oldu diye arkamdan saydırıyosunuz ama o öyle değil bi dinleseniz aslında her şeyi anlatacağım ama hep ön yargı hep ön yargı. Neyse ben daha fazla uzatmadan size olayın aslını anlatmaya başlıyım.

Bu benim her şeyim olarak nitelendirdiğim aşkıcım var ya - aşkım çok sıkıcı oluyo diye -cım ekini eklemiştim - bana şaka falan yapmamış , gerçekten sevgilisinin yanına giderken kaza geçirmiş ama uçakla değil otobüsle. Tabi mevsim kış yollar buzlu sen araba kay , birde yan yat ama bunda kötü şansı var ya otobüsün devrilen tarafın da değil de diğer tarafında olduğu için azıcık yaralanmış.

Nedense aklına ilk ben gelmişim. O da utancından beni arayamadığı için Defne yi bir arkadaşına aratıp öldüğünü falan söylettirmiş. Zaten onun da bana söyleyeceğini tahmin ediyormuş. İşte böyle aptalca bir oyundan ibaretmiş. Yani anlayacağınız hiç bir şeyi yokmuş. Tabiri caizse domuz gibiymiş maşallah.

***

Evden çıkar çıkmaz ne kadar soğuktan dolayı otobüse binmek istesemde Caner ' in olayı aklıma gelince tabana kuvvet diyip o buzlu yolları yalnız ve kimsesiz yürümeye başladım. Bir sevgilimiz yok ki elimizden tutsun da düşmeden düzgünce okulumuza gidelim ama yok.

Okula gelir gelmez derse geç kaldığımı fark ettim. Hızlıca sınıfımı
bulmaya çalışsam da okul " İçimde kaybolacaksın " dercesine karmaşıklaşıyor ve büyüyordu. Tam 34 dakika sonunda bulabilmiştim benden köşe bucak gizlenen sınıfımı. İçeriye girdiğimde hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum. Tamam ya tamam siz yabancı değilsiniz daha rezil hallerimi hatırlıyorum ama çaktırmayın.

" Burası babanızın çiftliği mi ? " diyen ve beni okulumun ilk gününde rezil eden biricik öğretmenime burdan sevgiler.

" Geç kaldığım için özür dilerim ama sınıf benden saklanıyordu " dediğimde gülme sesi sınıfta yankılandı. Ben insanların üniversite de dalga geçmeyip gülmediklerini sanıyordum. Sanırım beni kandırmışlar.

"Dalga geçmeyi bırakıp boş bir yere geç "

"Peki " deyip yerime geçtim ama Allah'tan sesim çıkmamıştı ya sesim çıksaydı bide bunun için rezil olurdum.

Boş bir yer bulup hemen oturdum. Yanımda ki kıza çok da dikkat etmemiştim ama onun bana dikkat ettiği belliydi. Öyle bir baktı ki sanki ömrü boyunca insan görmemiş gibi davranıyordu. Bana döndü ve "Beni hatırlamadın mı ?"dedi. Nereden hatırlayabilirdim ki. Ben daha dün ne yediğini bile hatırlamayan bir insandım.

"Hatırlayamadım"dedim. Kendimi kötü hissederek.

"Boşver zaten bende seni hatırlamadım aslında tanımıyorum bile sadece bir deney yapıyordum da , teşekkür ederim "

Mal gibi kızın suratına bakıyordum. Ne dediğini anlamam baya bir zamanımı alsa da anlamıştım.

"Anlıyorum " dedim kısaca. Sanki daha uzun bir cümle kurabilecekmişim gibi.

"Ben Semanur ama arkadaşlarım bana seninde tahmin edebileceğin gibi Sema diyorlar "

"Ben de Buse bana da uzunca Buse diyorlar " dedim. Kızın söylediğine cevap vermek istercesine.

" Ev arkadaşım olur musun ? " bu kız gerçekten normal değildi ya katilsem. Bu güven duygusu denen şey bedava dağıtılıyordu da annem "bedavaysa kesin bir şey vardır" diyerek beni yine mi mahrum bırakmıştı her şeyden ?

"Bende ev arkadaşı arıyordum ama yeni tanıştığım bir insanla aynı evde yaşayamayacak kadar güvensizim "

"Ben senin güvenini getiririm "dediğinde gerçekten korktum. Neyden bahsettiğini anlayamayacak kadar saftım.

"Nasıl yani" dedim ama alacağım cevabı da hiç alasım yoktu.

"Ben anlatılmam yaşanırım" diyen düzgün bir ev kızı görüntüsünün altında ki satanist ruhundan korktuğum için yanından kalkıp "Biz sizi ararız " diyerek uzaklaştım.

"Sen bilirsin güzellik " diyen sese döndüğümde gördüğüm iğrenç gülüşünü "İnşallah jokere özenmiş bir katil yok eder" diye içimden dua ettim.

Ders bitti ve gerçekten yaz boyunca hiçbir şeye kendini yormamış beynim çok yoruldu bende okuldan çıkıp önüme gelen ilk yeşilliğe kendimi attım demek istesemde kışın ortasında yeşillik bulmak oldukça zor olduğu için bir kafe ye gittim.

İçeri girmemle kendimi dışarı atmam bir olmuştu. Bu da neydi böyle...

Arkadaşlar bu bölümde burda biter. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum :)

VARLIĞIMDA Kİ YOKLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin