"Evet isimsiz, yüzün yüzüme sen bana çok yakıştın.."
Saçma!
Saçmaydı. Bana bakan buz mavisi gözlerin anlamlılığı saçmaydı. Kokusunu beğenmem saçmalıktı. Yanımda olmasını istemem gözlerimi gözlerinden ayıramamam saçmaydı. Söylediği sözler, bakışları, dokunuşu,
tüm bunların hoşuma gitmesi çok saçmaydı.
"Kaybolmamalıyım." diye sesli bir şekilde tekrarladım. "Onu da kaybedebilirim." sevdiğim herkes minik avuç içlerimden tek tek kayıp giden kum taneleri gibi gitmişti.
Babam.
Kardeşim.
Yaşasa da hissetirmeyen annem.Doyasıya nefret ettiğim ilk yaş sol gözümden damlarken sırtımı yatağımın başlığına yasladım. Başımı sağ tarafa çevirerek balkon camından açık bırakmış olduğum ay ışığının aile fotoğrafımızın üzerinde ettiği dansı hayranlıkla izledim. Ay ışığı mutluluk karemizin üzerinde birbirine uyumlu muhteşem ahenkler sergilerken gözlerimi yumdum.
Mutluluk karemizi elime aldım.
Dizlerimi kendime çekerken gözümden damlayan yaşları umursamadım. Kimse yoktu. Derin nefesler eşliğinde "Siz," dedim.
"Siz, gitmemeliydiniz."Odamın kapısı tıklatılınca fotoğrafı yerine koyarak gözlerimi sildim.
"Gel!"
"Masal, neden haber vermeden çıkıp gittin şu partiden. Herkes seni sordu. Meraktan öldük."
Konuşan elbette Cem'den bir başkası değildi. Halamda yanında dikilmiş bana bakıyordu. Rahatsızca yerimde kıpırdandım. Ağladığımı anlamamaları için göz teması kurmamaya özen gösterirken konuştum."Başım felaket ağrıyordu. Siz de dans ediyordunuz, rahatsız etmek istemedim. Ayrıca istediğim vakit çıkabileceğim söylenmişti bana."
Bir sorun olduğunu sezen Cem ve halam anlayışla başlarını sallarken halam konuştu.
"Keşke telefonuna baksaydın. Çok korktum." telefonu elime alıp cevapsız aramalara bakmaya tenezzül dahil etmeden konuştum.
"Neyden ?" dizlerimi biraz daha çektim kendime.
"Sana birşey oldu sandım, Masal."Halamın gözlerinin tam da içine bakarken dalga geçercesine gülümsedim.
"Korkma hala! Bana fiziken birşey olmuyor. Genelde sevdiklerime oluyor, bende onun acısını çekiyorum. Önemli değil yani(!)." anında gözleri dolan halam durumu farkettiği için gelerek beni yanaklarımdan sıkıca öptü. Ardından Cem de gelerek alnımdan öptü."İstersen halamla ya da benle uyuyabilirsin."
"İyiyim, ben Cem."
"Emin misin prenses"
"Daha kaç kere söylemem gerekiyor?"
"Tamam, iyi geceler."
"Size de."
Onlar odanın kapısını kapatarak çıkınca bende balkona çıktım. Üzerim de mavi pijama takımım vardı. Hava ise rüzgarlı ve biraz kasvetliydi.Ellerimi balkon duvarının mermerine koyarak başımı gökyüzüne kaldırdım. Bu renge bayılıyordum. Mavi mi siyah mı belli değil. Ben gibi. Mavinin en koyusu, siyahın en açık tonu. Benim gibi..
Derin nefes alarak huzur aradığım açık hava kokusunu içime çektim. Yoktu!. "Olmayacak." diye sesli bir şekilde düşünürken buldum kendimi.
Yıldızlar.. Onlara benziyor..!
Aileme. Anneme, babama , kardeşime.
Hep oralarda bir yerlerdeler, ben göremesem de asla dokunamayacak olsam da onlar hep orada bir yerlerdeler..
"Kim bilir," dedim yine sesli bir şekilde düşünerek. "Belki orası benim kalbimin en derinidir.." gözlerimi yumdum.Kim bilir ?
Balkonun kapısını iyice kapatarak yatağa girdim. Son kez gözlerim mutluluk karemizi bulduğun da gözlerimi yumdum. Bir tek ona teslim edebiliyordum acıdan kıvranan ruhumu.. Uykuya!
***
"Hayır !" ellerimi ona dokunabilmek için ileri uzattım.
"Anne! Anne, hayır." ayaklarını tuttum.
"Dayan!" olanca gücümle yukarıya doğru kaldırmaya çalışıyordum.
"Annem! Anne! Gitme! Benimle kal!"
Oluyordu sanırım biraz daha yukarı kaldırdım.
"Aç gözlerini !"
Lütfen! Lütfen yanlış görmüş olayım.! Ayakları mı morarıyordu ?
"Anne..! Anne gitme! Kal! Burada! Benimle kal! " yardım istemeliydim.
"Yoo, hayır anne! Hayır! Haaaaayır!
Kal! Burada! Benimle kal!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritim~Ölümün Derinliģi~#VYM_2016
Teen FictionAşk; bir kelebeğin saniyelere verdiği değer gibi olmalı... Uçurum kenarında savrulurken uzatılan bir el gibi... Biri kendi külleriyle ölürken, digeri; kendi külleriyle yeniden doğuyor. Masal&Yağız