Kayboldum..Önce benliğimde kayboldum. Sonra aynada gördüğüm takındığım maskelerde kayboldum.. Bir zamanlar gerçek olan tebessümlerimde kaybolduğum da oldu. Eski mutluluk karelerin de kaybolduğum da.. Ve son olarak hepsini yitirdim! Benliğimi de yitirdim.. Gerçek tebessümlerimi de..
Ve şimdi o yüzden korkuyorum.! Mavinin en güzel tonunda ki gözlere sahip bu adamı kaybetmekten de korkuyorum.. Gözlerinde kaybolduğum için korkmak istemiyorum.
Sımsıkı sarıldım ona,hiç bırakmak istemezmişcesine..Sımsıkı sarıldı bana, hiç bırakmayacakmışcasına.. Boynuna doladığım kollarımı biraz daha sıkılaştırarak hıçkırıklarımın duyulmasını engelledim. Yağız ise aynı şekilde belime doladığı ellerini biraz daha sıkılaştırarak başını saçlarımın arasına yerleştirdi.. Bende ondan aldığım cesaret ile yüzümü boynunun girintisine yerleştirdim. Kokusu tarif edilemeceyek kadar güzeldi.
Kokusu..mükemmel.!
Kulağım da nefesini hissetmemle Yağızın tenimi ürpertecek şekilde fısıldayışı bir oldu.
"Sen..gerçek misin.?" bu soruyu sorması gerekenin ben olduğumdan haberi yok sanırım. Yağızın fark edemeyeceği bir şekilde gözlerimi sildikten sonra konuştum.
"Bilmem.. Öyle diyorlar." gülerek devam ettim. "Bu soruyu sorması gereken kişi benim." gülerek yanıtladı beni.
"Sor o zaman." saçlarımda olan dudakları sayesinde sesi boğuk çıksada nedense bana göre daha güzel olmuştu.
"Yağız, sen..gerçek misin?" yüzünü saçlarımdan çekerek gözlerime çevirdi. Eş zamanlı olarak parmağıyla bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırırken konuştu.
"Bilmem.. Öyle diyorlar." kıkırdayarak gözlerine baktım.
O sırada Cem'in sahte öksürük sesini işitince ona doğru döndük.
"Yağız hadi biz şarkıları söylemeye başlayalım." Yağız onaylayarak başını salladıktan sonra "Sonra konuşuruz." diyerek yanımdan ayrıldı. Cem ve Yağız gidince bana bakan bir adet Tuğçe ve bir adet Selin ile karşılaştım. En yakın arkadaşlarıma hiçbirşeyi anlatmadım.! Sanırım beni dövseler haklılar.. Tuğçe bana "Sen bittin!" bakışlarıyla bakarken Selin'in de aynı şekilde baktığını gördüm.
"Kızlar, kızmadan önce beni dinleyin!"
"Dinliyoruz." Tuğçe'ye kıyasla daha mantıklı hareket eden Selin söylediğiyle Tuğçenin kötü bakışlarına maruz kaldı. Aldırmadan kızları kollarından tutarak ilk geldiğimiz de oturduğumuz köşeye oturttum.
"Bakın size herşeyi anlatacağım. Ama sözümü kesmeden beni dinleyeceğinize dail söz istiyorum." ikiside başlarını onaylarcasına salladıktan sonra anlatmaya başladım.***
"İnanamıyorum bunlar gerçek mi ?" bunu soran Tuğçe'ye döndüm.
"Yalan borcum olduğunu sanmıyorum." gülerek yanımıza gelen Doğan söze karıştı.
"Masal beni kandırmışsın. Pasta kesilmemiş parti daha yeni başlıyor hatta." hala orada mı kalmıştı ?
"Sadece şaka yapmak istedim."
"Pekâlâ ,ama bil ki yüreğime inecekti." tebessüm ederek karşılık verdim.Sahneden gelen mükemmel bir ses ile ben dahil herkes bakışlarını sahneye yöneltti. Kuzenim Cem parmaklarını gitar tellerinin üzerinde dans ettiriyordu. Göz ucuyla Selin'e baktığım da herkes gibi onunda bu duruma büyülendiğini gördüm. Ama o farklı bakıyordu..
Aşk dolu.Geçen Tuğçe'nin okulda kavga ettiği çocuk ,yanlış hatırlamıyorsam adı Ege idi. Ege de bateristdi. Şaşırdım. Hiç beklemiyordum. Bu kez Tuğçe'ye baktığım da onun da şaşırdığını ve aynı şekilde etkilendiğini fark ettim. Ege ile Tuğçe'nin gözleri birbirini bulduğun da ikisi de birbirine şaşkınlık ile bakmayı sürdürdü. Son olarak bakışlarımı mikrafonu tutan Yağız'a çevirdim.
Mükemmeldi..
Mikrafon eline ne kadar yakışmıştı öyle.. Normal bir vaziyette konuşurken bile sesi müzik tınısına sahipken bir de şarkı söylerken ki hali için sabırsızlandığımı fark ettim. Yağız'ın gözleri aramızda ki mesafeye rağmen resmen gözlerime değiyordu. Ege de enstrümanını çalmaya başladığında Yağız da şarkıyı söylemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritim~Ölümün Derinliģi~#VYM_2016
Novela JuvenilAşk; bir kelebeğin saniyelere verdiği değer gibi olmalı... Uçurum kenarında savrulurken uzatılan bir el gibi... Biri kendi külleriyle ölürken, digeri; kendi külleriyle yeniden doğuyor. Masal&Yağız