Gerçeklerle yüzleşme

152 30 0
                                    

Sabah yüzüme vuran ışıkla uyandım. Gerçekten de Canın dediği gibi güzel bir uyku çekmiş ama ne mutlu ki rüyamda onu görmemiştim. Yatığım yerden doğrulup odayı incelemeye başladım.

Duvara yaslanmış beyaz yatağım odayı havalı gösteriyordu. Yatağımın yanında duvar kullanmak yerine cam kullanılmıştı. Yatağının çaprazında beyaz deri koltuk odaya ayrı bir hava katarken yatağımın diğer çaprazındaki çalışma masası odayı dolduruyor ve büyük odayı boş göstermiyordu. Odamın içinde üç tane ayrı kapılara açılan yerler vardı. Yatağımın yanındaki kapı giriş ve çıkış kapımdı, koltukla çalışma masasının arasındaki kapı giyinme odam ve giyinme odasının içinde olan banyo ve tuvalet vardı.

Yatağımdan kalktıp duşun yolunu aldım.

Yarım saat sonra

Sıcak bir duş aldıktan sonra banyodan çıkıp kıyafet odamda kıyafet seçmeye başladım. Beyaz bir kazağın üzerine siyah deri mont giyip dar paça siyah kotum ve ayağıma giydiğim beyaz spor ayakkabı ile bu günkü konbinimi tamamlamıştım. Elime aldığım saç kurutma makinası ile ıslak saçlarımı kurutmaya başladım.

Saçlarımı kuruttuktan sonra sıkı bir şekilde saçlarımı toplayarak kendime aynada baktım. Yavaşça odamdan çıkıp merdivenlerden inmeye başlarken hizmetçilerin hayla eve gelmediğini fark ettim. Yavaşça yürümeye devam ederken gözüm bir yandan Canı arıyor bir yandanda saate bakıyordum.

Çünkü gitmekte olduğum bir okul vardı ve ilk günden de geç kalmak istemiyordum. Ama neyse ki bu senem son senem olduğu için sadece belli bir ay çabalayacak ve liseyi bitirip üniversite öğrencisi olacaktım. Ben beynimdeki düşüncelerimle savaşırken mutfaktan sesler ve güzel kokular geliyordu. Mutfağa doğru adımar atarken mutfağın nasıl olduğunu merak etimiyorum desem yalan olurdu.

Mutfağa girer girmez Canın nasıl bir erkek olduğunu biraz olsa da anlamış oldum. Mutfakta bulunan masaya değişik türden peynir, zeytin,reçel ve benzeri yiyecekler kaplıyordu. Ama yiyecekler yüzünden mükemmel değildi tabi, yiğecek hazırlarken onu seyretmek bence dünyanın en güzel resmiydi. Yana atığı sarı saçları gözüne gelmesi ile kafasıyla saçlarını geriye atıyordu. Bu da güzel bir resim idi. Tabikide Berkeden sonra gelen bir güzellikti çünkü Can sadece gözlerimde kalacak biri iken Berke kalbimde kalan ve izi kalan bir güzellikti. Ben Canı tebessümle izlerken Can beni fark eder etmez bana döndü ve hızlı adımlrla yanıma geldi.

Kollarımı nazikçe tutu ve masaya doğru ilerletmeye başladı. Ayaklarımı olduğum yere kenetleyerek kendimi durdurdum. Can tedirgin bir halle gözlerime baktı.

" bi sorun mu var ya da seni incittim mi? "

" hayır beni incitmedin"
Dedim sinirle ve bir adım uzaklaşarak kelimelerime devam ettim.

" bana bir daha asla dokunmaman hakkında konuştuğumuzu sanıyordum. Anladığıma göre unutma hastalığın falan var o yüzden sakince tekrar sakince anlatıyorum. Bana bir daha asla dokunma"

" ben özü"
Kelimesini tamamlayamadan araya girdim.

" bitti"

Dedim ve hızlı bir şekilde arkamı dönüp gittim. Askıdan aldığım çantamı elime alarak dış kapıyı hızlıca çarptım. Dışarıda kapının önünde siyah bir araba vardı. Ben kapıdan çıkar çıkmaz arabanın içinden şöför çıktı ve arka kapıyı açıp girmemi bekledi.

Adımlarımı hızlandırarak arabaya girip oturdum. Arabaya oturur oturmaz şöför kapıyı kapatmış ve sürücü koltuğuna geçmişti. Ev ile arasında iki sokak okula yaklaşık bir dakikada gitmiş ve okula geç kalmamıştım. Bugün büyük olasılıkla evde çalışanlar geleceklerdi, ve bu yüzdende Can okula gitmemişti. Sadece bugün değişik olacak yarın her şey yoluna girecekti.

Siyahımın TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin