"efendim günaydın"
Hizmetçiye bakıp yüzümü buruşturdum hepsi şuan içlerinde onlara yılbaşı ikramiyesi vermem için dua ediyorlardı ama o kadar cömert değildim daha bir parti düzenleyecektim ve hiç biriyle uğraşamazdım.
"liste hazır mı?"
"evet efendim. Buyurun"
Elime tutuşturduğu dosyanın sayfalarını düzenlerken davetiye kısmında durup ona döndüm. Tek kaşımı kaldırıp baktığımda dudağını ısırdı
"bir sorun mu var efendim?"
Dosyayı eline fırlatıp arkamı döndüm "partiyi iptal et sende kovuldun" hızlı adımlarla odama giden merdivenlerden ilerlemeye başladım oysa arkamdan yalvarmaya devam ediyordu sonunda dayanamayıp ona dönüm şimdi hiçte sakin bakmıyordum ona
"sen değil miydin burada ki bütün çalışanlara eziyet eden? Neden şimdi kovulman zoruna gidiyor?"
Elerini birbirine birleştirip başı aşağıda kem küm etmeye başlayınca sinirlerim hat safhaya çıktı. Bir de utanmadan neden beni kovuyorsunuz demiyor mu?
"efendim ne olur yapmayın bir hata ettim affedin"
Gözlerimi devirip ellerimi göğsümde birleştirdim. Yaptığı tek hata bu değildi.
"her gün sabah ücretsiz kahvaltı yapmaları için davet ettiğim yetimhane çocuklarından para alıyor muşsun"
Bende yetimdim ve parasızlık nasıl bir şey bilirdim. Parayı görünce aslını unutanlardan değildim.
"ama efendim dediğinizden fazlasını sipariş etmişlerdi"
"sanane! Sen buranın patronu musun? Ha! Ben öyle istiyorum öyle olacak sen kim oluyorsun da benim emirlerimi çiğniyorsun? Bu da yetmezmiş gibi para vermediklerinde bulaşık yıkatıyormuşsun çocuklara. Şimdi defol daha yaptıklarını düşünüp sinirlenmek istemiyorum"
Görevliler gelip onu götürdüğünde hala sinirim geçmemişti. Bir de pişkin pişkin beni neden kovuyorsunuz demiyor mu? Düzenbaz kadın.
Kalbimin sıklaşması ve nefesimin kesikleşmesiyle oluşan göğüs kafesimdeki ağrıyla başım döndü. Elimi merdivenlerin tutacağına dayarken gözlerim karardı.
"mine ilacımı getir çabuk!"
Astım hastasıydım ve çoğu kez kriz geçirmiştim. Hastalıklarım bunlarla bitmiyordu kapalı alan fobim de vardı klostrofobi cidden zor bir hastalıktı bunu üç yıl önce fark etmiştim. Asansörleri sevmezdim ama acelem olduğu için binmiştim tabi asansör durunca kriz geçirmeseydim her şey güzel olabilirdi.
"buyurun efendim"
Elime aldığım mavi başlıklı beyaz altında kapsülü olan ilacı ağzıma dayayıp içime bir nefes çektim. İlacı mine'ye uzatıp gülümsedim tek güvendiğim çalışanım oydu. Aciz olmayı sevmezdim ama bir çok hastalığım vardı en kötüsü ise ilik kanseri olmamdı. Ve bana uygun ilik yıllardır bulunmuyordu. Yada kimse vermek istemiyordu. hastalıklarımı bilen tek kişi mine'ydi ve oda bana çok yardımcı oluyordu. Ben adımın aksine leke doluydum geçmişim pek parlak değildi. Ailem var mıydı yok muydu onu bile bilmiyordum açıkçası. Ama beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan tek dostum Allah'tı. Bu hastalıkları bana o vermişti ve tek şifası da ondaydı.
"yardım etmemi ister misiniz?"
Başımı onaylar anlamda salladığımda sanki bunu bekliyormuş gibi koluma girdi ve merdivenleri çıkmamda bana yardım etti.
"sende olmasan ne yapardım hiç bilmiyorum mine"
Mine bana bakıp gülümsedi
"asıl siz olmasaydınız ben ne yapardım annem ölmek üzereyken ihtiyacım olan tek şey bir işti ve onu da siz bana verdiniz hakkınız üzerimde çok var."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Yıl Şehri (kısa fantastik)
القصة القصيرة*TAMAMLANDI* 2016 yılında yayınladığım ilk kitaplardan biridir hatıra amaçlı burada bulunuyor o zamandan beri bilerek hiç düzenlenmedi ilk amatörlüğümü göz önünde bulundurmak amaçlı düzenlenmeyecektir.