t a n r ı ç a | 7.1

2.3K 240 14
                                    

16 Ocak 2016 saat 14:00'da gelebilen herkesi Akasya AVM-Acıbadem, İstanbul'daki okur buluşmamıza bekliyorum. ❤️

YEDİNCİ BÖLÜM, KISIM BİR

Bu soğuğa rağmen Claire, uyandığında ilk olarak üstünü değiştirdi ve büyükannesine hiçbir açıklama yapmadan, yalnızca telefonunu alarak evden çıktı.

Genç kızın bu kadar ani bir anda istikrarlı bir biçimde Ethanların evine gidiyor olması, artık az önce gördüğü şeylerin gerçekliğine inanmasıydı. Gidip Leona ile her şeyi konuşacaktı. Öğrenmesi gereken ne varsa öğrenecekti çünkü çıldırmasına ramak kalmıştı. Çocukluğunda herkesin elektrik üretebildiğini sanar ve buna hiç kafa yormazdı. Fakat büyüdükçe farklı olanın kendisi olduğunu fark etti, bu yüzden yeteneğini gizledi. Ama şimdi, nedeni bilinmez yeteneğinin kaynağını bulmuştu ve en ucundan yakaladığı bu ipi bırakmaya hiç mi hiç niyeti yoktu genç kızın.

Karları aşarak üstündeki yeni giydiği cekete biraz daha sarıldı. Ethanların evinin arka bahçesine geldiğinde kapıyı kırarcasına çaldı. Bir yandan da "Benim, Claire!" deyip duruyordu.

Son anda kapı açılınca eşikte şaşkın bakışlarla Irina göründü. Letonyalı kız yine belirgin aksanıyla "Claire, hoş geldin." dedi ama içi idrak edemediği bu olayın sırrını öğrenmek gayesiyle yanıp tutuşuyordu.

"Leona nerede?" Electra'nın varisi dişlerinin arasından konuştu. Kalbi şimdi her zamankinden onlarca hatta yüzlerce kat daha hızlı atıyordu ve genç kızın yüzü kıpkırmızıydı.

"İçeri gel, yukarıda."

Claire eve hızla girdi. Üzerindeki montu çıkarmadan merdivenlerden çıkmaya başladı ve yanından geçen Erica'yı umursamadan devam etti. Arkasından ona yöneltilen şaşkınlık dolu bakışlar ve onun ne yaptığını sorgulayan fısıltıları da işitebiliyordu fakat konu bu değildi.

Kendi odasında oje süren Leona'nın odasına tam anlamıyla daldığında kızıl saçlı genç kız ona korku dolu gözlerini çevirdi. Claire ise yutkunarak içeri girdi. Damağı kurumuştu, boğazı ağrımaya başlamıştı ama bunu öğrenmek için her şeyi feda edebilirdi.

"Leona," dedi Claire yutkunarak. "Bana Electra ve Tanrıça mevzusuyla ilgili her şeyi anlat. Her şeyi."

* * *

Leona ağzı bir karış açık olanları izliyordu. Claire'in bu olayı nereden öğrendiği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Tanrıçası Paranoelia ile son görüşme günü olan geçen cumartesi, Zihin Tanrıçası ona; eksik parçalarının durumla ilgili hiçbir şey bilmediğini söylemişti. Şimdiyse karşısında her şeyi bilen bir kız duruyordu. İlk geldiği andan beri onun Electra'nın varisi olduğu düşüncesi tüm evde dolaşıyordu zaten, Claire geldiğinde herkes daha güçlü hissetmişti. Genç kızın kendisi de dahil. Ama olanları bilmesi Leona'yı hazırlıksız yakalamıştı. Claire'e tüm ev halkı beraber, bu büyülü ve doğaüstü gerçeği yumuşak bir şekilde anlatacaktı fakat şimdi genç kıza bakılırsa Claire olanları öğrenmişti. Ve küçük, tatlı Claire şimdi bir asker kadar sert ve acımasız duruyordu.

"B-ben," Sesi çatallıydı Leona'nın. Ne yapacağını bilemez halde köşeye sıkışmıştı. Fakat sonunda konuşabildi. "Neler biliyorsun?"

"Rüyama gelip bana geleceğin Elektrik Tanrıçası olduğumu söyleyen bir kadının anlattığı birkaç şey dışında hiçbir şey!" Claire aklını kaçırmaya başladığını hissediyordu. Derin birkaç nefes aldı, yapabilirdi. Zihnini koruyabilirdi.

Karşısındaki Leona yüzünü buruşturup konuştu. "Her şeyden önce zihnini biraz yatıştırmalıyım, Claire. Dakikalardır içinden çıkamadığın kaosla benim başımın etini yedin."

Claire boş bakışlarla Leona'ya bakarken kızıl saçlı kız bakışlarını Claire'inkiyle birleştirdi ve az da olsa karşısındakini dinginliğe kavuşturdu.

"Şimdi," Leona Claire'i rahatlattığında konuştu. "Anlatacak çok şeyim var. Diğerlerini çağırmalıyım."

Claire gayet sakin bir biçimde kapıyı kapattı.

"Yalnızca senden dinlemek istiyorum."

Leona çaresiz bir biçimde konuştu.

"Evren yaratılırken sonsuz güç sahibi tek bir ilah varmış, Claire. Fakat yaratıldıktan sonra bu sonsuzluk, beşe ayrılmış. Bu beş gücü, beş dişiye vermişler. İlk olarak Frostia'ya vermişler ve o da olmuş Buzların Tanrıçası. O, istediği yerde buz yaratabilir, eriyen buzulları tekrardan dondurabilirmiş. Öyle ki Ekvator'u dahi dondurabilirmiş. Etrafında su olduğu sürece onun gücü sınırsızmış.

Sonrasında Electra'ya verilmiş güç. O da, elektrik enerjisini yönetebilirmiş. Dünyanın her yerinde mutlaka doğal veya yapay bir elektrik olduğundan onun gücü de çok kudretliymiş. Hem elektrik ile insanları öldürebilir, hem kalp krizi geçiren birine şok uygulayabilir hem de gökyüzünde şimşekler çaktırabilirmiş.

Electra'dan sonra, binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insanın içinden çıkamadığı çıkmazlarda yol göstermesi için güç, Paranoelia'ya verilmiş. Paranoelia da insanların düşüncelerini yönetebilir, onlara istediğini yaptırabilir ve korku dolu anlarında onları yüreklendirebilirmiş" Leona nefes nefese durdu ve boğazını temizledi. En az Claire kadar o da heyecanın doruklarındaydı ve bunun ne kadar berbat bir his olduğunu anlatamazdı. Ama devam etmeliydi, Claire'e her şeyi açıklamalıydı.

"Ardından doğanın dengesi bozulmaya başlayınca dördüncü güç, Natura'ya bağışlanmış. O, ormanların ve doğanın Tanrıçası'ymış. Ölmeye başlayan bitkileri, hayvanları ve hatta insanları tek bir dokunuşla hayata döndürebilirmiş.

Son olarak da Ravanna, artık çiftçiler üretim yapamayıp kıtlık başladığında Yağmur'un Tanrıçası olmuş. İstediği zaman yağmur yağdırır, bulutlardan düşen suları da kontrol edebilirmiş.

Ve Tanrıçalar, yalnızca feminen kalmamak için kendilerine eş seçmişler. Bunları beş fani erkeğe kendi kanları bulunan bir tarz nektar içirip büyüleyerek gerçekleştirmişler. Frostia'nın eşi, koruyucusu, Tanrısı Frozyev olmuş. Tanrılar, Tanrıçaları korumak ile yükümlüymüş ve onların gücünün aynısından Tanrılara da bahşedilmiş. Tanrılar, Tanrıçaların bir çeşit kopyasıymış. Electra, insanken aşık olduğu adamı kaybetmemek için onu kendi Tanrısı, Koruyucu'su Lectory yapmış. Paranoelia, Tanrısı Psijaros'u, Natura Pyrth'i, Ravanna da Rovoi'u seçmiş.

Fakat bir şey varmış, her ne kadar onlar Tanrı ve Tanrıça olsalar da onlara bahşedilen gücün bir vadesi ve bedeli varmış. Her Tanrı ve Tanrıça kendine bir Varis seçmek zorundaymış ve o Varisler güçlerinin nirvanasına ulaşınca, yani kendi göz ve saçları, kendi güçlerinin sembolik rengine büründüğünde Varisler onların yerini alacakmış. Tanrı ve Tanrıça olan kişiler de güçlerini kaybedip, normal bir fani olarak tekrar büyüsüz yaşama döneceklermiş. Hafızaları silinecekmiş ve yalnızca, onlar öldüğünde kendilerini ayrı bir Öteki Alem'de bulacaklarmış."  Leona tekrardan durakladı. İşte şimdi asıl kısma geliyordu. Karşısındaki Claire'in yüzü kıpkırmızı kesilmişti, gözlerinde yaşlar da beliriyordu. Leona gözlerini Claire'e odakladı ve sonunda dudaklarından kelimeler döküldü.

"Ve sen Claire, işte sen Electra'nın varisisin. Bizlerse beş Tanrı ve Tanrıça varisi olarak hareket etmezsek güçlerimizin nirvanasına ulaşmak çok uzun süre alacak ve sadece üç veya dört yıllık bir Tanrılık, Tanrıçalık için hafızamızı kaybedeceğiz. Ama onun yerine bir Tanrıça olabilirsin." Leona ayağa kalktı ve olanları sindirmeye çalışan Claire'in elini tuttu. "Ben, Paranoelia'nın varisiyim. Sheridan benim koruyucum. Christy, Natura'nın varisi ve Jude onun koruyucusu. Erica, Frostia'nın varisi, Ethan koruyucusu. Irina, Ravanna'nın varisi, Martin onu korumakla yükümlü.

Ve sen, Claire, Electra'nın varisisin ve..."

Claire, Leona'yı tamamladı. "Drew benim koruyucum."

TanrıçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin