Bölüm 5

17 2 1
                                    

Bölüm Şarkısı : Skylar Grey - Dance Without You

--

"Ee kuzi var mı birileri?" dedi Azra göz kırparak. Ağzımdaki çilekli dondurma genzime kaçarken, deli gibi öksürmeye başladım. Resmen zor nefes alıyordum.

"Vallahi var. Hala baksana öksürüyor. Kesin bu buradan bir gevur buldu." dedi lakin unuttukları birşey vardı. Hala deli gibi öksürüyordum (!).

Anneme el kol yapsam da gülerek The Simpsons izliyordu. Son anda Azra beni fark etti ve sırtıma çok sert vurmaya başladı.

"A-Azra tamam." desemde heyecana kapılmış vuruyordu.

"Hala! Yetiş kızın ölüyor." demesiyle annem de hemen koştu.

"İ-iyiyim. Azra vurma!" diye bağırdım ve sonunda Azra kendine geldi.

"Öldün sandım Asya!" Evet, Azra çok heyecanlı bir kızdı. Çok fazla konuşkan olmasıyla beraber aşırı derecede enerjikti.

"Tamam iyiyim sakin ol." dedim gülümseyerek.

"Hala bak sırf sevgili dedim diye ölüyordu. Bu şimdi kesin buradan bir Jacop, Daniel falan yapmıştır."

"Daniel ne be?" dedim fark etmeden. Sesli düşünmüştüm.

"Hala hala bak! Daniel dedi. İtiraf etti. Ben sana demiştim!" Büyük bir heyecanla zıpladığıda bakışlarımı annem ve Azra arasında gezdirmeye başladım.

"Ne diyorsunuz siz?"

Uzun bir süredir burada yaşamama rağmen sevgilimin olmaması annem ve kuzenimde farklı etkiler yarattığından, sürekli üzerime geliyorlardı. Her seferinde onlardan sakladığımı düşündüklerini yüzüme vuruyorlardı.

"Kitap-" diye Azra lafa girdiğinde derin bir of çektim. Neyden bahsettiklerini direkt anlamıştım.

"Odanda bayağı kalın bir kitap bulduk ve ilk sayfasında Daniel yazıyordu. Bizde onun s-" Azra'nın lafını keserek açıklamaya başladım. Eğer açıklamaya başlamasıydım, susmaya pek niyeti yok gibi duruyordu.

"Arkadaşımdan ödünç aldım. Sadece bir arkadaşım." dediğimde annem kafasını salladı Azra ise sırıtmaya başladı.

"Nerden tanışıyorsunuz?" Beni sinirlendirmeye oldukça kararlıydı anlaşılan.

"Azra, sadece birisi abarttın gerçekten. Uzatma şunu!" dedim fevri bir şekilde. Herhangi bir şeyi abartmayı, bazen absürt bir şekilde abartıyordu ve bu fazla sinir bozucu olabiliyordu.

Annem tam bir şey söylemek için ağzını açmışken, kapının çalmasıyla ikisi de bana bakmaya başladı.

"Birini mi bekliyordun Asya?" Annemin bu sorusuna kafamı iki yana sallayarak cevap verdim.

Oturduğum evi arkadaşlarımdan sadece iki kişi biliyordu ve ikisinin de bu saatte haber vermeden geleceklerini sanmıyordum. Londra, tehlikeli bir şehir olduğundan, ürkek bakışlarımı annem ve Azra'yı korkutmamak için kapıya odaklayarak ayağa kalktım.

"Önemli olduğunu zannetmiyorum." dedim güvence vermek istercesine lâkin kalp atışlarımın birden bire hızlanmasına engel olamıyordum.

Oturduğum kesim biraz ıssız sayılırdı ve sırf bu yüzden bazı geceler uyumakta zorlanıyordum. Özellikle zor geçen kış şartlarında geceleri çok fazla uğultu olması benim için yeterli bir sebepti.

Derin bir nefes alarak kapının deliğinden baktığımda kimseyi göremedim. Korku ve titreme hissi bütün vücuduma yayılırken, kapının arkasında kimsenin olmadığına kendimi inandırmaya çalıştım ve yürümek için arkamı döndüm. Tam o sırada kapının yeniden çalması korkunun tam olarak bütün iliklerime işlemesine yetti ve arttı.

Annem ve Azra hemen içerideki odadaydı ve herhangi bir hareketin ikisini fazlasıyla korkutmaya yeterdi, ikisini de çok iyi tanıyordum. Özellikle Azra herşeyden korkma potansiyeline sahipti. Çocukluğumuzdan beri onun yanında korku filmi bile izlemezdim. İzlediği zaman haftalarca kendine gelemeyen tiplerden olduğundan, onunla vakit geçirmek oldukça zordu.

Kapı bir defa daha çaldığında, derin bir nefes aldım ve içimden dua ederek elimi yavaşça kapı kulpuna uzattım.

-Medyadaki şarkıyı burada yürütürseniz daha iyi olacaktır.-

Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm tip ağzımdan ufak çaplı bir çığlığın kaçmasına sebep oldu.

Saçları birbirine karışmış, üzerinde sadece ince olduğunu tahmin ettiğim beyaz tam dizde biten bir elbise olan bir kız vardı. Ayaklarının çıplak olması, kapıldığım korku selini artırırken, karşımdaki aşağı yukarı benim yaşlarımdaki kız hararetle konuşmaya başladı.

"Yardıma ihtiyacım var, lütfen bana yardım et! Peşimdeler." Yüzündeki ifade korkunun en uç noktasıyken ne yapacağımı düşünüyordum. Üzerindeki beyaz elbise kirlenmiş ve oldukça eski olduğundan bir korku filminin başrolü imajı çiziyordu.

Bir dakika bile geçmeden annem ve Azra yanımda bittiğinde üçümüzde bakışmaya başladık. O sırada Azra'nın sol elinin arkasında olması dikkatimi çekti. İçimden umarım tahmin ettiğim şey elinde değildir diye düşünürken, birden elini arkasından çıkartıp en büyük boy olan bıçağı kıza doğru uzattı.

"Kimsin?!" dedi önce bağırarak ve kızın surat ifadesi anında değişti. Annemi hemen soluma doğru çektim ve arkamda durmasını sağladım.

"Azra bırak o bıçağı! Ne yapıyorsun?" dedim Türkçe. Kızın bakışları tuhaflaşırken, yüzündeki ifade sinirliydi.

"İnsanım." dedi "Farklı bir insan... Ve siz beni anlayamazsınız!"

Göz bebeklerim korkuyla büyürken Azra günlük hayattaki aksine çok ciddi davranarak bıçağı biraz daha yukarı kaldırarak kıza doğru bir adım attı.

"Ne istiyorsun?" dedikten sonra tekrar bana dönerek Türkçe konuşmaya başladı.

"Tanımıyosun değil mi bu kızı?"

Kızın Türkçe "Benim bir adım var." demesiyle ayaklarım yere çivilenirken, Azra'nın da suratını bir an korku dolu bir ifade kapladı. Şimdi o da korkuyordu.

"Sana ne istiyorsun dedim!" Azra'nın hemen ciddi modundan taviz vermemesi avantaj olurken, annemin telefonla birilerini aradığını fark ettim ve önünü iyice kapattım. Zaten kız Azra'ya kendini o kadar kaptırmıştı ki, ne annemle ne de benimle ilgileniyordu.

İkisinin de iyi bir seviyede İngilizce bilmesinin dezavantajı bugün gün yüzüne çıkmıştı.

"Çok üşüdüm, beni içeri alın." dedi kız kızgın tavrından, yavru köpek yavrusu moduna geçerek.

Annemin konuşmaya başladığını fark etmemle sesinin duyulmaması için konuşmaya dahil oldum.

"Azra o bıçağı indir. Sen de tam olarak ne olduğunu söyle!" Sesim korkudan titrerken kızın darmadağın olan simsiyah saçları rüzgârın ters esmesinden dolayı bütün yüzünü kapladı ve o an annem telefonu kapattı. Anlaşılan polise haber vermeyi başarmıştı.

"Peşimdeler, geliyorlar!" diyerek arkasını döndü ve kimsenin olmadığı yolu gösterdi.

"Kimler geliyor?" dedim o anın verdiği korkuyla. Kızın böyle konuşması ve mimikleri bacaklarımın titremesine sebep oldu.

"Gelecekler! Geldiklerinde göreceksin, beni alacaklar. Götürecekler!" Ellerini kollarına sürtmesi gerçekten üşüdüğünün kanıtıyken, gözüm çıplak toz toprak içerisindeki ayaklarına kaydı. Bu ayaklar uzun bir süre koştuğunun kanıtıydı.

"Kimlerden kaçıyorsun?" dedim Azra hala bıçağı kıza doğru tutarken. Tam o sırada polis sirenleri bize doğru yaklaşmaya başladı. İki polis arabası ve onların arkasında bir tane ambulans vardı.

Gözlerim ikisine kayarken, kız Azra'ya doğru atılarak elindeki bıçağı hızla kaptı ve hiç beklemediğim bir hamle yaparak oldukça büyük bıçağı boğazına doğru tutarak arkasını döndü ve evin aşağı doğru uzanan merdivenlerinin önüne yürüdü.

Azra olduğu yerde gözünü kırpmadan kalakalmışken, annem bana sarılıyordu.

O an ambulansdan bir doktor, polis arabasından polisler ve görmeyi hiç beklemediğim o indi...

"Emily! Yapma!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İngiltere YağmurlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin