0.2

599 65 33
                                    

Doktorun kendi telefonum varken onun telefonunu kullanmama şaşırdığını biliyordum. İçimdeki organların sorunlarını biliyor olabilirdi ama asıl sorunun ne olduğunu bilemiyordu. Sorun kendi telefonum olmayışıydı. Ama bunu doktora söylersem beni göndereceği ilk yer akıl hastahanesi olurdu. Riske girmedim ve doktorun tuhaf bakışlarına aldırmadan telefonunu alıp internetten annemin ismini girerek numarasına bakacaktım. Annemin ünlü bir parfüm şirketi vardı, babamsa daha çok ticaret ile uğraşıyordu. Bu yüzden şirketten numarasını öğrenebilirdim. Şirketin sayfasına girip annemin numarasını aradım. Park Yeon mi yazıyordu. Bir dakika...benim annemin ismi Park Yeon mi değildi ki? Kadının ismine tıklayarak bilgilerine girdim. 

"Şirketin asıl sahibi Mrs.Park vefat ettikten sonra yerine kızını geçirdi. Şirketi annesinden daha iyi yönettiği açık bir gerçek. Başka çocuğu bulunmayan ve eşiyle aynı kazada vefat eden Mrs. Park tek çocuğu erkek olmadığı için çok şanslı sanırım."

Başka çocuk yok mu? Benim soyadım Park'tı tamam, buraya kadar sorun yoktu. Annem ölmüş müydü? Hem de benim kaza geçirdiğim gün babamla birlikte ölmüş ve ben dünyadan silinmiştim öyle mi? Pekala, bu çok saçmaydı. Bir  de bilmediğim kız kardeşim vardı...Bu insanların benimle alakası olmadığı çok açıktı. Ama her şeyin bu kadar çabuk değişmesi...Sayfadan çıkış yaparak doktora döndüm.

"Biz hangi şehirdeyiz?"

"Seul." dedi. 

"Peki şehrin merkezine ne kadar uzaktayız?" Çünkü biz orada yaşıyorduk. Öyle olmalıydı.

"2-3 saat. Peki siz iyi misiniz?" Az kalsın kafamı iki yana sallayacaktım. İsmini bilediğim ama hayatımı kurtaran doktora kafamın karışıklığından bahsedecektim.  Son anda kendimi durdurdum. Düşünmem gereken şu an hastahaneden nasıl çıkacağımdı. Beni alabilecek kimsem yoktu. En son çare olraak telefonumdaki kızı bile aramayı düşündüm. Doktor benim konuşmayacağımı anlayarak odadan çıktı. Bende telefonuma uzandım. O sırada nasıl hızlı hareket ettiğini anlayamadığım doktor tekrar girdi odaya.

"Hazırlanın, arkadaşınız sizi almaya gelmiş." Kim? Arkadaşım mı? Şu halimle hiç arkadaşım olmadığına göre belki bazı şeyler eskiye dönüyordur diye düşündüm. Telefonumu koltukta duran sırt çantama koydum ve kaza anında giymediğime emin olduğum bir hırkayı giydim. Bir çok şey benim değildi, bu da olmasa bir şey olmazdı. 

Dışarıda tanıdık birini görmeyi bekliyordum ama buna olan inancım sıfırdı. Eskiye dönecek bir şey varsa o da ailemin ölmemiş olmasıydı. Ama karşımda V'yi görmeyi hiç beklemiyordum. Ona büyümüş gözlerle bakarken o kafasını bana çevirir çevirmez yanıma geldi. Kolunu omzuma atıp gülümsedi.

"Kaza yaptığını duydum...yanında olamadığım için üzgünüm. Ama bilirsin..." derken sanki sözcükleri sallayarak konuşuyormuş gibi hissettim. Pot kırmamak istermiş gibi bana baktı. "Okul vardı..v buraya uzaktı.." Cümlesinin sonunda bir soru işareti varmış gibiydi. Cevap vermedim. Sırt çantamı elimden aldı ve çıkışa doğru yürüdü.

"Ben bunu taşırım, yaraların vardır." dedi. Doktor "İyi bir arkadaşın varmış." dediğinde ona tuhaf tuhaf bakıp V'nin peşinden gittim. Kimse V için iyi dememişti şu ana kadar. İyiydi, kendime yakın hissettiğim sayılı kişilerdendi ama dışarıda öyle olmamıştı hiç bir zaman. O gizli dostlardandı. Bize bir şey olsa en çok o ağlardı ama bunu dışarıda yapmazdı. Şaşırmamak gerek, diye düşündüm. En azından V burada.

Dışarı çıktığımda V'nin sırt çantamı arabaya koyduğunu fark ettim. Araba? Ve V? Pekala. Sakın şaşırma. 

V sırt çantamı koyduktan sonra şoför koltuğuna oturdu ve beni bekledi. Ben de arabay bindikten sonra gaza basarak hastahanenin bahçesinden çıktı. Ben onu ve değişen ayrıntıları düşünürken  o kafasını kısa bir süeliğine bana çevirip geri yola baktı.

"Tanışmamıştık. Ben Taehyung. Kim Taehyung." Onun dediği şey üzerine kafamı ona çevirdim. İsmi  de farklıydı demek. Ama en azında soyadı aynıydı. Bu da bir şeydi değil mi? Bir dakika...Tanışmamıştık mı demişti o? Hani benim arkadaşımdı? 

Kafamı sallayarak "Jimin." diye cevap verdim. "Park Jimin."

"Kim olduğumu merak ediyorsundur eminim. Ve neden arkadaşın gibi davrandığımı da." Kafamı sallamakla uğraşmadım. Ne olduğunu biliyordu zaten. Direksiyonu sağa çevirerek sağ yola girdi.

"Yanlış numara...hatırladın mı?" Açıklama yapmasını beklercesine sustum. "Bir kaç saat önce aradığın işte. İsmini söylemiştin falan filan." Hatırlamıştım hatırlamasına da... niye gelmişti? Tanımadığı birine yardım ediyordu şu an. 

"Neden yardım ettiğime gelirsek...Telefonuma yeni yüklediğim uygulamayı deniyordum aslında. Aradığım numaraların yerlerini gösteriyor ve oldukça da kullanışlı. Baksana, sana yardım etmiş oldum. Neyse, işte oradan insanların nerede olduğuna bakarken senin aradığın telefonun hastahaneden geldiğini gördüm. Aslında geçerli bir sebebi yokmuş, şöyle bir bakınca. Sadece yardıma ihtiyacın olabileceğini düşündüm ve geldim." 

Uzun konuşmasının ardından bir sonuç çıkarmaya çalıştım ama olmadı. "Teşekkür ederim o zaman... beni-" derken sustum. Nereye bırakabilirdi ki?

"Evsiz falan mısın?"

"Ne?" Evsiz mi demişti o?

"Diyorum ki gidebilecek bir yerin de mi yok? Seni alacak kimse yok onu anladım da..."

"Buralarda Bangtan Lisesi var mı hiç?"

"Şu Seul'un merkezindeki büyük okul mu? Ne sandın sen bu şehri, buralarda öyle pahalı okullar yok."

"O zaman gidecek hiç bir yerim yok."

"Niye? Normalde okulda mı yatıyorsun? Aslında şu haline bakarsak öyle pahalı bir okulun köşesinde yatacak tip var sende."

"Alınmalı mıyım?" Bu çocuk niye böyle sinir bozucu konuşuyordu. Omuz silkti.

"Keyfin bilir. Ee nereye gidiyoruz?"

Nereye gidebilirdim ki? Telefonumu çıkardım. Şu kıza soracaktım. Numarasını ararken Taehyung arada bir bana bakıyor arada bir de kafasını çeviriyordu.

"Efendim?" Ona nerede yaşadığımı sormayı düşünmüştüm. Ama sesini duyduğum anda o ana kadar bir çok kez hissettiğim bir şey hissettim. Onun yanındayken bu oluyordu. Onun sesini duyduğumda bu oluyordu.

 Bir kez daha aşık oluyordum. 

-

Sizce neler oluyor?

Yeni bölümde görüşürüz!! Medya: Jimin. 


Another Life|| BTS ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin