Sessizliği yırtan bir çığlık yükseldi dudaklarının arasından.
Bütün orman halkı kaçışırken önündeki manzaraya inanmak istemezcesine gözlerini kırpıştırdı. Bu mümkün değildi.
Hem nasıl mümkün olurdu ki? Daha sabah gördüğü yıllardır dostu bildiği çocukluk arkadaşı, kanlar içerisinde gökyüzünde parlayan Yıldızların altında uyuyan bir melek gibi yatıyordu.
Yüzünü ve bedenini kaplayan kanlar olmasa uyuduğuna gerçekten inanabilirdi belki.
Beyni görüntüyü yavaşça algılarken elleri titremeye kalbi göğsünü yumruklarcasına dövmeye başladı.Koşup yardıma birilerini çağırmalıydı. Ama Tepkilerine engel olamıyor vücuduna söz geçiremiyordu.
Vücuduna kalın zincirler asılmışçasına hareket edemiyor nefes almakta bile zorlanıyordu. Gözlerinden birbiri ardına berrak tuzlu taneler dökülürken bunun başına nasıl geldiğini düşündü. Daha bir kaç saat önce gece için planlar yapıyorlardı.
Lanet olsun! Birşeyler yapmalıydı. Böyle duramazdı.
Titrek adımlarla sonsuz uykudaki meleğe yaklaştı. Dizlerinin üzerine çöküp yerdeki buzdan heykele dönen elleri tuttu. Bileğinden nabız almaya çalışırken en ufak bir yaşam belirtisini çaresizce bekledi. Bekledi... Hayır! Hayır! Arkadaşı bu kadar soğuk değildi olmamalıydı.
Ardından tekrar yürekleri yakan bir çığlık yükseldi genç kızın dudaklarının arasından
" Vanessaaaa! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADARA
FantasyNam-ı Diğer Kızıl Katana... Yemin etmişti. Tüm karanlığa aydınlık olacağına yemin etmişti. Ve aydınlığa sığınan tüm karanlıkları yok edeceğine yemin etmişti. Bütün Xalloch ırkını kana bulayacağına yemin etmişti. Peki yeminini tutmasını zorlaştıra...