-15-

57.8K 2.5K 120
                                    

"Abi ne demek bu? Neden sürekli başa sarıyoruz?"

"Sana zaman ver dedim değil mi? Pat diye söyle her şeyi demedim."

Arslan karşısındaki adama alaycı bir ifadeyle bakarak, "Zaman mı?" dedi. "Ne zamanı abi? Zaman dediğin altı ay olur bir yıl olur. Üç yıl oldu be! Üç koca yıl!"

Levent Bey oğlunu sakinleştirmek üzere araya girmeye çalıştıysa da Arslan dinlememişti.

"Sen bilirsin Arslan. Dinleme beni. Devam et böyle. Karını bir daha şoka sok, bütün geçmişini silsin. Bunun olmasını mı istiyorsun? Sana diyorum ki tümör dekleratif (epizodik) bellek bölgesine baskı yaptığı için bunlar oluyor. Defne'nin suçu değil. Zorlama bu kadar."

Arslan sinirle elini saçlarının arasından geçirirken derin bir nefes alıp hızla geri bıraktı. "Ne kadar sürecek bu böyle?"

"Söylediklerini hatırlaması fazla uzun sürmeyecektir. Belki birkaç saat belki de bir gece... Ama önemli olan kendisinin hatırlaması."

"Tamam. Ona da tamam. Söylediklerimi hatırlayana kadar hiçbir şey anlatmayacağım."

Ortamın sakinleşmiş olması herkesin rahat bir nefes almasına sebep olurken Defne yattığı yerde yavaşça hareket etti.

"Sanırım kendine geliyor."

Genç kız gözlerini aralamak istese de yansıyan ışık ve kulağında uğuldayan seslerden dolayı bir türlü kendini toparlayamamıştı.

Kulağında yankı bulan seslerden biri netleştiğinde ağır ağır açtı gözlerini.

"Defne? İyi misin?"

Birkaç kez gözlerini kapatıp açtığında sonunda görüntü netleşmişti. Kendisiyle konuşan Semih Bey'di.

Doktor sorusunu tekrar ettiğinde Defne bu kez, "Evet." diyebildi çatallaşmış sesiyle ve ardından ekledi. "Ne oldu bana?"

Arslan bir umut da olsa bu soruyu duymamayı dilemişti ancak anlaşılan kaderin onunla kedinin fareyle oynadığı gibi oynayası vardı.

"Bayıldın. En son ne hatırlıyorsun?"

Defne bir süre zihnini zorlasa da son hatırladığı şey yemek yemek için odadan çıkmasıydı. Bundan sonrası da vardı, buna emindi. Ancak sesler tamamen birer uğultudan ibaretti. Hafızasına dolmaya çalışan görüntülerse fazla bulanıktı.

"Şey ben... Yani zihnim çok bulanık. Bayılmadan hemen öncesini değil ancak bir süre öncesini hatırlıyorum."

"Tamam kızım. Zorlama kendini."

Semih Bey, Defne'nin yanından ayrılıp Arslan'a dışarı gelmesini işaret ederek odayı terk etti.

"Söylediklerimi unutma. Sakın Defne'yi zorlama."

"Kısa sürer değil mi?"

Doktor yaşının verdiği mesleki tecrübeyle gülümseyip elini Arslan'ın omzuna yerleştirdi teselli etmek istercesine.

"Uzun sürmeyecek ama ameliyatla ilgili Defne'yle konuşmalısın. Fazla zaman kalmadı."

Genç adam başını olumlu yönde sallarken Semih Bey evine dönmek üzere yola koyuldu.

Arslan bir süre kapının önünde durup soğuk havanın yüzüne çarpmasına izin verdi. Sakin olmalıydı. Doktor haklıydı. Defne'nin üzerine gitmemesi gerekiyordu ancak artık canına tak etmişti. İçini rahatlatmak istercesine soğuk havadan bir parçayı ciğerlerine hapsetti.

"Arslan?"

Sude'nin sesi boş avluda yankı bulurken Arslan usulca arkasını döndü.

"Efendim abla?"

Senden Başka Yok || Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin