Gamze ile Melih nereden tanışıyorlar diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Acaba sevgililer miydi ama öyle bir şey olsa Melih bana kesin söylerdi diyerek teselli ettim kendimi. Sonuçta birbirimizin en yakın arkadaşlarıydık. "Merhaba Tarık" dedi Melih her zamankinden farklı olarak zorla gülümser gibiydi telefonda sesi kötü geliyordu zaten. Gamze'yi umursamamaya çalışarak doğruca Melih'e odaklandım ve "Hayırdır birader o kadar kötü müyüz zorla gülüyorsun" dedim yapmacık bir sitemle gülerek. "Olur mu öyle şey kardeş" dedi bu sefer içten gelen bir gülümseme ile. Melih demişken size ondan bahsetmiş miydim. Uzun boylu, kaslı vücutlu, sakallı, keskin yüz hatları vardı ama sakaldan dolayı bu pek fala beli olmuyordu. Düzgün ama biraz büyük bir burunu vardı. Hafif esmer bir teni vardı kalın kaşlı sert bakışlıydı. Ne çirkindi ne de çok yakışıklıydı. Çok güzel muhabbeti vardı ama. "Bak sana kimi getirdim" dedi gülerek. Nefesimi tuttum ve bizi tanıştırmasını bekledim. "Gamze Tarık Tarık Gamze" dedi ve bizi tanıştırdı. Sonra konuşmasına devam etti "Kendisi kız kardeşim olur Tarık sana bahsettiğim var ya ani şehir dışında yaşayan özgür ruhlu manyak işte bu o Ankara'ya taşındı artık ve bana bunu bu gün söylüyor evini bile tutmuş" dedi gülerek ama gülümsemesi Gamze'nin attığı dirsek darbesi ile son buldu. Bu kelimeleri duyana kadar bir ömür geçmişti sanki. "Biz Tarık Beyle zaten tanıştık" dedi ve gülerek elini uzattı. Uzattığı elini sıktım sanki elinden sıcak bir şeyler bana geçiyordu. İlk defa böyle bir şey hissediyordum. "Nasılsınız" dedim sesim o kadar mutlu çıkmıştı ki. "İyiyim siz de bayağı iyi görünüyorsunuz" dedi mutluluğumu kastetmişti.
Ellerimizin hala birbirinde olduğunu aynı anda fark ettik ve istem dışı olarak aynı anda çektik. Bir an yere baktı sonra "Nedir mutluluğunuzun sebebi ?" diye sordu ardından hemen ekledi "Kusura bakmayın patavatsızlık işte" dedi. Bu hali çok hoşuma gitmişti. Onun o utangaç ve patavatsız hali çok tatlıydı. Ona Melih ile kardeş olmana sevindim diyemezdim onun için aklıma gelen ilk şeyi söyledim "Ne demek ya önemli değil. Motorum kış bakımında idi de işleri bitmiş yarın gelecek motorum" dedim gülümseyerek mutlu sesimden hiç bir şey eksiltmeden hatta biraz dahasını ortaya koyarak mutluluğumu göstermeye çabaladım. O arada Melih'i unutmuştuk ona baktığımda kıs kıs gülerek bize bakıyordu. Kızar gibi "Sen neye gülüyorsun oradan" dedim gülerek. Kafasını sağa sola sallayarak "Sevgili gibisiniz tıpkı" dedi haha eski Melih gelmişti her şeyle dalga geçiyordu. "Ahaha" diye abartılı bir şekilde güldüm. Gamze ilk başta biraz alınmıştı sanki ama o da gülmeye başladı. "Peki siz nereden tanıştınız ?" diye sordu Melih alaycı ses tonuyla. "Bu gün bir kitap arıyordum ama onun öncesinde metroda üzerine çıktım Tarık Bey'in" dedi gülerek. Aklına gelmişti galiba fazla gülmüştü çünkü. "Neey üzerine mi çıktın ?" dedi Melih şaşkınlıkla. O da kahkahayı patlatmıştı. Bunlara dayanamayarak bende gülmeye başladım. "Ee hep burada mı duracağız dostum" dedi Melih. "Yok be muhabbete daldık hadi çıkalım" dedim elimle kapıyı göstererek. Kapıdan çıktıklarında bende sigortaları indirerek elektiriği kestim ve dükkandan çıktım. Kapıyı kilitleyerek yanlarına gittim. Yürürken elime aldığım montu giydim ve fermuarı çektim.
"Ahh bir sigara yakalım" dedim sigara paketimi çıkararak Melih ve Gamze'ye uzattım. İkisi de birer dal aldılar. Melih kendi çakmağıyla sigarasını yakarken bende Gamze'ye ateş tuttum. Gamze başını teşekkür eder bir şekilde eğdi aynı şekilde karşılık verdim. Birlikte kalabalık sokakta sessizce yürümeye başladık. Çok gürültü olduğundan pek fazla muhabbet edemiyorduk. Kendimizi akışa kaptırmış bir şekilde Sakarya Caddesinde ki Rıfkı Abi'nin meyhanesine kadar geldik. İçeri girdik. Etrafta kadınlı erkekli gruplar doldurmuştu. "Dolu galiba" dedim oflayarak. "Sakin ol Tarık masamızı ayırttım" dedi en arkada duvar kenarındaki masayı göstererek. Ardından bir dizinin repliğini taklit ederek "Karışma bende" dedi elini göğsüne vurup başını eğdi.
Masaya oturduğumuzda Rıfkı Abi gülerek yanımıza geldi ve "Hoş geldiniz beyler sende hoş geldin kızım" dedi. Hep bir ağızdan "Hoş bulduk" dedik. Rıfkı Abinin mekanı neredeyse 20 yıldır açıktı. O zamanlar usta olarak işe başlamış ve para biriktirerek çalıştığı dükkanı satın almış. Siyah ve gür saçlı, kalın kaşlı, mavi gözlü ve Adanalı adamlara özgü sert bakışları vardı. Adanalı ağzı yoktu ama Ankara'da doğmuş büyümüştü. Rıfkı Abi'nin hakkında bu kadar çok şey bilmemizin sebebi yıllar önce ilk defa Melih ile gelmiştik yıl başıydı o zamanlar. İkimizde aynı hafta sevgilimizden ayrılmıştık. Sözde çok seviyorduk efkar dağıtacaktık yılbaşında. Bu anları düşününce istemsizce güldüm. Rıfkı Abi yanımızdan gitmişti onun yerine garson gelmişti. "Hayırdır neye güldün" dedi Melih bilmiş bilmiş bakarak. Garson tam menüleri uzatırken Melih "Gerek yok bize bir büyük birer porsiyon adana acılı ezme falan mezeleri sen hallet" diyerek garsonu geldiği gibi yolladı. "İlk defa meyhaneye geldiğimiz gün aklıma geldi kardeşim" dedim "Ondan güldüm" diye ekledim gülerek. "Ahaha harbi mi nereden aklına geldi" dedi gülerek.
Eski süsü verilmiş ahşap masaya dirseklerini koyarak öne doğru eğildi ve ikimizi de görüş açısına alarak ortaya "Ne oldu ki ilk meyhaneye gittiğiniz zaman ?" diye sordu Gamze gülerek meraklı bir sesle. Melih anlatmaya başladı "Bizim bu Tarık Eda isimli bir kıza aşık oldu bunlar bir iki ay kadar çıktılar sonra Eda bana en yakın arkadaşını ayarladı. Nereye gidersek beraber gidiyorduk yemeğe çay bahçesine falan. Bunlar bir ara bir erkek yüzünden kavga ettiler daha doğrusu kız Tarık'ı aldattı. Zaten o zamanlar Tarık da kızdan soğumaya başlamıştı yavaştan. En sonunda bu olay patlak verince bizde kızlara siktir çektik ben zaten kızla sırf Tarık yalnız kalmasın diye çıkıyordum. O zaman da tam yılbaşından bir önceki gün geldik buraya o zamanlar Rıfkı abi burada müdürdü. Biz buraya yarın için boş kalan son masayı ayırttık. O zamanlar Tarık'ın babası vefat etmişti miras kalmıştı Tarık'a. Para yönünden hiçbir sıkıntı yoktu. Tabi ki bu iyi bir şey değildi Tahsin amca yaşasaydı keşke" diyerek elime dostça vurdu. O sırada Gamze'nin gözleri hafiften dolmuştu. "Neyse geldik burada içmeye başladık Rıfkı usta gecenin sonunda yanımıza gelerek yanımıza oturdu "Gençler derdiniz ne ?" diye sordu Tarık öyle efkarlı ve yaralı bir sesle "Hayat be abi" dedi. O zaman içilir. "Hayatta çoğu kişi rakıyı sevdiğini unutmak için içer ama bu unutturmaz aksine daha çok odaklandırır herkes sarhoş olunca uyuşuyorum sanar ama ağzından sadece sevdiğinin ismi çıkar ve yumruguyla masaya vurur. Rakı keyif için içilir adabı budur rakının" dedi. " dedi Melih.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüf Aşkım
RomanceHiç hesapta yokken karşısına çıkan bir çift gözün peşinde koşan bir yazarın hikayesi belki o gözlerin sahibi onun son kitabını yazmasına yardımcı olur... ~Aşk~