Ne Olur Gel Benimle!

1.8K 86 36
                                    

'Masada dosyalar var gördün mü?'

Çantamı önümdeki koltuğa fırlatıp masaya yöneldim.

'Çok karışık Berna burası,görmemek ne mümkün!'

Önümdeki dosya kalabalığın bakılırsa işim zordu sandalyeyi çekip oturdum başına.

'Kırmızı kapaklı bir dosya,karıştır dikkatini çeker şimdi.'

Telefonu kulağıma sıkıştırıp dosyaları elimle dağıttım.
Parlak kırmızı dosya gözüme çarpmıştı direk.

'Buldum tamamdır! Çıkıyorum şimdi bir saate yanındayım'

' Defne ben kapatıyorum şimdi. Acele etmene gerek yok bu arada. Akşama kadar vakti var.Teşekkürümü sen gelince ederim. Öptüm!'

'Görüşürüz.'

Stresli bir yarım saatten sonra,dosyayı bulmanın rahatlığıyla yaslandım sandalyeye.
Berna telaşlı telaşlı arayınca akşama kadar evin altını üstüne getireceğim diye düşünmüştüm. Onun dağıttığını aramak bir de bulmak imkansızdı neredeyse.
Vakit bol deyip aheste aheste kalktım sandalyeden.
Dosyayı çantama koyup evin içler acısı haline baktım.
Sehpanın üstündeki tabak çanağı toplarken filmlerin arasında dikkatimi bir cd çekti.
"Berna Ömer 2013" yazıyordu üstünde.
İzleyip izlememek arasında kaldım. En sonunda içimdeki şeytan galip geldi. Merakıma yenilip açtım televizyonu.
Görmeyi bekledigim ve büyük ihtimalle canımı yakacak görüntülere tek bir tuş kala durdum.
Yinede bastım o tuşa.
Sonra;

Berna ve Ömer.

Berna ve Ömer.

Tekrar ve tekrar; Berna ve Ömer.

İkisininde gözlerinin içinin güldüğü onlarca fotoğraf.
Onlarca hatıra.
Fotoğraflardan sonra gürültülü ve görüntünün sürekli kaydığı bir video açıldı.
Birkaç saniye sonra kamera Berna ve Ömer de sabitlendi.
Geçenlerde topladığımız, Ömerle dans ettiğimiz bardaydılar.
Ortam coşkuluydu. Ömer bir kolunu masaya dayamış diğeriyle Berna'nın belini kavramıştı.
Berna tüm serseriliğiyle dans ederken ikiside birden kameraya bakmaya başladılar.

'Sen bu adamı evliliğe nasıl ikna ettin be Berna!' Diye bağırdı Volkan'ın sesi olduğunu tahmin ettiğim bir ses.

'Aşk oğlum bu! Adam bana aşık!'

'Vay vay. Kumru mu oldunuz lan siz!'

Videoyu Berna ve Ömer tekrar gözgöze geldiğinde durdurdum.
Ömer'i Bernayla ayrılmadan birkaç ay önce tanımıştım. Berna tanıştırmıştı bizi. Restauranta girdiği an,gözlerinin bizi aradığı an hala aklımdaydı. Oturduğumuz masaya doğru yürürken gülüyordu;tıpkı bu videoda güldüğü gibi.
Sonra, bir daha böyle gülerken görmedim onu. Gerçekten,yürekten güldüğünü görmedim.
Çünkü bütün mutluluğu burada şu ekrandaki anlarda kalmıştı.
Yaşadığı o büyük aşkta, Berna ile geçirdiği koskoca üç yılda kalmıştı Ömer.
Hiçbir hakkım olmayarak,dahası bütün güçsüzlüğümle bende onunla kalıp savaşmaya kalkmıştım.
Hükmen mağlup bir savaşçıdan ibarettim ben.
Bir saat.. İki saat..
Televizyondaki o resme karşı,sessiz sessiz oturdum.
Telefonum cebimde titreyince dalgınlığım gitmişti.
Telefonu cebimden çıkarıp mesajı okurken bir yandanda toparlanıyordum. Mesaj Sinandandı.

'Arayamadım özür dilerim.
Konuşmak istiyorum seninle.
Bu akşam. Olur mu?'

Telefonu çantama atıp,her şeyi yerli yerinde bıraktığıma emin olmak için son kez salonu kontrol edip çıktım evden.
...........
'Çok sustum değil mi?' Dedi gülümseyerek. Sinanla yarım saat aynı yerde bulunup,hiç konuşmamak garip gözüküyordu cidden. Ama ikimizde gergin olduğumuz için garipsemiyorduk.
Arada boğaz manzarasından gözlerini ayırıp bana bakıyordu.
Benim ona bakmayıșım cesaretini kırar gibi bana yaklaşıyor,sonra yine uzaklaşıyordu. En sonunda kıpırdanmayı bırakıp arabaya yaslandı ve gözlerini denizden ayırmadan konuşmaya başladı.

Yanıyor ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin