ÖLÜMDEN KAÇIŞ

35 4 0
                                    

Servis katına çıkmışlardı, Başhekim ve Cerrah arkadaşları, Başbakana yeni servis [hasta yatış] odalarını tanıtmaya başladılar. Yakın korumalarda peşlerinde onlara eşlik ediyordu...

Bu katın bitimi ile o günün mesaisi de sona erecekti, odaları gezmeye başladılar. Birer birer odalara girip gerekli bilgileri veriyorlar ve diğerine geçiyorlardı...

Servis katında da verdikleri raporlar sona erdiğinde merdivenlere doğru yürümeye başladılar, ta ki diğer merdivenlerden gelen iniltili korkutucu sesleri duyana dek. Hepsi bir anda durup kalmıştı, Başhekimin yüzünden korkuyu rahatça okumak mümkündü, Başbakan, korumaları ve yeni yerleşen cerrahların geçmiş olayların gidişatından apaçık haberleri olmadığı için, anlamsızca bakışlar içerisinde neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

Başbakan: Faruk bey o neydi öyle?

Başhekim: Sayın Başkanım, ben ben de..

cümlesini bitiremeden geçen karantinada hem ölümlere hem kurtuluşa neden olan sığınağın çıkış merdiveninde Mutasyon geçirmiş iki yaratık, dehşet saçan, boş ancak kanlı gözleri ile görünmüştü.

Korumalar: Efendim, efendim acele edin buradan!!

Başbakan: Çocuklar neler oluyor? derken hep birlikte koşar adımlarla ilerlemeye başladılar.

Bu kez yaratıklarda ilkinden daha korkunç, daha aç, daha güçlü ve en kötüsü de daha hızlıydılar.

Merdivenlere ulaşana dek yakalanacaklarını hissettikleri an, son kapıdan bir dönüş yaparak merdivenlere yakın girişi olan bir hasta yatış odasına daldılar. Herkes kan ter içerisindeydi, kapıyı bir hışımla kapadılar.

Birbirlerine bakarken apaçık gözleriyle birbirlerini de sorguluyorlardı. Korumalar endişeli hallerini belli etmemeye çalışırken bir yandan da kapıyı güvenli tutmaya çalışıyordu.

Ancak kapının zorlanmaya başlaması pekte uzun sürmedi. Normalde ölü bir bedenin, bir zombinin et yemek dışında başka birşeyi düşünme yetisi olmadığı düşünülürse, bu yaratıklar zombiden öte bir hal almıştı. Kapıyı zorluyor oluşları düşünebildiklerini gösteriyordu. Kapıda çatlaklar oluşmaya başlamıştı bile, o güce daha fazla dayanması imkansızdı. Napacaklarını düşünürlerken, cebinden Telsizini çıkaran Başhekim;

- Acil durum söz konusu, indirin... Çelik kapıları indirin, çok acil...

Demesiyle birlikte ilk saldırıdan sonra kurulan özel güvenlik sistemi devreye girdi ve pencerelerin dışından çelik paneller inmeye ve camları tamamen kapamaya başladı.

Başbakan: Faruk bey neydi bu, neler oluyor böyle, Faruk beyyyyyy!

Başhekim: Başkanım anla anlamıyorum be ben, tamamen temizdi. Heryer herşey incelenmişti, bu bu nedir bilmiyorum bana inanın, ancak aynı olay tekrar gerçekleşiyor.

Başbakan: Demek istediğin salgın kendini tekrar mı ediyor?

Başhekim: Başkanım bilmiyorum, bilemiyorum, dışarıda gördüğümüz o yaratıklar ilk saldırıda yaşanandan da öte. Bir değişim belki bir mutasyon, ancak nerden varolduklarını be ben hala bilemiyorum.

Başbakan: Peki ya bu konuşma da neyin nesi? Telsiz ile nereye bilgi verdiniz, bu pencereleri kapayan da nedir?

Başbakanın endişeli ama meraklı gözlerinin içine bakarak bir açıklama yapma hissi duyan Başhekim Faruk sözlerine şöyle devam etti.

Başhekim: Efendim ilk karantinadan sonra, tüm ihtimaller değerlendirildi ve Sağlık Bakanı onayı ile güvenliğin geliştirilmesi emredildi, yeniden bir salgın durumunda hastaneyi karantina altına almak amaçlı yapılmış bir sistem bu, tüm kapı ve pencerelerin korunmalı olarak kapanması anlamına geliyor.

Başbakan: Karantina mı? Çocuklar nasıl olur burda hapsolup kaldık öyle mi?

Başhekim: Efendim böyle bir durumda virüsün havaya bulaşması ve açığa çıkması tüm Dünyaya yayılma tehlikesi oluşturacağı için, yapılabilecek en doğru şeydi yaptığımız.

Başbakan: Faruk !! Peki anlamadığım şeyler var bana bunu anlat, burda kaldığımız gibi buradan kurtulmanında bir yolu olmalı, neler olacak?

Başhekim: Efendim Acil Servis bölümünden sığınağa geçiş için tasarlanmış bir güvenlik kapısı var. Bir diğeride az önce bu yaratıkların çıktığı merdivenin sonunda yer alıyor. Burayı kullanamayacağımız için, acil servise ulaşmamız gerekiyor, Sistemin işleme şekli böyle, oradan sığınağa ulaşacağız, sığınağın diğer çıkış kapısının dışına yerleştirilmiş bir güvenlik kabini mevcut, oraya ulaşabilirsek eğer hastanede çalışıyor olan tüm personel seslerini tanıyan bir sistem tasarlandı, oradan verilecek bilgi sayesinde, dışarıdan inceleme yapılacak ve uygun görüldüğü takdirde, sağlıklı kalan tüm insanlar karantina dışına alınacak.

Bu konuşma böyle sürüp giderken kapıda yaşanan zorlama son aşamaya gelmiş ve güvenlik tamamen yokolmuştu, kapı bir anda yerlebir oldu. İçeriye giren iki yaratıkta insan ırkını yoketmek istercesine, saldırmaya hazırdı.

Korumalar silahlarını çıkarmış, doğrultmuş ve ateş etmeye başlamıştı. Kısacık bir anda adeta bir savaşa dönüşen kurtuluş mücadelesinde, silahların yaratıklar üzerinde hiçbir etkisi olmuyordu.

Çünkü korumalar yaratıkları başlarından vurmaları gerektiğini bilmiyordu. Bu hengamede iki koruma kendilerini yaratıkların dişleri arasında buldu, etrafa sıçrayan kanlar tüm coşkusuyla içeridekilerin üzerine bulaşmıştı. Çığlıklar fayda etmiyordu, kurtulmaları da imkansızdı. Bu karışıklıktan faydalanan Başhekim Başbakan Cerrahlar ve geriye kalan 3 koruma odadan bir hışımla dışarı fırladı ve merdivenlere koştular.

Merdivenlerden hızlı adımlarla inmeye başladılar ki arkada kalan bir cerrahın da çığlıkları kulakları sağır edecek gibiydi, onuda yakalamışlardı...

Korumalar: Yapabileceğimiz birşey yok, devam edin devam edin.

Başhekim: Buradan hadi acele edin çabuk olun..!

2 Cerrah 3 koruma Başhekim ve Başbakan koşarak koridora indiler ve acil servis bölümüne ulaştılar.

Ekip korku içerisinde koridora bakıyordu, acilin girişide servis ekibi tarafından kilit altına alınmıştı.

Başhekim: Açın, açın kapıyı çabuk acele edin. Geliyorlar acele edin hadi!

Ekipten öne atılan Pretisyen Hekim kilidi el izi ile kaldırdı ve ölüm kalım savaşından arda kalanları, içeriye aldı ve kapıyı kilitledi.

O esnada dehşet içinde koridora bakakaldılar, iki yaratık ile başlayan mücadele şimdi tam tamına 5 tane zombinin onlara doğru koşması ile devam ediyordu.

Virüs ilkinden çok daha hızlı tesir ediyor, çok daha hızlı hareket etmelerine sebep oluyor, çok daha güçlü oldukları gerçeğinide yaşananlar ortaya koyuyordu.

12-13 kişilik bu kalabalık kapının kilitli olmasının verdiği ufak rahatlıkla kurtulmayı planlıyordu.

Ancak birşeyi bilmiyorlardı ki bu kilitli kapılar, mutasyona uğramış bu güçlü yaratıkları durdurmayacaktı.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

ACiL SERViS: MUTASYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin