Bölüm 2 "Karanlık Oda"

287 34 23
                                    

Tutulacağından emin değilim ;(
Yorumlarınızı çok sevdim lan teşekkürler xldmzldj
Neyse okuyun hadi

Bay Bieber ile her şeyi konuştuktan sonra, bir test yapmamız gerektiğinden bahsetti. Sonra da annemle beraber eve gelmiştik.

Yorganımı üzerime çekip gözlerimi kapattım. Çok fazla uykum vardı ve yapacağı test şimdiden midemi bulandırıyordu. Erkek organı açıp bana gösterecekti.

Bugün bana görüp görmediğimi sormuştu. Doğruyu söylemeliydim ki, hayatımda sadece bir kez görüp kriz geçiren masum kızın tekiydim. Bana gösterecekti. Eğer bununla da kötü olursam, Bay Bieber ile vakit geçirmek durumunda kalacaktım. O zaman sürekli pembe rengini düşünerek kötüleşmeyi engellemeliydim. O iğrenç hastaneye gitmem yetmiyormuş gibi, bir de onunla sıkı vakit geçirmem gerekiyordu.

Kapımın tıklatıldığını duyduğum da gözlerimi içeriye giren Madison'a çevirdim. Bu niye geliyordu şimdi? Annem onu içeriye nasıl almıştı ki? Arkasından Sasha'da gelince arkamı döndüm. Gıcık şeyler.

"Neden geldiniz?" Diye sordum.

"Tanrım cidden mi Sel?"

"Bana Sel demeyi kes." Kesin bir dille Madison'ı uyardığımda tiz bir kahkaha attı. Bana sadece yakınlarım Sel diyebilirdi!

"Sevgilimden uzak durman konusunda, seni uyarmaya geldim."

"Klişe." Mırıldandım. Ancak sonradan bahsettiği konuyu tekrar düşünerek arkamı onlara döndüm.

"Neyden bahsediyorsun?" Madison güzel dişlerini göstererek iğrenç bir kahkaha daha atınca, gözlerimi devirdim.

"Justin, ondan uzak dur. Hatta o seni salak yapan şeyi iyileştirmek için psikoloğunu değiştirsene?" Sasha ve Madison gülmeye başladıklarında, benim de gözlerim dolmaya başlamıştı. Yatakta doğruldum.

"Yazık sana. Asla sevgilin olamayacak. Biz evlenip çocuk sahibi olurken, sen odanda zırlayacaksın." Gözümden bir damla yaş akınca kendime lanet ettim. Onların karşısında ağlamak istemiyordum. Bu küçük düşürücüydü.

"Bir de ağlıyor musun?" Sasha'nın sesi kulaklarımda yankılanırken, ağlamaktan başka bir şey yapamadığımı fark ettim. Sadece ağlıyordum. Fakat, elbette kimse böyle bir hastalığının olmasını istemezdi. Gözlerimi elimin tersiyle silip odamdan çıkmakta olan Madison ve Sasha'ya seslendim.

"Bir daha buraya gelmeyin. Odam kaşar kokmaya başladı. Kaşar midemi bulandırıyor."

Odamdan sinirle çıktıklarında gülümsedim. Onlara karşı çıkamama sendromumu yendiğime göre, erkeklerden uzak kalma sendromunu da yenebilirdim değil mi?

Kapıdan içeriye Perrie çatık kaşlarla girince, arkadaşımı görüp biraz önce yaşadığım olayı unutup merakla ona baktım. O kaşlarını neredeyse hiç çatmazdı.

"Hayvan işte, en olacak? Sarı kafalı yumurta." Sinirle söylenip sanki bana kızıyormuşçasına konuşmaya başladı.

"Taylor mı?" Sorup güldüm.

"Elbette hayır. Sarışın bir salağın teki." Kıkırdadığımda, Perrie surat ifadesini bozmadan bana baktı.

"Ne var?"

"Kime söylendiğini anlatmadın?" dediğimde mavi gözlerini gözlerime dikip yanaklarını şişirdi. Bu şekilde sevimli görünüyordu. Perrie zaten sevimliydi.

"Aptal sarı kafalı bir çocuk işte. Markette sıramı kapıp aldığım elmaların içinden bir tane aldı, seksi olduğunu sandığı bir şekilde ısırdı ve göz kırpıp gitti. Bende... Rezil oldum! Onun başına elma atayım derken duvara çarptı, sonra da güvenliğin başına geldi felan. Bir daha karşılaşmamak üzere ayrıldık." Ben kahkaha atarken, Perrie'de güldü.

Psikolog | jb.sgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin