Taylor ve Perrie başımın etini yerlerken, yorganı kafamın üzerine çekip gözlerimi kapattım. Madison'dan nefret ediyordum!
"Anlatmayı düşünmüyor musun, Selena? Neden geldin eve? Para veriyorsunuz."
"Pekala." Yorganı üzerimden hızla atıp tüm olayları anlattığımda Taylor çatlağı gözlerini devirdi.
"Madison bir sürtük."
"Evet." dedi Perrie. Kızlara açık açık gitmelerini söylediğimde kıkırdayarak odamdan çıktılar. Tanrım, hala sinirliydim! Hem Justin'e, hem de Madison'a. Aptallar. Justin daha bir aptaldı. Hastalığım olduğunu bile bile o dar yere birlikte girmiştik ve ben takside gelene kadar kriz geçirmiştim. Bir daha o psikoloğa gitmeyecektim. Ne biçim psikologtu bu? Beni iyileştireceği yere daha çok psikolojimi bozuyordu. Hemde Madison'ın sevgilisinden ders alıyordum ben. İğrenç. Eğer Madison ile birlikteyse, o da Madison gibi değil miydi sanki?
Akşam saat 6'ya doğru banyoya girip duş aldım. Banyodan çıktıktan sonra oturma odasına gidip televizyondaki Supernatural'ı izlemeye başladım. Dean, Castiel'ın duygularını incitirken, kapı çaldı. Televizyonu hüzünle kapatarak kapıya gittim. Annem gelmiş olmalıydı. Kapıyı kim olduğunu sormadan açtığımda, Justin'i karşımda görmemle ufak çaplı bir şok geçirdim. Tanrım! Altımda uzun kulakları olan toz pembe tavşancıklı terliklerim, geyikli mavi bir eşofman altı ve üzerimde de biraz açık bir t-shirt vardı. Saçlarımı ise... Sormayın gitsin.
"Bay Bieber?"
"Justin." Diye düzeltince, umursamazdan geldim.
"Üzgünüm ama, neden gecenin bu saatinde kapımdasınız?"
"Saat 6.30 Selena."
"Gider misiniz?"
"Ben, özür dilemek amacıyla gelmiştim."
"Sorun değil, her zaman geçirdiğim aptal krizlerden bir tanesi işte. Ve birazdan tekrar geçirebilirim." Evet, içimi yine bir sıkıntı basmıştı. Justin benim her ne kadar uzağımda dursa da korkuyordum işte. Biri bana iğrenç şeyler yaşatmıştı ve ben onun yüzünden bir erkeğin 1 metre yakınında bile duramıyordum.
"Öyle deme Selena. Benim Madison'dan kurtulmamam bir hataydı ve senide bulaştırdım." Kapıyı sonuna kadar açarak kenara çekildim ve içeri geçmesini bekledim. Sonuçta bu son görüşmemiz olacaktı. Ya da olmayacaktı. Her neyse. Bana birkaç saniye baktıktan sonra içeri girdi. Bende kapıyı kapatarak oturma odasına girdim. Koltuğa oturduğumda, Justin'de çok uzağımdaki koltuğa oturmuştu. Ancak yine de bir evin içinde sadece adının Justin olduğunu, psikoloğum olduğunu bildiğim birisiyle oturuyordum ve bu sıkıntıya kapılmama neden oluyordu.
"Ben bir karar aldım. Artık her gün görüşeceğiz. Ayrıca sen değil, ben geleceğim. Anlaştık mı?" Başımı sallayıp tavşanlı terliklerime bakmaya devam ettim. Aslında onunla bir daha görüşmek istemiyordum, hatta son kez birbirimizi göreceğimizi düşünüyordum, ancak tamam deyivermiştim işte.
"Şimdi, yapamadığımız teste geri dönelim." deyip cebinden telefonunu çıkardığında bir numarayı tuşlayıp aradı.
"Merhaba, Taylor. Perrie'yi de alıp Selena'nın evine gelir misiniz? Teşekkürler." Justin telefonu kapatıp bana bebeksi bir gülümseme yollayınca, suratına boş boş bakmaktan başka birşey yapamadım ve kendimi suçlu hissettim. Justin, suratındaki küçük gülümsemeyi bozmadan telefonuyla ilgilenmeye başladı. Yarım saat sonra zil çaldığında, paytak paytak yürüyüp kapıyı açtım. Taylor ve Perrie içeri girdiklerinde, neden geldiklerini daha yeni merak ediyordum.
"Neden geldiniz?" Kabaca sordum. Kaba olmak istememiştim.
"Biz yukarıdayız. Kriz geçirirsen, engellemek için." diye açıklama yaptı Taylor. Başımı onaylarca sallayıp koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikolog | jb.sg
FanfictionSelena'nın daha çok küçükken yaşadığı ve şu anda hatırlayamadığı şeyler yüzünden erkeklere yaklaşamama hastalığı vardı. Ve evet, tek ailesi olan annesi, onu alışabilmesi için erkek bir psikoloğa gönderiyordu. Ama nereden bilebilirdi ki psikoloğun Se...