Arkadaşlar selaam! Çoook uzun bir ardan sonra geldim farkındayım. Ama şimdi tatile doğru yazmaya başlayacağım. Başlamaya çalışacağım. Okuyan falan da var mı bilmem de,ben yine de yazayım dedim :) ve aynı zamanda mutlu yıllarınız olsun. İyi okumalaar.
Bugün dersler başladı! Bu yüzden çok heyecanlıyım. Yani sonuçta ilk defa Aloa'da savaş dersleri görüyorum değil mi? Diğerleri benden daha sakin ama. Ben her ortamda heyecanlıyımdır. Dışarı belli etmem saklayabiliyorum ama içimde neler olduğunu bir ben bilirim. Gece olduğunda o gün içinde olanları değerlendirip 'ya şöyle olsaydı,ya böyle olsaydı' diyerek telaşlanırım. Ve her günün sonunda heyecanımı dışarı belli etmediğim için şükrederim.
İlk ders saati çalmıştı! Ben hala heyecanlıydım ama sakin adımlarla sınıfa ilerliyordum. Herkesin yanında ya dün tanışmış oldukları yatakhane arkadaşları vardı ya da capticalden tanıştıkları çocukluk arkadaşları. Benim capticalden hiç arkadaşım yoktu ve yatakhane arkadaşım da 'ikinci' sınıf bir yaratık olduğu için burada yalnız kalmıştım. Derslerden sonra birlikte idareyle konuşmaya gidecektik. O ikinci sınıftı ve söylediğine göre kolları uzundu. Bunu ilk söylediğinde gerçekten kollarına bakmıştım ve o bana 'cidden mi' bakışı atıp kahkaha atmıştı. İyi de bu söz bizim capticalde hiç kullanılmıyordu ki! Bilmemem normaldi! Ben ona soruyor muydum hiç çerçeven kırılmış da yere girmiş ne demek diye? (Bunun anlamını sonra anlatacağım,sadece bizim captical kullanır.)
İlk ders yakışıklı ve genç öğretmenimiz Bay Limastos ile birlikteydi. İşaret bilimi öğretmenimiz. Çok cana yakın bir öğretmen. Henüz işaretlerimiz olmadığı için pek bir şey işleyemeyeceğimizi söyledi ama yine de dersi eğlenceli geçeceğe benziyor. Kardeşinin de ikinci sınıfta olduğunu söyledi. Yanımdaki kızların konuşmalarına bakılırsa kardeşi de çok yakışıklıymış. Bu adamın kardeşinden de ne beklenirdi ki zaten. Hemen yanındaki kızlar da öğretmenin kendi capticallerinden olduğunu söyleyip övnüyorlardı. Laf atmamak için kendimi çok zor tuttum. Genelde başkasının başarısıyla yq da özellikleriyle övünenlere laf atarım ya da içimden sinirlenirim. İlk günden kendime düşman edinmemek için sustum. Zaten hiç arkadaşım yoktu bir de düşmanla uğraşamayacaktım. Hem uğraşmaya da üşenirdim.
Dersler bitti ve ben oda arkadaşımla buluşmak için sözleştiğimiz yerde bekliyordum. Biraz bekledikten sonra gelmeyince 'acaba erken mi geldim' diye düşündüm ve saate baktım. Oha! Sözleştiğimiz saatin üstünden tam beş dakika geçmişti! İnsan geç kalır da bu kadar da kalmaz ya! Bu ne? Ben de insanım. Gerçi artık beklemekten ağaç da olmuş olabilirim. Eğer bu iş be im işime yarayacak bişey olmasa beni şurada bir saniye daha hiç bir güç bekletemezdi.
Sonunda koridorun ucunda görünmüştü beyefendimiz. Yanında bir kız ile birlikte. Oha lan yavaş! O nasıl bir bakış öyle? Resmen kıza gözleriyle 'sana aşığım sana ölüyorum yavrum' diyor. Şimdi anlaşıldı bu çocuğun neden böyle acele ettiği. Demek sevgilisi vardı. Ama buraya getirilir mi bu be! Senin oda arkadaşın var burada ve o da bir "kız". Çok da çirkef bir kız. Eğer bu bana bişey derse dayanamam atlarım sırtına. Yürüyüşe falan bak ya. Resmen benden nefret et diye bağırıyor. Kahverenginin en iğrenç tonundaki dümdüz saçları,ve yine aynı tondaki gözleriyle hiç oda arkadaşımın ona baktığı gibi bakmıyordu. Daha çok 'bugünü kiminle geçirsem' diye bakıyordu etrafına.
Sonunda yanıma vardıklarında hala çocuk kıza öyle bakıyordu ve kız da hala çevresine öyle bakıyordu. En son vedalaşırken kız "Görüşürüz Awold," dedi ve beklemediğim bir şey yaptı. Onu öptü! Alışkın değilim ben böyle şeylere ya! İsminin Awold olduğunu öğrendiğim oda arkadaşım da beklemiyor olacak ki şaşırdı. Ve sonra da ben hemen gözümü kapatıp arkamı döndüğüm için bana güldü. Awoşd bana bir yerden tanıdık geliyordu. Aa evet ilk gün bir kız bahsetmişti. Kendine aşıl edeceğini falan söylüyürdu,sahi ne oldu ona?
En sonunda içeri girebilmiştik! Ve idarede şansımıza Bay Limastos vardı. Her gün bir hoca oluyormuş. Bizi görünce "Ne oldu Awold?" diye sordu. Bunu benim adımı bilmediğine yordum. Ve Awold açıklamaya başladı, "Abi bak şimdi..." "Oha! Yani şey... pardon ama sizin kardeş olduğunuzu bilmiyordum o yüzdem şaşırdım," diyerek açıklama yaptım ve elimi devam etmesi için salladım. "...biz bu kızla... adın neydi senin?" diye bana soru yönelttiğinde "Rosemin,"diyerek onu cevapladım. Ve deva etti "... biz bu kızla aynı odaya düşmüşüz ve ben birinci sınıfların katındayım! Abi bana oda bulman lazım ya lütfen," dedi yalvarır gibi. Bu kadar mı kötüydüm ben?
Bay Limastos bir süre bilgisayarda gezindikten sonra başını kaldırıp bize baktı ve "Üzgünüm çocuklar,başka hiç bir odada boş yer yok," dedi. O anda başımdan aşağı kaynar sulardöküldü sanki. Bir sene bununla ne yapacağım ben?
