İyi okumalar arkadaşlaaaaar!
Hemen bileğimi çevirip bakabilirdim ama azıcık heyecan yapmaya karar verdim kendi kendime. Arkadan da gerilim müziği yaptım ağzımla,bileğimi döndürmeye başladım yavaş yavaş. Bileğim tamamen dönünce de gözlerimi açıp bileğime baktım. Gördüğüm şey beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Bileğimde hiç bir şey yoktu. Ufacık bir iz aradım,bir renk değiştirme. O bile yoktu. Oturdum ve yavaşça gözümden yaşlar süzüldü. Hemen sildim gözyaşlarımı,çünkü bana ağlamak güçsüzlük gibi geliyor. Hele de insan içinde ağlamak,sanırım benim için en rezil eden ve en küçük düşürücü şeylerden biriydi.
Tam o sırada sınıfın kapısı açıldı ve içeri Bay Limastos girdi. Kızlar hemen ayağa kalktı alımlı bir şekilde. Onlara küçümseyerek baktım ve ayağa kalktım. Karşımızdaki öğretmenimizdi!
Bay Limastos bize "Günaydın kızlar! Oturabilirsiniz,ben geldiğimde de ayağa kalkmayın bundan sonra. Kendimi yaşlı hissediyorum," deyip göz kırptı. Kızlardan bir iç çekiş sesleri yükseldi. Buna sadece gözlerimi devirdim.
Kızlardan biri hemen atlayıp "Bay Limastos,işaretlerimiz çıkmaya başladı!" dedi. Bay Limastos "Bu aralar çıkması gerekiyordu zaten,o zaman sırayla hepiniz gelip bana işaretlerinizi gösterin. Not almam gerekiyor," dedi. Hocanın önündeki sıradan kızlar işaretlerini göstermeye başladılar. Bay Limastos bileklerine bakıp not alıyordu. Sıra bana gelince gitmedim. Yanımdaki kıza "Sen git," dedim. Bay Limastos "Rosemin," diye seslenince içimden sessiz bir argo mırıldandım. Küfür değil lütfen,argo. Yavaş adımlarla Bay Limastos'a doğru ilerledim. "Bileğin," deyip elini uzattı. Bileğimi uzatmadım. Utanıyordum. Kendimi eksik hissediyordum. Zaten Captical'de de benimle yaşıt bütün arkadaşlarımın işaretleri çıkmıştı. O yüzden Alamona'dalardı. Ağlayacağımı fark ettim. Bu olay beni derindem etkilemişti. Kendimi ezik hissediyordum. Arkamı döndüm ve koşarak sınıftan çıktım. Bay Limastos'un arkamdan "Rosemin!" diye bağırdığını duydum ama koşmaya devam ettim. Çünkü gözyaşlarım çoktan akmaya başlamıştı.
Koşarak odaya girdim ve kapıyı çarparak kapattım. Yüzümü yatağa gömdüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Herkes dersteydi. Rahat olabiliyordum.
Aradan bayağı zaman geçmişti ama hala hıçkırarak ağlıyordum. Zaten derste herkes,kimse beni duymaz diye Alamona'ya geldiğimden beri içimde tuttuğum hıçkırıkları saldım.
Yalnızdım.
Çok yalnızdım.
Hala ağlarken biri saçımı okşadı. Yüzüstü yattığım için kim olduğunu görmedim. Ama çok uykum vardı. Arkamı dönüp bakmaya halim kalmamıştı. En az bir saattir ağlıyordum. "Cameron'dur," diye düşünerek arkamdaki kişi saçlarımı okşarken uyuya kaldım.
Ve bu bölümü BySafak arkadaşıma ithaf ediyorum. İthaf istemiştin buyur döpwieilsklş
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROSEMİN
FantasíaBir okulda tek başına kalmış bir Rosemin,bakalım onu neler bekliyor?