'Hissizleşen kalpler,tükenen umutlar,çaresiz yakarışlar ve onları duyan sıradan varlıklar.'
'Ölümlü bedenlerimiz içinde ölümsüz ruhlarımız can çekişiyor.Bunu engelleyebilir misin? Olacak olanı durdurabilir misin? Ellerin çoktan yazmaya başladığı zaman geriye sadece duygularını satırlara dökmek kalır. Ağız konuşur, ruh konuşamaz ve yazmakta bulur çareyi. Çaresizliğini kağıda dökmek için yazmaya başlar.'
Genç kız, bilgisayar başında ne kadar süredir vakit harcadığını bilmeden yazmaya devam ediyordu.İnce ve tıpkı bir çocuğun parmaklarını andıran parmakları, tuşlara her dokunduğunda;ruhundan süregelen o yılmışlık hissinin kaybolması ile bir nebze olsun rahatlıyordu.
Uzun süredir ekrandan ayırmadığı gözleri, hafiften bir yanma hissi ile canını yakmaya başlamıştı. Ellerini gözlerine bastırıp bir süre dinlendirdi.
Ellerini yavaşça gözlerinden çektikten sonra bakışları duvardaki saate kaydı.Ne ara bu kadar zaman geçmişti? Yazmaya başlayınca zamanın nasıl akıp gittiğini anlayamıyordu.
Bilgisayarında yazmış olduğu metni kayıt ettikten sonra bilgisayarının ekranını usulca kapattı.
Oturduğu sandalyede arkasına yaslanıp omuzlarına geriye attı ve boynunu sağa sola eğdi. Bütün vücudu tutulmuş gibiydi.
Kafasının yavaşça arkaya çevirip odaya göz gezdirdiğinde ise, gördüğü manzara ile sesli bir şekilde dile getirdiği, şikayet nidaları ile kaşlarını çattı.
Odanın her bir tarafında buruşturulmuş ve etrafa saçılmış kağıtlar vardı.Henüz bilgisayarının başına geçmeden önce, kafasında kurguladığı metin için çizim yapmaya çalışmıştı ancak sonuç başarısız olmuştu. Her şeyin bu kadar zor mu olması gerekiyordu? Yoksa bunlar sadece onun önüne sunulan imtihanlar mıydı? Genç kız saçlarındaki tokayı çıkarıp masanın üzerine fırlattıktan sonra, odadaki dağınıklığa kısaca bir göz atıp, yerdeki kağıt yığınına ayaklarını vura vura küçük odasında ki yumuşak sayılabilecek yatağına bıraktı kendini. Geceleri bir restoranda çalışıyor, gündüzleri eve geldiğinde ise bir şeyler yazıyor ve okuyordu. Sahip olduğu zamanını böyle geçiriyordu. Bugünü de atlatmıştı, yorgunluğundan ötürü kapanmaya yüz tutmuş göz kapaklarına direnmedi.Uykunun ruhunu ödünç almasına izin verdi. Uyuduktan sonra çok değil, yalnızca beş dakika içerisinde bedeni huzursuzluk ile kıpırdanmaya başladı. Tam da tahmin edildiği gibi, her gece gördüğü rüyalar yine ruhunu kapana kıstırmıştı. Uykusunun arasında olan genç kızın, solgun çehresini istila eden saçlarının arasından görünen, soğuktan dolayı kurumuş olan dudaklarından tek bir kelime firar etti. "Hatırlayacağım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
FantasyKaranlık bir gökyüzünün altında tutmuştu genç kızın ellerinden, o henüz yok olup gitmeden önce. Genç kız sevdiği adamın gözlerine büyük bir hayranlıkla baktı. Gözleri parlıyordu. Hissettiği duygu yoğunluğundan dolayı, kalbi göğüs kafesine sığamıyorm...