2-"Turşu!"

76 4 1
                                    

"Ben çıkıyorum!"

"Dur bekle!" diye seslendi mutfaktan elinde keçiboynuzu pekmeziyle çıkan Burcu.

"O şeyi bana yedirmeyeceksin değil mi?"

"Saçmalama, tabiiki yiyeceksin." dedi ve bir çorba kaşığı dolusu alıp, ağzına tıktı.

"Yö, Buycu, napöyösöğn?" dedi ağzındaki pekmezden dolayı hafifçe öğürerek.

"Bebişe bakıyorum yeni yetme annecik. Hadi git, babişkoyla anlaş gel. Akşama bir şey istiyor musun?"

Düşündü bir süre ama canının ne çektiğini bulmuştu bile. Sadece bu sıralar midesi çok fazla bulanıyor ve her şeyde kusuyordu. Zaten iki dakika ayakta dursa başı dönüyordu ya, o ayrı. Normal hamilelerden farklı, genetik olarak düşük tehlikesi yüzde ellinin üstündeydi ve başı çok fazla dönüyordu.

"Turşu," dedi ve gözlerini kırpıştırdı.

Onaylayan sözcükler duyunca hemen çıktı evden. Arabaya binip, telefonundan mesajlar bölümüne girdi. Dün gece atılan konumu ayarladı ve telefonu kucağına bıraktı. Bir taraftan şarkı mırıldanıyor, bir taraftan yolu bulmaya çalışıyordu.

"Yaşıyormuş gibi yaptık, seviyormuş gibi değil.."

En sonunda yolu bulunca şirketin otoparkına girdi ve arabayı parketti. Telefonunu alıp arabadan indi ve anahtarla kilitleyip, arka cebine attı.

"Ne sevmeyi bildik biz ne sevilmeyi bu hayatta.."

Asansöre binip en üst kata bastı. Ah, başı mı dönmeye başlamıştı onun?

Beşinci kata vardığında asansörün kapısı açıldı ve siyah saçlı, yeşil gözlü ve oldukça iyi bir vücudu olan bir adam bindi asansöre. Eh, en azından şuracıkta bayılıp kalsa onu tutacak birisi vardı. Yakışıklı biri.

"İyi misiniz?" dedi kaşlarını çatarak. Karşısındaki kadının yüzünün rengi atmış ve tek elini alnına yaslamış bir şekilde duruyordu.

"Değilim," diyerek doğruyu söylemek zorunda kaldı. Hafiften gözleri kararmıştı ve ayakta zor duruyordu.

En sonunda en üst katta duran asansörden kendini attı direk ama bu ani hareket onun daha çok başının dönmesine sebep olmuştu. Emre telaş yaparak yan taraftaki masaya elindeki dosyayı bıraktı ve kadını kucağına aldı. Acele ama kucağındaki kadını sarsmayan adımlarla odaya kapısını çalmadan girdi.

Aniden açılan kapı sayesinde irkilerek doğruldu gömüldüğü dosyalardan. Arkadaşının kucağındaki 'bebeğinin annesi'ni görünce sebepsiz panikledi ve hemen ayağa kalkıp kucağına aldı ve koltuğa oturdu kollarıyla onu daha fazla sarmalarken.

"Nesi var?" dedi mavi gözlerindeki endişe parıltılarıyla.

"Bilmem, aniden bayıldı." dedi. Kısa bir süre duraksamanın ardından konuştu tekrardan."Bora, kim bu?"

"Off, niye bayıldın ki sen?" diye mırıldandı kendi kendine. Emre'yi duymamıştı bile.

"Bora!"

"Hamilelikten sanırım.."

"Pişt, oğlum, baksana!"

"Hı, ne oldu?"

"Bu kim diyorum? Yokşa şu bahsettiğin.."

Sözünü keserek yanıtladı."Evet.. Evet o." Fısıldayarak devam etti cümlesine."Bebeğimin annesi."

DelibalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin