5-"İlk adım.."

29 2 0
                                    

Keyifli okumalar!

*3 hafta sonra.*

Hafifçe gülümseyerek yok etmeye çalıştı, karşısındaki sandalyede hayali bir şekilde ona bakan Azra'yı. Hafifçe karnını okşuyor, Bora'ya bakıp, en güzel gülümsemelerinden birini bahşediyordu ona.

En de olmadık zamanda; şirketin geleceği için en önemli olan projenin anlaşma toplantısında!

"Tamamdır beyler, anlaşma da imzalandığına göre en kısa sürede başlatalım inşaatı."

"Pekala, iki gün içinde başlatılacak, iki yıl gibi bir sürede de bitmesi planlanıyor."

"Aynen öyle, iyi günler."

"İyi günler." dileyip odadan çıktıkları anda kapıyı kapatıp kravatını gevşetti Emre. Sonra arkadaşının son beş aydır olan halini görünce sırıttı. Planlar işe yarıyordu demekki ve bu projeyi almaları daha da avantaj sağlamıştı.

"Bora, İzmir'e kim gidecek?"

"İzmir nereden çıktı?"

Kıkırdadı erkeksi bir sesle. Bu kadar mı düşünür olmuştu 'bebeğinin annesini'?

"Ooohoo, oğlum senin aklın nerede? Uçmuşsun sen!"

"Ne uçması be?" duraksamanın ardından devam etti. "Ayrıca şu İzmir olayı ne?"

"Dostum hadi dinlemiyorsun bari toplantıdan önce projenin dosyasına bir göz atsaydın, otel orada yapılacak ya zaten!" diyerek gülmeye devam etti.

Bora, sinirleri bozulmuş bir halde yerinden kalkarak, telefonuna koştu son üç haftadür alışkanlık haline getirdiği gibi. Pazartesileri saat üçte Baran'ı aramak şart olmuştu artık.

"Efendim en sevdiğim abiciğim?" diyerek açtı telefonu Baran. Bir taraftanda Azra'dan kaçmaya çalışıyordu.

"Napıyorsun canım kardeşim?" diye iğneleyerek konuştu.

"Vahşi annenin fırlattığı defter, kitap, kalem, silgi ve ... Hops! Sırayı kaldırmasana kızım!"

"Baran! Gel buraya, bu sefer o gözlerini oyup, tüylerini tek tek yolacağım ve seni klozete atıp üstüne birde sifonu çekeceğim seni ayı kılıklı tek hücreli fotosentez yapan bakteri!" diye cırlamasıyla Bora telefonu kendinden uzaklaştırdı. Aslında telefonu daha sıkı tutmaya başlaması gerekirdi ama bu sesle ancak bu kadar oluyordu. Ne biçim cırlamaydı o yahu?

Kim bilir Baran yine ne yapmıştı?

"Ama Azra, sen bana kıyamazsın ki.. Hem- Hop! Şişeye mi geçtik şimdi de? Tamam, en azından kaçabiliyorum! Senin şu arkadaşların nerede?"

"Sanane Baran! Sanane! Ay, beş aydır ne çektim be?!"

"Beş değil o. Dört buçuk. Hakkımı yiyorsun! Allah çarpar." demesiyle tekrar bir ses oldu hattın diğer ucunda.

"Baran! Önce bana erik bul, hemen ardından da defol git!"

"Tamam, kızma. Bir saate gelirim ben. Sende uslu uslu otur, vahşi panter." dedi ve ayak seslerinin ardından bir kapı kapanma ve beraberinde gelen derin bir nefes alış duydu.

"Neler...oldu orada tam olarak?" dedi şaşkınlığını gizleyemeyerek Emre. Bora telefonu hoparlöre almıştı ve oda hepsini duymuştu. Eh, iki erkekte Baran'ın cezasını dinlemişlerdi.

"Bu ne ki? Geçen gün ayakkabısını fırlattı bana! Sonra da benden onu getirmemi istedi. Sonra bir daha fırlattı. Ayrıca sırtımda bir morluk var." dediğinde arabaya binmişti çoktan ve artık yolunu ezberlediği, kendisi icin özel olarak erik getirten manava doğru yola çıkmıştı bile.

DelibalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin