"BBB 7"

64 8 0
                                    

Kamp alanına gelmiştik şimdilik çok sıkıcı gibi görünüyordu serra ile beraber kendi çadırımızı yapmaya çalışıyorduk tabi biz kim çadır yapmak kim o yüzden beceremedik ben yapdıkça o bozuyodu iyice sinir oldum çığlık atarak kendimi çadırdan dışarıya attım herkes bize bakıyordu işte gelir gelmez rezil olduk yine Oğuz ordan gülüp duruyordu tabiki amacı beni sinir etmek ben sakinleşmeye çalışırken yanıma Cansel geldi
"İyimisin kötü görünüyosun"
Sinirle suratına baktım ve gözlerimi devirdim tekrar konuşarak "tamam sakin ol ben hallederim"
Dedi ve gitti o çadırı yaparken ben ve serra göl kenarında çadırı bitirmesini bekledik bir kaç dakika sonra cansel geldi "tamam'dır çadır işi bitti kızlar gidebilirsiniz çadırınıza"
"Teşekkürler cansel iyiki varsın" yanağından öptüm ve gittim serra ise arkamdan geldi geldiğimizde hava şimdi kararmak üzere saat akşam üstünü gösteriyordu çadırın önüne sandalyemi koydum ve oturup telefonumu alıp kurcalamaya başladım Oğuzla olan onca şeyden sonra nasıl eğlenicektim bilmiyorum ama artık umursamam lazımdı başımızda bir kamp hocası vardı her hafta sonu kamp yapan birisiydi üstelik babamın en yakın arkadaşı Berk bey'di babam tanıyordu ben tanımıyordum o yüzden kimdir nasıl birisidir bilmiyorum suratından ve dış görünüşümden iyi birisi gibi görünüyordu
"Çocuklar hadin toplanıyoruz size bir görev vericem"
Kamp hocasının sesini duyan herkes orta yerde toplanmaya başladı serra önden gidip bana bağırdı "hadi güneş"
Onun arkasından bende herkesin olduğu şu toplanma yerine gittim Oğuz Nehir'in kulağına bir şeyler söylüyordu Nehir ise sürekli yüksek sesle gülüyordu ne vardı bu kadar gülecek ne konuştuklarını o kadar çok merak ediyorum ki şuan içim içimi yiyiyor "evet çocuklar hava kararmak üzere o yüzden herkes gruplar halinde dağılıp çalı çırpı toplamanızı istiyorum yanlız çok fazla uzaklaşmayın çünkü vahşi yaşam halen devam ediyor"
Herkes gruplar halinde ayrıldı serra ben ve cansel ayrı bir grup burak Oğuz ve nehir ise ayrı bir grup oldu biz üçümüz önden giderken arkamızdan da onlar geliyordu teker teker çalı toplamaya başladık bu hiç sevmediğüm bir işti "serra yeter artık biz toplamayalım bırakalım da onlar toplasın çok sıkıldım eğlenmeye geldim ben buraya iş yapmaya değil"
"İyide güneş ilk önce ateş yakmamız lazım getirdiğimiz erzakları pişiricez karnımızı doyuralım sonra eğleniriz"
"Aslında karnım aç birleyşer yemem lazım"
Serra güldü ve tekrar çalıları toplamaya devam etti fazlasıyla çalı toplamıştık herkes tekrar toplanma yerine doğru ilerlemeye başladı ve o sırada bir kurt sesi duyduk ben yüksek bir sesle çığlık attım hemen koşmaya başladım arkama bile bakmadan nereye gittiğimide bilmiyordum sadece koşuyordum bir ağacın arkasına saklandım hava neredeyse kararıcaktı napıcam ben şimdi kendi kendime halimi düşünürken arkamdan ayak seslerini duydum git gide bana yaklaşıyordu işte şimdi baya korkmuştum yerden yavaşca bir odun aldım neticede ormandayız bol bol odun var heryerde biriside benim önümdeydi ve onu aldım hafif bir şekilde yukarıya doğru kaldırdım ayak sesleri tam yakınımdaydı hızlı bir şekilde bağırarak odunu karşımdaki kişinin kafasına vurdum ve hemen yere doğru düşüp bayıldı bidakika bu Oğuz değilmi hayır olamaz bu Oğuz olamaz yanına oturup gözünün ününe gelen saçlarını düzelttim cidden bu Oğuzdu bir üzülüyordum bir seviniyordum bana yaşattığı onca şeyden sonra bu ona azdı bile iyi oldu işte niye üzülücem seviniyorum belki kafasına yediği odunla aklı başına gelirde öyle her kızı ayartmaz bidakika ben düşüncelerime daldım gidiyorum bu çocuk niye halen kalkmadı
"Oğuz hadi kalksana bak hiç şakanın sırası değil evet kafana ben curdum ve şimdi kalkman lazım hadi oğuz kalk dedim"
Tepkisizdi napıcam ben şimdi ya öldüyse bu mu ölcek bu hayatta ölmez bunun kafasıda odun gibi zaten yavaş yavaş tokatlamaya başladım kalkması için suratına doğru biraz yaklaştım nefes alıyordu demekki ölmemiş halen yaşıyor bir anda kalkıp dudaklarımı öpmeye çalıştı hemen kendimi ağaca doğru attım ve oda arkamdan kalkıp yanıma geldi "noluyo sana kendine gel beni öpemiyceksin Oğuz üstün buna izin vermiycem git sevgilini öp"
"Tamam sakin ol abartma istersen "
"Abartmayımmı ilk önce bayılma taklidi yap benim korkut sonrada öpmeye kalkış tam bir oyuncusun"
Dedim ve ağacın yanına oturdum
"Kalk hadi güneş oturma kamp alanına dönmemiz lazım "
"Hava karardı nereye nasıl dönücez bu karanlıkta sabah gideriz işte"
"Korkmuyosun yani öylemi seni gelip kurrtlar yerse diye korkmuyosun"
"Beni değil seni yerler ayrıca korkmuyorum niye korkayım"
"Ben varım yanında ondan korkmazsın"
"Hiç havalanma Oğuz senin şu şaflarını çekemem yok ben varım ondan korkmazsın falan böyle konuşcaksan git bence yanımdan"
"Anlamıyorum neden bana bu kadar soğuk davranıyosun naptım ben sana "
"Naptın mı ilk önce beni kendine ayarlamaya çalıştın sürekli beni öpmeye çalışıyosun herşeyi geçtim benimle beraber oldun üstelik kafam yerinde değilken o gece sarhoştum sende bu fırsatı kullanıp benimle beraber oldun bide naptım ben sana diyosun"
Beni kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı yine boynumu öpüyordu biz birbirimize sarılırken telefonum çaldı
"Telefon burda çekiyormuydu"
Hemen telefonumu ekime alıp açtım
"Efendim cansel"
Oğuz suratını ekşiltip arkasına döndü
"Nerdesiniz güneş heryerde sizi aradık yoksunuz kızım meraklandık ama "
"Yok bişey canım iyiyiz bizkaybolduk ama şimdi bir ağacın yanında oturuyoruz sabah olunca gelicez şimdi hava karanlık olduğu için yol seçemiyoruz siz bizi merak etmeyin"
"Yanındaki Oğuz mu"
"Evet oğuz"
"Tamam canım dikkat edin"
Telefonu kapattım ve cebime geri koydum Oğuz bana doğru yaklaşıp konuşmaya başladı
"Canım falan siz bu cansel ile işi baya ilerletmişsiniz sevgili falan mısınız daha sabah tanıştınız ne ara sevgili oldunuz merak ediyorum doğrusu"
"Sana ne bu konu seni ilgilendirmiyor "
"Haklısın güneş bu konu beni ilgilendirmiyor"
Bu konuşma beni güldürmüştü
"Neye gülüyorsun sen"
"Bana doğruyu söyle sen beni canselden mi kıskanıyorsun"
"Ne alakası var hayır tabikide ayrıca gülmeyide kes hiç de komik değil"
"Oğuz bana yalan söyleme"
Bir anda sessizlik sardı etrafımızı ve ben tekrar o soruyu sordum
"Beni koskanıyormusun cidden bana doğruyu söyle"
Oğuz biraz bekledi ve dudaklarıma doğru yaklaşarak
"Kıskanıyorum evet hemde deli gibi kıskanıyorum değil elbiseyi sana dokunacak o elleri yakarım"
Dedikten sonra dudaklarıma yapıştı bu ilk öpüşmemiz olmuştu sonunda öpüşmüştük şuan dudakları benimkinin üstündeydi ve oldukça sıcaktı dakikalarca öpüşdükten sonra ondan dudaklarımı kurtarıp kenarıya çekildim
"Hastasın sen"
Dedikten sonra çantamdan uyku tulumumu çıkardım ve ine girip arkamı döndüm sürekli gülüyordu tabi sonunda dudaklarıma kavuştu ondan
"Gülmesene uyumaya çalışıyorum"
Gülmeyi bırakıp sesizliği tercih etti o orda dururken ben bırda uyuyamıyordum
"İstersen gel beraber yatabiliriz ikimiz sığarız yani bilerek büyük almıştım uyku tulumunu işeride şazım olur diye gel işte"
"Yok iyi burası sen rahat yat"
"Sen bilirsin ben teklifini sundum karar sende"
Arkamı dönüp uyumaya çalıştım ama olmadı o öyle orda duruyorken uyuyamıyordum işte kendisi seçmişti orda durmayı naparsa yapsın
Yanıma oturup
"Gelebilirmiyim hava biraz soğudu sanki"
Gülüp onun için tulumun fermuarını açtım ve yatması için yana kaydım
Yanıma yatıp fermuarı kapattı ve uyudu şuan aynı tulumda uyuyoruz ama ben ona sarılamıyorum üstelik öpüşdükde belkide birbirimizi seviyoruz ama bazı sorunlardan dolayı sevgili olamıyoruz ben böyle düşünüyordum

Bir başka benHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin