11.Bölüm

14 3 0
                                    

Sevgili okurlarım eleştirilere açığım önerilere de. Bundan sonra küçücük bir hedef koymaya karar verdim yeni bölüm için Vote Sınırı: 5

''Alper'in Ağzından''

  Mira aklımdan çıkmıyordu, o sabah neden öyle davrandı? Beni istemiyordu madem neden dudaklarımız buluştu kaçamak bakışlar arkasında. Tüm gece aklımda kurdum,kurdum ve patlayacağım artık. Çevremde bir çok kadın varken neden o? Neden onda takılı kaldım. Ses tonu en sevdiğim şarkı olmuşken, bu kadar kısa sürede ne kadar çok dinleyebildim onu? Onu kucağımda taşıdığım o dakikalar, saniyeler, saliseler ömrüm boyunca geçirdiğim en değerli zamandı. Yelkovan akrebe küsmeliydi. Olduğu yerde kalmalıydı biri diğeri çekip gitmeli. Duvara fırlattığı bardak sanırım benim duygularımdı, onlarca parçaya ayırdığı. Yarı çıplak yansıdığı parçalar, bileğini kesmek isterken ki yüzü. Bileğim de senin izini taşıyorum Mira! Geçiçi bir heves olmalıydın sen, neden hala geçmedin! Daha fazla yerimde duramayacaktım, bunları sana söylemeliydim. Evine gittim yoktun, seni öylece bırakmak yanlış mıydı? Ah! Bilmiyorum. Kafeye baktım, Ahmet ağabey bana Mert ile olduğunu söyleyince beynime giden şeyin oksijen değil kan olduğunu fark edeli çok olmadı ki arabama binip gazı kökledim. Onunla olmaz, seni ona kaptıramam. Bu bir savaş benim içsel savaşım Mert olmaz! Kapıyı çalmıyordum resmen yumrukluyordum.

''Mira burada mı!?'' şaşkınlıkla Mert'in arkasından bana bakıyordu, ve o t-shirtler çıldırmama yetti.''Evet burada, bir problem mi var?'' Mert benden hiç hoşlanmazdı bilirim, geçerli sebepleride vardı. Bende nefret ediyordum ondan hem de çok! Gözümü döndürüyordu Mira'nın onun evinde olması. Bileğini kavradım sinirle çektim onu kendime doğru sadece Mira'yı alıp götürmeye odaklanmıştım. Çeneme sert bir yumruk indi. Mert, bana yumruk atmıştı, ona yaptığım şeylere rağmen tepki vermeyen Mert, bana yumruk attı. Mira endişe etmişe benziyordu, benimle gelmeyi kabul edince, küçük bir çocuk gibi sevinmiştim yumruğun acısı kalmamıştı. Mert'in hayal kırıklığı yüzünden belliydi. 'Mert! Sakin ol ben iyiyim, geri döneceğim.'' dedi Mira. Kazanan ben olmuştum, beni seçmişti. Arabaya doğru ilerledik kimse konuşmuyordu, kapısını açtım geçmesi için yüzüne baktım ama çok katıydı. Ben böyle olmalıydım beni öyle bırakıp giden oydu. 

''Alper derdin ne senin!'' sinirli ve kırılgandı bu ses tonu. ''Sen sus ben konuşacağım Mira!'' alaycı bir tavırla onaylar bir şekilde başını salladı. ''Seninle ilgileniyordum, seninde benimle ilgilendiğini sanmıştım. Beni istemiyordun değil mi? O zaman neden kuyruk salladın bana kadın! Tek gecelik bir ilişki istiyordun madem öyle davransaydın. Senin son yaptıklarını aklımdan çıkaramıyorum ben ilk defa reddediliyorum! İstemediğin şeyi neden başlatıyorsun?''  söylemek istediklerim bunlar değildi aslında, her zaman tam tersini söyledim en kötü huyum olmalı. Mira'nın gözleri dolu dolu olmuştu, kendi ağzımın üstüne bir yumruk indirmek istiyordum. ''Ben..'' dedi soluklandı. '' Seni sevip sevmediğime emin değildim, teşekkür ederim. Nasıl biri olduğunu gösterdiğin için. Geçmişten kalan izlerimi taşıyabilecek bir adam değilmişsin, adam olup olmadığına emin de değilim, ilk kez reddedildim dedin'' üzerinde ki t-shirti çıkarırken kendimi bok gibi hissediyordum. ''Mira bunu yapma!'' '' Kes sesini Alper, böyle bir durum bile olsa ilkin olmak mide bulandırıcı hiç bir şey yapmayacak mısın? O halde Mert'e bakmalıyım! Eli senin gibi bir pislik yüzünden acımış olmalı.'' 

''Mira'nın Ağzından''

  Arabanın kapısını kapatırken, gökyüzü tepeme çökmüştü sanki. Alper'e karşı hislerimi bilmiyordum ama şuan netleşti. Başından beri Mert için endişe ediyordum Alper'i götürmeseydim daha da ileri gidebilirdi, onun gözü dönmüştü. Beni korumak için kendi canını yakıyordu daima! Bu beni kahrediyordu. Ona karşı ne hissettiğimi bilmiyorum kafam yerindeyken düşünemiyorum, aslında eve gitsem iyi olacaktı ama onu öyle bırakmak içime sinmezdi yanına uğrayıp gitmeliydim. Kapısını çalıyordum güle-... (gülenyüz) dememe kalmadan kapıyı açtı, ''iyi misin?Bir şey yaptı mı sana?''  demin onu yüz üstü bırakmış gibi bir duruma düştüğüm adam yine bana sarılıyordu. Öteki yaşamımda dünyayı kurtarsam da böyle bir adama sahip olmak fazlaydı. Eline bir buse kondurup '' Eve gidiyorum ben seni ararım! Beni merak etme.'' dedim ve çıktım. Uzun zamandır ayık kafayla düşünüyordum, düşünemiyordum. Çakır keyif olmaya ihtiyacım vardı. ''Özür dilerim anne! Kendime gelemiyorum''

diye bağırdıktan sonra sigaramdan son dumanı aldım. Bir kaç şişe bira alıp evin kapısını araladım. Kafam doluyken her şeyi unuturdum, bir insan kapısını kapatmayı unutur mu? 7. şişe de fark ettim, emindim kapıyı kapatmadığıma ama kapalıydı işte imkansızdı! Fazla mı içmiştim sanmıyorum. Kaza anı canlanıyordu kafamda, odamın duvarlarını sessiz bir çığlık kucaklıyordu büyüyordu yavaşça daha da. Eniştemin yaptıkları geliyordu aklıma çığlıklar yankılanıyordu beynime saplanıyordu. İlk kez bileğimi kesişim geliyordu gözümün önüne o izler hala taşıyordum onları! Beynimi kemiriyordu bu ses! Dönüyordum kendi etrafımda çöküp kaldım penceremin önünde. Gözyaşları içinde ellerimi sertçe bedenimde gezdiriyordum, temizlenmek istiyordum bu pislikten! Derim hafiften soyulmuştu acıyla irkildim. Kendime geldiğimde tekrar başa dönmüştüm, her yer sigara izmariti, bira şişeleri ve savrulmuş kağıtlar. Bu halisünasyonlar beni delirtiyordu, pencereyi açıp dışarı baktım. Mert oradaydı, onu gördüğümü fark etmedi. Penceremin dibinde oturuyordu, gözleri ağlamaklıydı! Ne zamandır oradaydı. Kapıya yönelip ona doğru koştum.'Sen, sen burada ne arıyorsun!'' beni görünce afalladı. ''Ben, şey sana bakıyordum.'' Mert, bana cennetten uzanan bir el gibiydi. Derin, canımdan daha derin. Onu öpmek için yaklaştım, tam yanağından öpecekken başını çevirdi. Dudakları, dudaklarımdaydı. Yumuşak tatlı bir histi sanki kalbim patlayacak gibi, kaldırım ayağımın altından çekilmiş gibi. Elmacık kemikleri, kirpikleri. Geri çekilip baktım ''Özür dilerim, Mert ben'' dememe kalmadan bluzuna kustum Tanrım! Sürekli özür dilesem de bir şey olmamış gibi davranıyordu. Önce öptüm, sonra üzerine kustum be adam! İçeri geçip bluzunu çıkarttı, karşımda yarı çıplak duruyordu. Köprücük kemikleri.. sanırım yıllarca onları öpebilirdim. Ne diyorum ben! Ağzıma vurduğumda kendimi ele vermiş oldum. Gülümsedi hoşuna gitmiş gibiydi. T-shirtlerimin hiç biri mi olmaz sana, neden bu kadar geniş omuzların var, neden o kaslar...! Daha fazla konuşamayacağım. Kaç kadın yattı omuzlarında? Kaç kişi dokundu sırtına? Kaç kişi sardı belinden, dudaklarına dokundu? Sarhoş muyum ne? Seni görünce neden bu kadar hoş olurum ki başka!? Daha fazla baştan çıkmadan omuzlarına ince bir örtü serdim onu mumyalıyordum resmen. Mert ise kurbanlık koyun gibi başına gelecekleri bekliyordu. Dizlerine yattım, o her şeyden önce benim sığındığım limandı. Konuşuyorduk, cümlelerim kısaldı. Hafif bir uyku kapladı bedenimi, beline sarılarak gözlerim kapatmıştım hala söylediklerine cevap veriyordum. ''Mira, sana söylemek istediğim bir şey vardı. Yarım kaldı... Ben''  evet sızmıştım, onun kolları arasında tamamen uyuya kalmıştım. Uyandığımda onun omuzlarına serdiğim örtü üzerimdeydi, o yoktu. Neden bu kadar üzüldüm ki! Her zaman gördüğüm bir adamdı saat gece 02:32 tabii ki gidecekti benimle kalıp uyuması garip olurdu. Alnım... alnıma bir post-it yapıştırmış. Bu adam çok tatlı! Nasıl bu kadar çocuksu olabilir! ''Günaydın, dünyama düşen ilk ve son Melek. Gitmezsem kötü şeyler olacak, çünkü çok güzel uyuyorsun. Masum ve öpülesi. Üzerini açmaman için seni bana yaptığın gibi mumyaladım. Uyku tulumu! Sabah oldu, kalk ve o evi temizle! Bira şişeleri  ve sigara izmaritleri. Sanırım cümlelerim hep ''Ben'' kelimesi ile son bulacak olsun, devamını sen getir. Ben... 


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlık SahneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin