Evet arkadaşkar yeni bölüm geldi. Evet geç oldu ama benide anlayın. İstediğim artış olmadı ama ben hikayemi severek yazıyorum. Neyse multideki şarkıyı sadece dinlemenizi öneriyorum. Ben şahsen hayranlarıyım.
Multi: BTS= War of hormone
Not: Jungkook benim ona göre :-D ;-)
***********************
Meriçler gittikten sonra sinirle yatağa oturdum. Ben kendi kendime söylenirken Berivan ve Tuana odaya girmişti. Benle Berivan benim yatağıma oturmuştu. Tuana yatağa uzanıp:
- Abartma bence.
Ona tek kaşımı kaldırıp baktım. Berivan'a dönünce o da Tuana'yı onaylayan bakışlar atıyordu. Gözlerimi kısıp:
- Sizin başınıza gelse napardınız?
Tuana anında:
- Ben onun varya ta gelmişinin geçmişinin ebesini...
- O yüzden benide anlayın!
Tuana kafa salladı. Berivan'a dönünce o biraz tereddüt etse de kafa salladı. Sanki bişey biliyormuş ama söylemiyormuş gibi geliyordu. Gözlerimi kısıp:
- Benim bilmediğim bişey mi var Berivan?
Berivan bana dönüp hızla kafasını iki yana salladı. Bi bokluk vardı ama hayırlısı. Tekrar gözlerimi kısıp ona baktım. Berivan gözlerini kaçırarak:
- Ya valla yok bişey..
- Öyle olsun bari..
Lan bari adam gibi yalan at! Neyse çıkar yakında kokusu. Saat 18.00'dı. Vay anasını! Yataktan kalkıp Tuana ve Berivan'a döndüm.
- Kaldırın kıçınızı yemek yapıcaz. Tuana sen..ay ne yapıyorsanız yapın karnımız doysunda..
Berivan tek kaşını kaldırıp:
- Sende yapacaksın kalk!
Oflayıp kalktım. Beraber aşağı indik. Makarna ve salata bize yeter diye düşündük ve işe koyulduk.
****************************
Sonunda yemekler hazırlanmıştı. Ben direk tabağıma gömülürken Tuana:
- Lan hayvan! Yavaş ye önünden mi kaçırıyoz!?
- Sozo no bo!
Ağzım dolu bir şekilde söyleyince Berivan aslanın ceylanı parçalamasını izleyen hamile kadınlar gibi baktı. Özetle iğrendi midesi bulandı. Yemeğime devam ettim. Yemeği önce ben bitirmiştim. Tabağımı tezgaha koyup salona yol aldım. Koltuğa yayılırken telefonum çaldı. Ekrana baktım. Dicle arıyordu. Telefonu açıp:
- Buyrun ben Bilge Hanımın özel asistanı?
- Hmm.. Bana Bilge Hanımı bağlar mısınız lütfen?
diyerek oyunu devam ettirdi. Bende hafifçe kıkırdayıp:
- Kim olduğunuzu belirteyim?
- Siz Dicle deyin o anlar. Acil deyin Mert...
- Noldu Mert'e?
Telefonun diğer ucundan kıkırdama sesleri gelince kaşlarımı çattım. Dicle hala gülerken ben:
- Lan Dicle sende mi Allah rızası için!?
diye söylenmekle meşguldüm. Kendini anladığım kadarıyla zar zor susturup:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGESİZLER
Teen Fictionİki yakın çılgın, dengesiz, inatçı, deli dolu arkadaş ve iki dengesiz, serseri ardaşlar. hep birlikte bu çılgınların hikayesini göz atmaya ne dersiniz? **************************** Ben hamburgerimle konuşurken bi hayvanala çarpıştım. Tam yere...