Blair hanım, Blair hanım
Duyduğum ses başımı kaldırarak etrafa bakmama sebep olsa da hiç birşey yoktu.
Blair hanım
Ses giderek artarken asansör yavaşça etrafımdan yok olmaya başladı. etraf bir anda aydınlanırken gözlerimi araladım. Hala sinema odasındaki koltuktaydım ve karşımdaki dorota beni uyandırmaya çalışıyordu. Rahatlayarak Derin bir nefes aldım ve yavaşça doğruldum.
D: günaydın Blair hanım,
B: günaydın dorota, chuck o nerde, çıktı mı
D: sabah erkenden çıktı. Siz iyi misiniz çok solgun görünüyorsunuz.
B: sadece kötü bir rüya, o kadar, sadece rüya diye tekrarladım.
Biraz daha kendime geldiğimde içimdeki kötü hissin chuck'ı görmeden geçmeyeceğini anladım.
B: dorota banyoyu hazırla duş alıp çıkacağım
D: ama Blair hanım biraz sonra Canton hanımları
B: sana ne diyorsam onu yap Dorota, itiraz değil hareket istiyorum.
D: peki Blair hanım, ben banyonuzu hazırlayıp randevuyu iptal ederken isterseniz siz de kahvaltınızı yapın.
Dorotayı onayladığımda o yanımdan ayrılırken içimi kemirmeye Başlayan kuşkuyla odadan çıktım. Salona geldiğimde canım birşey yemek istemediği için birkaç yudum su içerek vitaminlerimi aldım ve duş almak için odama çıktım.
Duş alıp üzerimi giysem de hala o rüyayı düşünmekten kendimi alamıyordum ve düşüncede de olsa Chuck'a haksızlık yaptığımın farkındaydım ama kendimi bu düşünceden alamıyordum. Daha fazla Düşünmemek adına şapkamı ve gözlüğümü de alarak odadan çıktım. Aşağıya indiğimde dorota, merdivenlerin başında beni bekliyordu.
D: dilediğiniz gibi randevunuzu iptal ettim. Ayrıca arabayı da hazırlattım, aşağıda sizi bekliyor.
B: ne Arabası Dorota, arabayı unut. Bunu bir çeşit gizli görev gibi düşün kimse bilmeyecek, duymayacak, görmeyecek anladın mı,
D: evet Blair hanım hiçbirşey görmedim duymadım bilmiyorum ama siz dikkatli olun lütfen, unutmayın chuck bey kendinizi tehlikeye sokacak herhangi bir entrika olayına girmenizi bir müddet Yasaklamıştı.
B: şişşt entrika filan yok. Hem unutma sen benimsin yalnızca benim. Ha bir de chuck ararsa dinlendiğimi söyle
D: tamam Blair hanım
Doratanın yanından ayrılarak asansöre bindim ve aşağıya indiğimde şapkamı ve gözlüğümü takarak binadan çıktım. Gelen boş taksiye bindim.
B: Empıre otel'e lütfen
Şöför beni başıyla onaylayarak sürmeye başladı. 10 dakikalık yol bir saatmiş gibi gelirken telefonum çalmaya başladı. Duyduğum sesle bir an ürpersem de ekranda gördüğüm isim rahatlamama sebep oldu.
B: Alo Serena, bugün kendini nasıl hissediyorsun, dan ile herşey çok iyi değil mi
S: herşey çok iyi de asıl sen iyi misin
B: evet, şey soracaktım sana Akşam Angelina'nın partisi var mı? Yani herhangi bir parti de olur biraz kafa Dağıtmaya ihtiyacım var.
S: Blair iyi olduğuna emin misin, yine birşeyler karıştırıyor gibisin
B: S. Hiçbirşey karıştıramayacak kadar hamileyim, şimdi soruma cevap verir misin.
S: bildiğim kadarıyla düzenlemiyor.
Serena'nın cevabı içimi rahatlatsa da bu Rahatlık fazla uzun sürmedi.
S: aslında ben seni Annemin sanat akademisi adına düzenlediği geceye davet edecektim.
Ne kadar aptalca olduğunu bilsem de içimi kaplayan kuşkuyla hızlıca konuşmaya başladım.
B: peki ya Dan o gelecek mi yoksa başka bir planı var mı
S: Aslına bakarsan onun bu gece yeni kitabıyla ilgili bir görüşmesi var. Yani bu gece tamamen seninim aynı eski günlerdeki gibi
Yüzüm Düşerken Taksinin otelin arka kapısının önünde durduğunu farkederek
B: tıpkı eskisi gibi, diye mırıldanarak devam ettim.
B; şimdi benim vitaminlerimi almam gerekiyor seni birazdan ararım. Hoşçakal
Telefonu kapatarak çantama attım ve taksiden indim.
Kapının önünde kararsızca geçirdiğim 1 dakikadan sonra
Hadi yapalım şunu diye beni cesaretlendiren iç sesimle vazgeçmeden içeriye girdim.
Direk üst kata çıkmadan bir süre lobide Gözlem yaptım. Dikkat çekmediğimden emin olduğumda da hızlıca asansöre bindim ve Düğmeye basarak kapının kapanmasını bekledim.
Asansör durdu ve kapı açıldığında kalbim heyecandan ağzımda atıyor gibi hissediyordum. Içimdeki ufak bir Şüphe olsa da onun beni sevdiğini ve bu saçma şeyin o Kapıdan girip ona satılınca geçeceğini içten içe biliyordum. Derin bir nefes alarak içeriye doğru birkaç adım attım. Sekreter kız yerinde yoktu. Ama yemek saati olabilir diye düşünerek yokluğunu önemsemedim yada önemsemediğimi düşünerek kendimi kandırarak siyah geniş Kapıya doğru ilerledim.
Kapı koluna uzandım ve yavaşça açtım. Chuck'ı tek başına kağıtların arasına gömülmüş bir şekilde çalışırken gördüğümde bu düşündüklerimden hatta buraya suç üstü yaparcasına gelmemden utanacağımı düşünüyordum ama öyle olmadı. Tam olarak rüyamdaki gibi olmasa da 'Blair'in aldatılması' temalı bir görüntüyle karşılaştım.
Güzel bir kızın elbisesinin fermuarını çeken yarı çıplak bir chuck.
Ikisi gülüşmeye devam ederken beni hala farketmediklerini anladım. Gözyaşlarım yanaklarımdan hızla süzülürken onlara görünmeden hızla oradan ayrıldım. Asansörün gelmesini beklerken kendimi ayakta durabilmek için tüm gücümü kullanmak zorunda kaldım. Ve geldiğinde chuck'ın sekreteri elindeki paketle asansörden çıkarken hiçbirşey söylemeden ben bindim. Kızın bakışlarını Üzerimde hissetsem de umursamadım. Tuşa basarak duvara yaslandım ve kapının kapanmasını bekledim.Chuck
Sabah erkenden otele gelmiş Avrupalı iş adamlarıyla olan toplantıya girmiştim. Toplantıyla ilgili genel verileri gözden geçirirken, gelen Dickens şirket yetkilisi Amber ile görüşmeye başladık. Herşeyi hallettikten sonra beraber sohbet etmeye başladık. Bu sırada Julia kapıyı çaldı elinde içkilerimizle ilerlerken bir anda ayağı takıldı ve içkileri ikimizin üzerine döktü. Julia üzüntüyle peçete uzatırken
J: özür dilerim efendim, ben hemen şey yapayım
Amber eline aldığı peçete ile üzerini silerken
A: önemli değil demeyi çok isterdim ama buradan çıkınca yeni bir Görüşmeye gideceğim.
Ne kadar etkili olmasa da Amber üzerini temizlemeye çalışırken aklıma gelen fikiri ona sundum
C: Amber biraz daha vaktin varsa sana benim gömleklerinden birini verelim bu sırada da Julia sana hemen yeni bir elbise temin etsin. Eminim gömleğe gerek kalmadan Julia gelmiş olacak
A: zahmet olmasın
C: ne zahmeti sen keyfine bak
Amber'e gülümseyerek Julia ile dışarıya çıktım. Ona bir miktar para vererek
C: karşıdaki mağazadan hemen bir elbise alıp gel.
J: tabi efendim. Julia hızla yanımdan uzaklaşırken bende yan odadan bir Gömlek alarak Amber'in yanına gittim ve Gömleği ona vererek giymesi için odadan çıktım. Yan odaya geçerek ceketimi ve gömleğimi çıkarttım. Yeni Gömleği üzerime giydim tam düğmelerini ilikliyorken duyduğum, Amber'in çığlığı ile acele ile onun olduğu odaya geçtim. Odaya girdiğimde hızlıca konuşmaya başladı.
A: elbisemin fermuarını açmaya çalışırken saçık fermuara takıldı, yardım et lütfen canım çok acıyor.
DüşünmedenYanına gittim ve saçını kurtararak fermuarını actım.
C: oldu işte, ben çıkayım Julia da gelmek üzeredir.
ben arkamı döndüğümde elindeki paketle Julia kapıda göründü. O içeriye girerken ben odadan çıkarak kapıyı kapattım. Kendime bir içki alarak ön tarafa geçtim. Biraz sonra Julia yanıma geldi.
C: özür istemiyorum Julia, bir daha böyle birşey istemiyorum.
J: aslında özür dilemeyecektim bay Chuck, asansörden inerken Blair hanımla karşılaştım çok kötü görünüyordu, hamile olduğu için merak ettim.
C: neden bahsediyorsun, Blair bugün buraya hiç gelmedi ki
Bi an duraksasam da anlamam uzun sürmedi. Hızla ayağa kalkarak asansöre yöneldim. Bu sırada elimdeki bardağı Julianus eline vererek, cebimden çıkarttığım telefon ile Blair'i aradım.
-Selam ben Blair Woldorf şuanda bu Mesajı dinliyorsanız demek ki bana ulaşamıyorsunuz. Lütfen mesajınızı bırakın yada bırakmayın nasıl isterseniz.
Telesekreteri daha fazla dinlemeden telefonu kapattım. Asansöre bindiğimde hızlıca konuşmaya başladım.
C: Julia Amber'e çok önemli bir işim çıktığını söyle bir de bugünki diğer toplantılarımı iptal et.
J: peki efendim
Asansörün Kapısı kapandı ve lobiye indiğimde etrafa hızlıca göz gezdirdim. Blair'in olmadığını farkedince dışarıya yöneldim. Tam döner Kapıdan geçerken onun taksiye bindiğini gördüm ve çıktığımda o çoktan gitmişt
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blair And Chuck
Teen FictionArtık evli ve sorumluluk sahibi bir adam olan Chuck Bass bakalım eski alışkanlıklarından vazgeçerek gerçek bir aile babası olabilecek mi ve çok sevdiği adamdan bir bebek bekleyen uslu durmak zorunda olan Blair Woldorf Bass bakalım kendi hikayesinin...