2016.02.28_Pazar
Fâik Bey deri koltuğunda arkasına yaslandı.. Kızının bu fikre hoş bakmayacağını adı gibi biliyordu.. Ancak kızının kendi yokluğunda ayakta durabileceğine pek inanmıyordu.. Bu yüzden kızı kabul etmese, hatta bunu yaptığı için ondan nefret etse bile onu evlendirmek zorundaydı.. Efsun zeki kızdı, güzel kızdı, sorumluluk duygusu oldukça yerindeydi, birçok konuda yetenekliydi de; ancak babası yine de tek başına idare edebileceğini sanmıyordu.. Hem Burak iyi çocuktu.. Arkadaşının küçük kardeşiydi ve kızından altı yaş büyüktü.. Evlilik için bu yaş farkı idealdi.. Ne de olsa erkekler geç olgunlaşırdı ve kızına ancak gerçekten olgun olan biri sahip çıkabilirdi..
İçeri hizmetlinin girmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.. Masasına usulca bırakılan kahve için teşekkür edip hizmetli çıkana kadar bekledi.. O çıktıktan sonra çekmeceden ajandasını çıkardı.. Masasının üzerinden, oldukça özel olduğu belli olacak şekilde küçük bir platforma yerleştirilmiş olan, dolma kalemi alıp defterin sağ üst köşesine bugünün tarihini attı.. Kendi başına bir şey gelse dahi kızının Burak'la evleneceğinden emin olmalıydı..
###
"Sonra bana dedi ki:"
Efsun telefondaki arkadaşını dinliyormuş gibi yapmaya bir süre devam etti.. Hiçbir şey algıyamadığını son kez fark edince özür dileyerek telefonu kapadı.. Az önce, hizmetliler konuşurken, duymuştu babasının hasta olduğunu.. Ve ilk düşündüğü şey babasının ne kadar güçlü olduğu olmuştu.. Yıllardır annesinin ölümünün acısını derinden yaşadığını bilmesine rağmen, ne acısını ne annesinin yokluğunu kendisine hissettirmeyen o muhteşem adam, şimdi de fiziksel acılarını çok güzel kamufle ediyordu.. Bunları düşünürken ona bir kez daha hayran oldu.. "Şu koca dünyada dayana bileceğim tek direk o.." diye düşündü.. Hayatı boyunca ondan bir gün olsun ayrı kalmamıştı ve kalmayı da düşünmüyordu.. Bu yüzden evlenmeyecekti işte.. Yaşıtları gibi çiçekli böcekli evlilik hayalleri kuramazdı.. Ömrünün sonuna kadar babasıyla kalacaktı..
On yedi yaşındaydı henüz.. Beş ay sonra reşit olacaktı.. Üniversiteye gidecekti.. Yeri çoktan ayarlanmıştı.. Babası yönetimle ilgili bir bölüm okuması konusunda ısrarcı olsa da sonunda onu ikna etmişti.. Tıp okuyacaktı..
Yataktan aşağı zıpladı.. Babası hasta olduğuna göre onun yanında olmalıydı.. Kapıya doğru yürüdü.. Kulpu tutup derin bir nefes aldı.. Yüzüne bir gülümseme yerleştirip kulpu çevirdi.. Uzun ve geniş bir koridordan geçerek babasının odasının kapısını çaldı.. Kapıda içeri girilebileceği anlamına gelen açık mavi ışık yanınca kapıyı açtı.. Babası deri koltuğundan kalkarak ona doğru yürüdü.. Efsun babasının boynuna sarıldı.. Bir müddet öylece kaldılar.. Ayrılırken Fâik Bey konuşmaya girmek için hazırlanıyordu..
_Efsun..
_Efendim babacığım??
_Ben biraz hastayım..
_Aslında bugün çalışanlar konuşurken kulak misafiri oldum ve sana, bana daha önce söylemediğin için, biraz kırıldım babacığım..
_Özür dilerim.. Bu konuda haklı olduğumu savunamayacağım..
_Yine de şimdi söyledin.. Belki beni seni affetmeye ikna edebilirsin..
Efsun son cümleyi söylerken babasına gülümsüyordu.. Ancak Fâik Bey ciddiyetini bozmadı..
_Hastalığının ne olduğunu söylemeyecek misin??
Fâik Bey bir an duraksadı.. Aslında amacı her şeyi anlatmaktı ama şu an o kadar da emin değildi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağlayan Çınar
Teen FictionZengin bir iş adamı olan Faik Bey çok sevdiği biricik kızını, çocukluk arkadaşının kendisi gibi yakışıklı ve başarılı erkek kardeşiyle evlendirmek düşüncesindedir.. Çünkü, sağlığının iyiye gitmediği bu zamanlarda, ele avuca sığmayan kızını emanet e...