_Evlenmek istemiyorsanız beni neden çağırttınız?? Benimle tanışmak isteyenin siz olduğunuzu duydum.. Yanlış mı duydum??
Sonunda söylemişti işte.. Bu küçücük kızın karşısında neden bu kadar heyecanlıydı anlayamıyordu.. Belki o da başta bu evlilik düşüncesinden çok hoşlanmamış olabilirdi ancak iki şirketin ve onların geleceği için gerçek anlamda mantıklı bir evlilikti.. Bu zeka küpü kız bunun farkında değil miydi acaba??
_Yanlış anlamayın Burak Bey.. Ben bu güne kadar evlenme düşüncesine bile karşı bir insan olabilirim ancak eğer babam istiyorsa dünyadaki en çirkin ve en fakir insanla dahi evlenebilirim..
Ne diyordu bu kız?!
_Ah.. Fakir ve çirkin olmadığıma göre aslında benimle evlenmenizde çok da büyük bir sorun olmamalı, eğer evleneceğiniz adamda aradığınız özellik fakir ve çirkin olmamasıysa..
_Bunu nereden çıkarttığınızı sormamda bir sakınca var mı??
_Yok efendim.. Ancak cevaplama zahmetine giremeyeceğim.. Ancak biraz hayal kırıklığına uğradığımı belirtmek isterim.. Zira bu evliliğin iki şirket için ne kadar mantıklı bir adım olacağını göremiyor olmanız hakkınızda söylenilenlerden sonra biraz garip kaçıyor.. Yoksa ben de sizinle evleneceğim için havalara uçuyor değilim.. Kendinizi bulunmaz hint kumaşı sanmayın..
Güzel söylemişti.. Bu o kıza ders olurdu..
_Pardon, bende öyle bir hava mı var??
Biraz fazla mı ileri gitmişti acaba?? Kızın yüzü çok iyi görünmüyordu..
_Sadece bilin istedim..
_Öyle demek.... Kusura bakmayın.. Henüz on yedi yaşındayım da.... Daha reşit bile olmadan evlenmeye zorlanıyorum ve üniversitede istediğim bölüme bile gitmeme izin verilmiyor; üzerine, sanki bunlar yetmiyormuş gibi, evleneceğim kişiyi tanımıyorum bile.. Benden iki-üç yaş değil, tam altı yaş büyük.. Bir de hayatım boyuna hayalini kurduğum ve artık yapmama imkan kalmayan doktorluk mesleğiyle uğraşıyor.. Güleyim mi ağlayayım mı siz karar verin isterseniz.. Böyle bir durumda sizi tam olarak nasıl sorgusuz sualsiz kabullenmemi bekliyorsunuz??
Gerçekten fazla ileri gitmiş olmalıydı.. Kız ağlayacakmış gibi duruyordu.. Gerçekten daha çok küçüktü.. Zor geliyor olmalıydı tüm bunlar.. Kendisinin hiç bir suçu olmadığını biliyor olsa da suçlu hissediyordu.. Ne yapmalıydı?? Derin bir nefes aldı..
_Ben.... Üzgünüm.. Ancak bilmelisin ki ben de zor zamanlar geçiriyorum..
Durdu.. Biraz Efsun'u izledikten sonra yeniden, bu kez bir fikirle, konuşmaya başladı..
_Dışarı çıkmaya ne dersin??
Efsun kafasını "olur" anlamında salladı.. Burak hizmetliye fırsat vermeden kapıyı açtı.. Efsun ağır adımlarla dışarı çıktı.. Burak da hemen arkasından ilerlemeye başladı.. Efsun'un bu hali şefkatini kabartmıştı.. Elini omzuna koymak isteğiyle ileri doğru götürdü ancak cesaret edemeyip geri çekti.. Bahçeye açılan kapıya geldiklerinde hâlâ arkasından yürüyordu..
Bahçenin her yeri ışıklandırılmıştı.. Güzel bir bahçeydi.. Koskocaman ağaçlarla kaplıydı.. Yaprakların arasından ay ve yıldızlar görünüyordu.. Efsun'a baktı.. Elleriyle kollarını kavramış, muhtemelen üşümemeye çalışarak yürüyordu.. Güzel kızdı.. Makyaj yapmamış olması dikkatini çekmişti.. Ancak bunu ona iyi görünmemek için yapmış olduğunu düşünmüyordu.. Aksine güzel görünmeye çalışmış olmalıydı.. Siyah tül gibi bir gömleğin üzerine pembe bir ceket ve pembe bir şortun altına siyah çorap giymişti.. Ayaklarında da pembe ayakkabı vardı.. Saçlarını salmış ve bir kısmını önden alıp küçük bir tokayla arkadan tutturmuştu.. Küçük ancak güzeldi işte.. Bir kaç seneye kalmaz çok güzel bir kadına dönüşürdü..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağlayan Çınar
Fiksi RemajaZengin bir iş adamı olan Faik Bey çok sevdiği biricik kızını, çocukluk arkadaşının kendisi gibi yakışıklı ve başarılı erkek kardeşiyle evlendirmek düşüncesindedir.. Çünkü, sağlığının iyiye gitmediği bu zamanlarda, ele avuca sığmayan kızını emanet e...