Bir insanı çok sevdiğinizi düşünün.Öyle bir sevgi ki bu,aşk mı arkadaşlık mı karar veremiyorsunuz, tek bildiğiniz sürekli yanınızda olmasını istiyorsunuz.O yokken bir boşluk oluyor,onunlayken gülüşleriniz bile farklılaşıyor.Onunla geçmeyen saatler yıllara,onunla beraber geçen saatler ise dakikalara dönüşüyor.Ne yaparsa yapsın kızamıyor,darılamıyorsunuz.Dışarıdan ne kadar korkutucu,sert görünseniz bile onun yanında bütün buzlarınız eriyiveriyor.Hayal gücünüzün alabileceği en kötü şeyleri yapıyor olsa bile karşınızdaki insan,vazgeçemezsiniz.Ya da karşılık alamayacağınızı bildiğiniz halde bir gülüşünü,kaçamak bir bakışını yakalamaya uğraşırsınız.
Şimdi "Tamam iyi hoş,efkarlandık falan ama ulan bu kız ne anlatıyor?" dediğinizi duyar gibiyim.E o zaman okuyun,okuyun ama kafanızın içinde olayları sahne sahne canlandırarak,biraz da acıları paylaşarak,empati kurarak okuyun.
Şişkoluktan Kurtulma Rehberi'nden alıntıDefter,yine ben.Yine ben dedim çünkü bugün yine o farklı bir insana dönüştüğüm günlerdeyim.1 sayfada bırakamayacağım bugün de.
Geçen gün "Hayatım çok monotonlaştı,artık bir hareketlilik istiyorum." yazmıştım ya,o hareketlilik oldu işte defter.Ne oldu biliyor musun?Ben tam 1 yıl,8 ay sonra,tesadüfen günü gününe tam 20 ay sonra Uzay'ı gördüm.Aynı masada oturdum onunla,yalnız değildik ama aynı ortamın içerisindeydik.
Onu ilk gördüğümde o eski gülümsemelerinden birini yolladı bana.Ama,eski gülümsemesi dediğim,eskiden bana yolladığı o mükemmel gülüşler gibi değildi.Bir yabancıya bakıyor gibiydi.Oysa ki defter,ben ona eski Uzay'la her buluştuğumuzdaki gibi sarılacağımızı düşünerek gitmeme rağmen.Bana yabancıymışım gibi,uzak ve soğuk bir gülücük yolladı.
Herkes ayrı ayrı sohbetlere dalmış gitmişti.Bense adeta konuşmayı unutmuş,başımı öne eğmiş ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.Bari ayıp olmasın da nasıl olduğunu sorayım diye düşünüp kafamı kaldırdığımda ise,onu telefon ekranına bakarak gülümserken gördüm.Kendimden tanıdım bu gülüşü,sevdiği biriyle konuşuyordu.Ne zaman Uzay'la konuşsam önceden,ben de böyle sırıtır dururdum.Sesini tekrardan duymayı o kadar çok istiyordum ki,saçımla tekrardan oynamasını,tekrardan "Zella" demesini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zella
Teen Fictionve ben,yine bir akşam üstü, sadece bilgisayar ışığının aydınlattığı odamda, ağladığım duyulmasın diye rastgele açılmış bir şarkı eşliğinde, çirkinliğimi biraz da olsa kapatsın diye yaptığım makyajı akıta akıta ağlıyordum.Gözyaşlarım çığlıklarımı, hı...