Koşar adımlarla derse yetişmeye çalışırken duyduğum ses ile aniden durdum. Bir yanım ilerlemem için beni zorluyordu fakat diğer yanım durmam için diretirken durup bu sesin kime ait olduğunu anlamaya çalıştım. Evet evet kesinlikle ona aitti çünkü bu sesi nerede olsa tanırdım. Müzik odalarının olduğu binaya doğru yöneldim. Sessiz sessiz yürüyordum sanki suç işlemişçesine oysa benim yaptığım gayet masum bir şeydi. Sesin sahibini öğrenmek. Ben hayatımda böyle muhteşem ses duymamıştım. İnsana huzur veriyordu sesi ve mükemmel bir enerjisi vardı aynı anda hem ağlatıp hem güldürebilecek birisiydi. Yaşamayı seven fakat sanki yaşanmışlıkları ona acı veriyormuş gibi. Düşüncelerimden kurtulup kapıya yönelmiştim. Aralık olan kapıdan bakınca tam da beklediğim gibi onu gördüm. Kim miymiş o? Hemen anlatıyorum. Bizim okulun yakınlarında bir kafe var ve belli akşamlar orada canlı müzik yapılıyor ve oranın solisti de biraz önce dikizlediğim arkadaş ama ne yazık ki tanışmıyoruz ben onu az çok biliyorum gerçi bildiğim tek şey adı ne yazık ki. Eymen isminin birine bu kadar yakıştığını onu gördükten sonra anladım. O kadar farklı biri ki öyle diğer sesi güzel olanlar gibi ukala havalı birisi değil aksine sakin naif ağırbaşlı biri sanki yeteneklerinin ve tabiki de yakışıklılığının farkında değil gibi. Ama merak ettiğim bir şey var bu çocuğun bizim okulda ne işi vardı. Yoksa aynı okulda mı okuyorduk? Ama öyle olsa fark ederdim yani böyle şeyler benden kaçmazdı. Ahh az kalsın unutuyordum kendimi tanıtmayı. Ben Hayal Bademci üniversite birinci sınıf mimarlık öğrencisiyim. İstanbul'da ailemle birlikte yaşıyorum, bir ablam bir abim ve birde ufak kız kardeşim var çekirdek aileden biraz büyük bir aileye sahibim. Babam çok iyi bir cerrah annemde mimar bende onun gibi başarılı bir mimar olmak için elimden geleni yapacağım. Öyle sürekli ders çalışan inek tiplerden değilim ama çizim yapmak benim için nefes almak gibi bir şey. Özellikle karakalem çalışmalarına ilgim daha fazla. Müzik ve dansla da aram oldukça iyi. Hemen hemen her dans tarzını biliyorum ama profesyonel olarak üç yıldır salsa ile ilgileniyorum. Enerjime enerji katıyor ve bana oldukça iyi geliyor. Dalgın dalgın kapıdan içeri bakarken telefonun çalmasıyla irkildim. Bir an duraksamadan sonra Eymen'in buraya geldiğini zar zor fark edebilmiştim hayır yani ne vardı kendimi bu kadar sesine kaptıracak. Bana gelmesine üç dört adım kala hareket etmeyi başarmış binanın çıkışına doğru hızlı adımlarla yürürken sesini tekrar duymuştum. Bana mı sesleniyordu? " Hey! Bakar mısın? " Tabiki de bakamayacağım Eymenciğim bakıp da rezil mi olayım yani. Hem ne diyebilirdim ki evet size bakıyordum çünkü sesinize kendimi kaptırdığım için sizi dikizlemekten kendimi alamıyorum mu diyim hı ne bekliyorsun benden canımcım. Hala çalan telefonuma sonunda odaklanabilmiştim ve arayan her kim ise gazabımdan kurtulamayacağı kesindi. Resmen telefon yüzünden yakalanmıştım. Alel acele telefonu çantadan çıkartıp baktım ve arayan kişinin Hande olacağını nasıl da düşünememiştim. Ah Hande ahh yaktın beni. "Efendim Hande yani ne vardı beş dakika sonra arasan kızım ama duuur ben yanına bir geleyim seni geberticem Hande yaktın kızım beni" dememle onun bana söyledikleriyle beraber kafamdan aşağı kaynar sular döküldü resmen. " Beş dakika içinde sınıfta olmazsan senin beni gebertmene kalmadan Emre hoca seni gebertecek haberin olsun. Adamı resmen zor oyalıyorum kızım sakin adamı bile çıldırtmayı başarabiliyorsun ya helal olsun sana." Diyip telefonu suratıma kapattı. Evet bugün proje teslimi içi son gün ve ufak bir detay daha son yarım saatim kalmıştı bu projeyi teslim etmezsem bu dersten kalacaktım ve en fazla kredisi olan dersten kalmak demek ortalamamın oldukça düşük olması demekti. Ufak bir problemim daha vardı buradan mimarlık binasına gidişim nerdeyse 10 dakikamı alırdı o da hızlı koşarsam. Ben bunları düşünürken beş dakika geçmişti bile kaldı mı 25 dakika. En kötü karar kararsızlıktan iyidir diye düşünüp koşmaya başlamamla yere kapaklanmam bir oldu. Oo ne güzel bir bu eksikti diye söylenirken bir elin bana uzandığını gördüm. EYMEN! Ben şaşkın şaşkın ona bakarken o da ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Haklı çocuk yani o her şeyden bir haber ben ise biraz önce rezil olduğum düşüncesiyle yerin dibine geçmiştim. " iyi misin" demesiyle kendime gelip elini tutup ayağa kalktım. "Teşekkür ederim iyiyim" dedim aceleyle arkamı dönüp gitmeye yeltendim çünkü şuan onun yüzüne bakıp kalırsam proje için çok geç kalmış olacaktım. "Bir dakika bekler misin? Dizin çok kötü kanıyor istersen pansuman yapalım." dedi ve o anda fark ettim dizimin acısını. Artık ne derece korkmuşsam Emre hocadan acımı falan unutmuştum resmen. " Ama benim gitmem lazım yeterince zaman kaybettim biraz daha oyalanırsam projemi teslim edemeyeceğim" dedim. " İstersen seni gideceğin yere bırakabilirim hem yetişirsin hemde koşarken canın acımamış olur" dedi. Ay yoksa bu çocuk beni mi düşünüyordu? Canım ya nasıl da tatlı amaaaa. Yoksa benden hoşlanmış mıydı? Yok artık saçmaladım şuan. " Size zahmet olmasın" dedim bütün tatlılığımı kullanarak. " Hayır olur mu öyle şey " dedi. Yakışıklı olduğunuz kadar centilmensiniz de bayım diye geçirdim içimden nasıl düşündüysem artık ufak bir gülümseme eşlik etti bana. Binanın sağ tarafındaki merdivenlerden aşağı inip arabaların olduğu tarafa yöneldik. Kırmızı Fiat 500L nin yanına gelince durduk arabayı açtı ve sürücü koltuğuna geçti bende yanındaki koltuğa geçince hareket ettik. "Nereye götüreceğim seni? " sorusuna " Mimarlık binasına" diye cevap verdim. "Bu arada ben Eymen " diyip gülümsedi. "Bilmez miyim " diyip mırıldandığımda söylediğimi anlamamış olmasını umut ettim "Efendim" demesiyle anlamadığını fark edip içim rahatladı. " Bende Hayal " dedim gülümseyerek. "Memnun oldum Hayal" dedi. Evet gelmiştik binanın önüne "Çok teşekkür ederim sen olmasan yetişemezdim" dedim. Eğer düşmemiş olsaydım Eymen bana yardım etmeyecekti ve ben yetişemeyecektim. Önce kapının önünde benim onu izlediğimi fark etmesi şimdi ise düşmemle iki kere rezil olmuştum ama en azından ikincisi işime yaramıştı. "Rica ederim" diyip göz kırptı. Ben binaya girerken o uzaklaşmıştı bile. İkinci kata çıkıp hocanın odasına attım kendimi. "Ooo Hayal Hanım hiç gelmeyeceksiniz sandık. Hoş geldiniz sefa getirdiniz. Nerelerdeydiniz? " diyen Emre hocaya " Hocam aşk olsun ben sırf bu projeyi teslim edebileyim diye koşayım üstüne bir de düşeyim ama yine de pes etmeyip süre dolmadan yetişeyim sizin bana söylediklerinize bakın " diyip dizimi gösterdim. Birazcık duygu sömürüsü yapıp üste çıkmaya çalışıyordum. Kahkaha atıp bana bakan Emre hoca " Seninle baş edilmez ukala. Ver bakayım projeni" dedi. Bu adamla iyi anlaşıyorduk. Annemin arkadaşıydı belki o yüzden belki de derslerini aksatmayıp sözünden çıkmadığım içindir. Projemi ona verip yavaşça odasından çıkmamla göz göze geldiğim kişiye bakarken ağzım bir metre açık kalmış olacak ki gülümsemesi bütün yüzünü kapladı.
------------------------------
Merhaba arkadaşlar, bu benim ilk bölümüm olduğu için bir hatam olduysa kusura bakmayın. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Umarım beğenmişsinizdir. Keyifli okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR FISILTIDIR YAŞAMAK
Teen FictionAşk nedir? Nerededir? Nasıl hissettirir? Bu soruların cevabı herkes için farklıdır. Kimi içinde uçuşan kelebekler diye tanımlasa da kimi için aslında acıdır aşk. Ve kimiside sevdiğinden vazgeçebilecek kadar çok aşıktır. Kendi dünyasında normal bir...