Kantinde Hande ile bölümdekilerin dedikodusunu yaparken birinin bize doğru yaklaştığını fark ettim ve hemen sustum. Sonuçta bölüm dedikodusu önemli bir meşgaledir ve Hande'yle aramızda kalmalıdır. Ah ah bu kızda olmasa hayatım çok sıkıcı olurdu. Bu çocuğu bölümden biliyordum ama bir dönem geçmesine rağmen adını hala bilmiyordum. Çocuk bize yaklaşıp bana bakarak
" Hayal, Emre hoca seni odasına çağırıyor." Deyince acaba yine ne oldu da ben bilmeden bu adamı kızdırdım diye düşünmedim değil. Ama son bir haftadır oldukça sakindim ve Emre hocayla bir münakaşanın içine girmemiştim. Hande bana dik dik bakınca
" İnan ben bir şey yapmadım." Derken ellerimi havaya kaldırmıştım. Hande tatlı tatlı gülerken ona ufak bir öpücük atıp kantinden çıktım.
Bilerek yavaş yürüyordum ki Emre hocanın neyle ilgili konuşacağını düşünebileyim diye. Odasının önüne gelip kapıyı çaldım.
" Gel Hayal" diye sesi gelince şaşırmış bir şekilde içeri girdim.
" Şaşkın şaşkın bakma her seferinde kapıyı kıracak gibi çalıyorsun." Dediğinde gülümsedim.
" Kusura bakmayın hocam fark etmemişim. Bundan sonra daha düzgün çalarım." Diyip şirince gülümsedim.
Bana uzattığı zarfa anlamsızca bakınca konuşmaya başladı.
" Al artık şu zarfı kolum ağrıdı senin yüzünden" demesiyle hemen zarfı elinden aldım. Bu zarfta neyin nesiydi acaba. Üstünde -Hayal'e- yazıyordu. Önce zarfa sonra ne olduğunu açıklamasını istercesine Emre hocaya baktım.
" Birisi gelip bunu sana ulaştırmam için benden rica etti. Başka da bir şey söylemeden gitti. Yine kimden bu aşk mektubu bakayım" derken hafiften sırıttı.
Neden Emre hocadan böyle bir şey istemişti ki bu zarfı bırakan kişi? Beni bulmak hiç de zor değildi. Günümün neredeyse tamamını bu binada geçiriyordum. Emre hocanın odasına gelen kişi beni de bulabilirdi. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp
" Teşekkür ederim hocam bilmem artık hangi hayranımdan" diyip gülümsedim ve hızla odadan çıktım.
Binanın çıkışına doğru ilerleyip dışarıdaki banklardan birine oturdum. Bana daha önce kimse mektup falan yazmamıştı. O yüzden biraz heyecanlıydım. Bu zarfın içindeki mektup değil ufak bir nottu. Ve şöyle yazıyordu.
-Ufak bir oyuna ne dersin? Mimarlık kantininde senin için bir şey var. Bence bakmalısın :) -
Bu da ne ya böyle diye söylenmeye başladım. Biri benimle dalga mı geçiyordu acaba. Hande mi ki? Yok yok Hande böyle şeylerle uğraşmaz ki. O zaman kim bu?
Bir yanım kantinde ne olduğuna bakamam için ısrar ediyordu. Diğer tarafım boş ver uğraşma diyordu. Biraz düşündükten sonra ayağa kalkıp üstüme falan baktım. Sonuçta kantinde karşıma ne çıkacağını bilmiyordum. Her duruma karşı üstüm başım falan düzgün olmalıydı. Güzel görünmeye falan önem veriyorum yani. Odamdan dışarı çıkarken bile özenli ve güzel olmalıydım.
Yavaş yavaş binadan içeri girip kantine yöneldim. Kantine girer girmez Hasan amca bana seslendi. Hasan amca bizim kantindeki mükemmel tostları hazırlayan ton ton amcamız.
" Efendim Hasan amca" diyip ona doğru yürüdüm.
" Bu zarfı bana birisi bıraktı sana vermem için."
Hadi bakalım bir not daha! Birisi gerçekten benimle dalga geçiyor olmalıydı.
" Hasan amca nasıl biriydi biraz tarif edebilir misin?"
" Kızım pek bakamadım ki. Ama kahverengi uzun saçlı senin yaşlarında bir kızdı."
"Kim acaba bu kız" diye mırıldandım ve başka bir şey sormadan dışarı çıktım.
Notta şöyle yazıyordu :
-Biraz yürüyüşe ne dersin Hayal? Hadi bakalım üçüncü zarf seni kütüphanede bekliyor. Biliyorum kütüphane mimarlık binasına biraz uzak ama üçüncü notu alıp almamak sana kalmış. Şansına hava güzel. :) -
Yaa yeter! Evet meraktan ölüyorum üçüncü notta ne yazdığı hakkında ve bunun sonundaki kişiyi öğrenmek için. Benim gibi meraklı birine bu yapılır mı yaa!
Önce yavaş başladığım yürüyüşüm zamanla hızlanmıştı. Nefes nefese kalmıştım ama sonunda kütüphaneye ulaşmıştım. Ama zarfı nerede bulacaktım kocaman kütüphanede. Kapıdan içeri girer girmez karşımdaki duvardaki küçük panoda kendi sorumun cevabını buldum. Bir zarf iğneyle oraya tutturulmuştu ve üstünde –Hayal'e- yazıyordu.
Homurdana homurdana dışarı çıkıp zarfı açtım.
-Biliyorum Hayal şuan içinden bana saydırıyorsun bunu biliyorum çünkü seni çok iyi tanıyorum. Beni görünce çok şaşıracaksın. Şimdi de spor salonunun soyunma odasındaki 24 numaralı dolaba git. Anahtar zarfın içinde. :) -
Kim ki bu? Beni bu kadar iyi tanıdığını söyleyen. Şaşkınlıktan aklım durmuştu resmen. Aklıma kimse gelmiyordu. Tabi ki bir yanım Eymen olması için yalvarıyordu ama Eymen beni çok iyi tanımıyordu ki. Hem o olaydan sonra bir daha onu görmemiştim. Sırf onu görebilmek için bir haftamı mühendislik binasında geçirmiştim. Her yere bakmıştım ama onu görememiştim. Neredeydi acaba? Belki de ailesinin yanına dönmüştü. Numarası olsaydı arardım belki. Ama ne diyebilirdim?
Eymenciğim ben seni çok merak ettim. Sürekli gözüm seni aradı fakat bulamadım. Neredeysen çık gel. Olur tabi canım diyip o da koşa koşa gelirdi zaten. Ben onun tam olarak arkadaşı bile değildim ki onu arayabileyim. Aman neyse diyip zarftan çıkan anahtara baktım.
-----
Dolabın önünde açıp açmamak konusunda kararsız kalmıştım. Ne olduğunu merak ederken bir yandan da korkuyordum. Korku filmi gibi dolabı açınca üstüme bir şey fırlamayacağının ya da kesilmiş bir kafayla karşılaşmayacağımın garantisi yoktu. Yine fazla saçmalamış olduğumu fark edip dolabı açtım. İçinde iki tane kutu ve bir tanede zarf vardı. Tabi meraktan önce kutulardan büyük olanına baktım. İçinde mükemmellikten ölecek kadar güzel bir salsa elbisesi vardı. Siyahın bir elbiseye bu kadar yakıştığını bu elbiseyi görünce anlamıştım. Merakım giderek artarken diğer kutuya baktım. Bu kutuda da elbiseyi tamamlayan siyah dans ayakkabısı bütün zarafetiyle duruyordu. Sıra zarfa gelince hızlıca açıp okumaya başladım.
-Bana bir dans sözün vardı güzellik. Her şey hazır bir tek sen eksiksin. Dans salonunda bekliyorum.-
Bu yazıyı okuduktan sonra kim olduğunu anlamıştım ve şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı resmen. Gerçekten gelmiş miydi? Yoksa biri hala benimle dalga mı geçiyordu? Elbiseyi giyip dans salonuna gitmeli miydim ki? Aklımda bir sürü soru işareti vardı ve cevaplarını öğrenebilmem için dans salonuna gitmeliydim.
---------------------------------------------
Merhaba arkadaşlar umarım bölümü beğenmişsinizdir. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR FISILTIDIR YAŞAMAK
Teen FictionAşk nedir? Nerededir? Nasıl hissettirir? Bu soruların cevabı herkes için farklıdır. Kimi içinde uçuşan kelebekler diye tanımlasa da kimi için aslında acıdır aşk. Ve kimiside sevdiğinden vazgeçebilecek kadar çok aşıktır. Kendi dünyasında normal bir...