Bölüm 2

257 28 30
                                    

Afallamış bir şekilde karşımda duran Eymen'e bakakaldım. "Sen" dedim sorarcasına "Bende seni arıyordum bilekliğini arabada düşürmüşsün." Dedi elinde duran bilekliğime bakarken.

Ay bu çocuk sırf bilekliği vermek için mi gelmiş beni bulmuştu. Birden heyecandan olsa gerek kekelemeye başladım ki normalde hiç böyle olmazdı. "Te-teşekkür ederim. Şey ıııı o benim uğurlu bilekliğimde ben onu kaybetsem çok üzülürdüm çok teşekkür ederim " diyip gözlerine baktım. Farklı bir mavisi vardı insanı büyüler gibi ve bakışları oldukça derindi.

"Ee buraya kadar geldim öyle kuru kuru teşekkür ederim kabul etmem bir kahveni içerim artık." Dediği gibi ellerim titremeye başladı. Biz ikimiz kahve içecektik öyle mi? Tam da Hande'nin tabiriyle AY BEN ŞOK! İnanması zor geldi bir an ama sonra toparladım ay ne olacaktı sanki alt tarafı bir kahve yani sonuçta çocuk boynuma atlayıp ne olur evlen benimle demeyecekti ben yine fazla abartıyordum. "Cevap vermedin" demesiyle ona baktım.

"Tabi olur olur bu yakınlarda bildiğim bir yer var oraya gidebiliriz istersen"

"Olur, tabi bana uyar" dedi o da.

Yola koyulmuş kafeye doğru giderken birden aklıma gelen düşünceyle bir utanç kapladı içimi. Acaba kapıdan bakan kişinin ben olduğumu fark etmiş miydi ki? Umarım fark etmemiştir yoksa dev rezil olurdum. Kafeye geldiğimizde arabadan indik ve içeride cama doğru olan yerlerden birine oturduk. Bu mekanı çok seviyorum. Farklı bir havası var hafif tarih kokarken modern parçalarla oldukça ilginç bir duruşu vardı. Hem burası abimin arkadaşının mekanı olması da sevme nedenlerim arasındaydı.

"Ee ne tavsiye edersin" dedi Eymen

"Buranın sıcak çikolatasına bayılıyorum" dedim neşeyle çünkü sıcak çikolata diğer bir yaşam kaynağımdı.

Biz sıcak çikolataları beklerken sohbete dalmıştık. Bu sırada bilgisayar mühendisliği 2. sınıf olduğunu, üç arkadaşıyla birlikte evde oturduğunu, uzun zamandır şarkı söylediğini ve bateri çaldığını öğrendim.

Bende ona kendimle ilgili olanları anlattım. İlgisini en çok çeken kısım motor ile gezmeyi sevdiğimdi çünkü o da hastasıymış. Bir gün beraber gezeriz diye sözleştik. O da beni canlı müzik yaptığı kafeye davet etti. Sanki hiç bilmiyormuş gibi "Tabi, gelirim neden olmasın " dedim.

"Bu arada" diye söze devam ettim "Ailen neredeler? Burada olsalar onlarla kalırdın herhalde demek ki şehir dışındalar" diye normal şeyler söylediğimi düşünüyordum fakat yüzünün asıldığını fark edince duraksadım " Özür dilerim yanlış bir şey mi söyledim."

Gözlerimin içine baktığında içinde kopan fırtınaları sanki hissetmiştim. Öyle bir acı vardı ki gözlerinde ama ne olduğunu çözememiştim. " Ailemle iki yıldır konuşmuyorum aramızda bazı sorunlar var, anlaşamadığımız konular." diyince üstelemedim.

Zaten sıcak çikolatalarımızda gelmişti. Ömer abinin yanıma gelip "Naber ufaklık " demesiyle resmen yerin dibine girip çıktım. Ömer abi abimin arkadaşı hem de bu kafenin sahibi olan kişi. Hayır yani görüyorsun yanımda yakışıklı birisi var ne diye bana ufaklık diyorsun canım ya!

" İyiyim Ömer abicim sen" dedim hafif dişlerimi sıkarak. O da anlamış olacaktı ki benimle daha fazla uğraşmadı. "Bende iyiyim canım hadi size afiyet olsun ben bizim çocukların yanına gideyim" dedi. Daha fazla benimle uğraşmamasına şükrediyordum çünkü başka zaman olsa beni yerden yere vurmadan rahat edemezdi.

Gözlerim Eymen'e kayarken gülümsediğini fark ettim. Nasıl baktıysam artık sırıtması bir anda kayboldu. "Ama komikti" diye açıklama gereği duyunca bende onun bu haline gülmeye başladım. Uzun uzun okuldan müzikten danstan sohbet ederken saati sanki unutmuş gibiydim. İki saati birlikte geçirmiştik.

"Artık kalksak olur mu? Akşam anneme söz verdim erken geleceğim diye."

"Tabi ki Hayal kalkalım seni eve bırakayım"

"Yok, yani ben taksiyle giderim şimdi sana zahmet olmasın hem bu trafiğe girmek pek akıl karı değil" dedim ve ufaktan gülümsedim.

"Hayır, canım ne olacak sanki " dediğinde bir heyecan basmıştı beni. Bana canım mı demişti yoksa ben mi yanlış anlamıştım. Çocuk lafın gelişi demişti bende lafı alıp nerelere çekmiştim.

Arabaya binip yola koyulmuştuk bile radyoda çalan kaçıncı şarkıydı hatırlamıyorum ama hala eve gelememiştik. Bu İstanbul trafiğinde kafayı yememek mümkün değil yani. Bu sırada nedense hiç konuşmamıştık. Ben ilk tanıştığım insanlarla hemen muhabbete giren birisi değilimdir ama zaman geçtikçe alışıyorum karşımdakine ve asıl yönüm oraya çıkıyor. Hande genelde hiç susmadığımı söyler ve bana manyak diye seslenir aslında manyak olan kendisidir. Deli kız ya tek dostumdur kendisi. İlk arkadaşım, ilk sırdaşım, yani kardeşlerimden farkı yok benim için.

Babalarımızın dostluğu ilkokul yıllarına dayanıyormuş, hal böyle olunca bizde birlikte büyüdük. Hande'nin kardeşi olmadığı için bize daha bağlı. Acaba Eymen'inde kardeşi var mı? Ya da ailesi nerede? Neden konuşmuyorlar? Sorular aklımdan hızla geçerken Eymen'in sesi kulağıma geldi.

"İstersen buradan sonra yolu söyle bende ona göre gideyim" diyip sırıttı.

Ay bana laf mı soktu ya bu çocuk. Söylediğine fazla kafa yormadan yolu tarif ettim. Ana yoldan sonra bir ara yola saptık. Eymen'e baktığımda yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Sanki korkmuş gibi. Ama arabanın içinde sadece ikimiz vardık. Ben onu yiyecek gibi bakmıyorsam korkacak bir şey yoktu ki. Hızlı hızlı konuşmaya başladı. Bir yandan da aynalardan etrafı kontrol ediyordu.

" Hayal şimdi sana bir şey söyleyeceğim ama sakın korkma bu konunun seninle alakası yok. Arkamızda bir araba var ve uzun zamandır bizi takip ediyor. Az çok kim olduğunu tahmin ediyorum ama yine de atlatmaya çalışacağım. Biraz hızlı gitmemde bir sakınca yok değil mi?" dediğinde afallamış bir şekilde ona bakıp " sorun yok" dedim.

Kalbimin korkudan nasıl hızlı attığını daha yeni fark etmiştim. Kimdi ki onlar? Eymen'den ne istiyorlardı? Hayır yani bu sakin çocuğun belalı bir tiple yakından uzaktan alakası yoktu. Arkamızdaki araba dahada hızlandı ve önümüzü kesti. Ben daha ne olduğunu anlamadan arabanın kapısı açıldı ve Eymen'i çekiştirerek çıkardılar.

Hemen yanlarına gittim sanki Eymen'i kurtarabilecekmişim gibi. Eymen bana bakıp ağzını oynatarak "korkma" dedi. Ama nasıl korkmayayım önümde adam kaçırıyorlardı resmen. Adama baktığımda " Kenara çekil sana zarar vermek istemiyorum" dedi. Hızla siyah büyük arabaya binerlerken onları izliyordum bende. Bedenim bir türlü kıpırdamıyordu. Sesimde çıkmıyordu sanki. Onlar gözden kaybolurken bende yüzümü ıslatan yaşlarla orada öyle kalakalmıştım.

------------

Merhaba arkadaşlar, umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz herhangi bir şey olursa yorum yaparsanız bende yorumları dikkate alarak yayımlarım diğer bölümlerimi :)

Bu arada Eymen'i sizce kim kaçırmış olabilir ?

Tahminlerinizi bekliyorum :)

BİR FISILTIDIR YAŞAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin