Neldanın babası, o küçük yaştayken ölmüştü. Babası öldüğünde ailesi dağılmıştı, adeta annesi çocuklarını başı boş bırakıp kendini, kumara sarmıştı. Kardeşi ise intihar etmişti. Bunların hepsi üst üste gelmişti gittikçe gücü tükeniyordu, eriyordu...
Yine sıradan günlerden biriydi. Okula yine yürüyerek gidiyordu, her zamanki gibi otobüsü kaçırmıştı... oraya gelince yine aynı şeyin olacağını biliyordu, alışmıştı... Yine içinde fırtınalar kopacak ve içini öldürme arzusu kaplayacaktı. Herhangi bir insan için paranoya gelebilirdi bu durum, ama Nelda için bu durum normaldi. Ve işte yine oradan geçiyordu, önce kalbi sanki patlayacakmış gibi atıyordu. Sonra etraf bulanıklaşıyor, sadece odaklandığı yeri görüyordu. Ne yapacağını bilemiyor yere çöküyor ve o şeyin kendisini ele geçirmesini bekliyordu. Gözlerinin bulanıklığı yerine, karanlık geliyordu. Bu sefer biraz daha beklediğinde sanki herkezi öldürebilecek kadar güç geliyordu ona. Eğer biraz daha sabreder ise geçiyordu hepsi. Karanlık gidiyor, kalp atışları normale dönüyordu. Ama bu sefer öldürme hissi daha fazlaydı, ilk defa böylesini yaşamıştı. Bir süre sonunda kendine geldi, Nelda. Üzerindeki tozları silkeleyip yoluna devam etti. Okula girdiğinde bütün gözler ona çevrilmişti, neden olduğunu anlamadı herkez ondan korkmuştu, sebepsizce. 'Acaba yüzüme birşey mi oldu?' düşüncesiyle lavaboya gitti. Lavaboya girdiğinde içeridekiler de korkup boşaltmıştı orayı. Nelda aynaya baktı ve o anda gözlerini gördü... Göz bebekleri kan kırmızısıydı, o bile korkmuştu, kendinden. Hemen gözlerini kapatıp bunun gerçek olmamasını hayal etti. Ve gözlerini açtı sonuç aynıydı, gözleri hala kırmızı. Koşarak çıktı okuldan, gizli kulübesine gitti. Ne zaman kötü hisseder ise oraya giderdi, çünkü kulübe eskiydi, tahtaları sarmaşıklanmış, yosunlanmıştı ama bu haliyle seviyordu zaten burayı. Kulübeye vardığında içeriye girdi kapıyı kapattı. Var gücüyle ağlamaya başladı ağır geliyordu, bir anda yerdeki kanı faketti sadece bir damla kan... Etrafına bakındı başka kan göremedi, göz yaşlarını silerken bir şeyi fark etti, gözlerinden göz yaşı yerine kan geliyordu.
O böyle düşünürken içine yine o his geldi sanki bu sefer, onu öldürecek kadar fazlaydı. Artık dayanamıyordu. Kalktı ve eve doğru koştu, anahtarı olduğu için kapıyı çalmadı, içeri girdi. Ve odasına çıkıp siyah bir etek, siyah bir çorap, siyah bir çift bot, siyah bir kapşonlu ve beyaz bir tişört giydi ve deri eldivenlerini eline geçirdi.
Yavaş, kendinden emin adımlarla mutfağa gitti ve en keskin bıçağı aldı. Merdivenlerden çıktı ve annesinin odasına vardı. Annesine doğru ilerlerken, daha fazla mutlu oluyordu. Bundan haz alıyordu. Annesinin yatağına çöktü bıçağın hayali tozlarını tişörtüyle temizleyip,''Cezanı canınla ödeyeceksin'' dedi ve bıçağı annesinin kalbine sapladı. Bu hareketi bir kaç kere tekrarladıktan sonra, annesinin gözlerini oydu ve göz çukurlarına ayna yerleştirdi. Ve en sonunda annesinin kalbini çıkardı ve eline bir çuval alarak içine koydu
Evden çıktı, saat 3 civarlarında olduğu için sokakta 2 sarhoş adam dışında kimse yoktu, Nelda onların tam aralarından koşarak geçti. Geçerken iki bıçağı onların karınlarına sapladı, iki adamda anında yere yığıldı. Nelda ikisininde kalbini ve gözlerini çıkardı, göz çukurlarına ayna yerleştirdi ve sonra çıkardıklarını çuvala koydu ve tekrar kulubeye doğru koştu.
Kulübeye vardığında açmaya korktuğu yere geldi. Kulübenin gizli zindanı... Orayı açtı, etrafa göz attı içeride duvara sabitlenmiş kelepçeler ve duvardan duvara çakılmış raflar dışında hiçbir şey yoktu. Nelda çuvaldan gözleri ve kalpleri çıkardı ''Koleksyonuma yeni başladım he-he-he'' ve onları rafa yerleştirip ordan yeni kurbanlar aramak için çıktı.
ÇN:
Bu Cp'yi //Mrs Black\\ yazmış *-* Bence mükemmel :3 Sizce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CREEPYPASTA
HorrorHanımefendiler ve beyefendiler. Cidden artık özelden gelen "Creepypasta kitabını neden kaldırdın? Ben daha okuyamamıştım. Tamamen mi sildin? Geri yüklesen olmaz mı?" gibi mesajlardan sıkıldım. Ve nedense size "Onları aldığım yerden okuyabilirsiniz."...