five

6.2K 177 31
                                    

"Hayır Calum gerçekten zorlama gelmek istemiyorum." Yavru köpek bakışları altında kendimi suçlu hissettim. "Sen gelmezsen ben de gitmeyeceğim." Utançla suratımı yere eğdim. "Yapma şöyle." Calum'la arkadaş olduğumuz günden beri bana bu cümleyi belki yüzüncü söyleyişiydi.

"Tamam ama söz vermeyeceğim." Gülümsedi ve gözleri yine mükemmel bir şekilde kısıldı. "Tamam. Hem zaten korkacak bir şey yok sadece 3 günlük bir şey." Tebessüm ettim.

Okulun doğa gezisinden bahsediyordu. Maalesef pek gitmek istediğim bir gezi değildi hatta genel olarak okul gezileri gitmek istediğim türde geziler değillerdi. Kamp hayatı belki sakin ve huzurlu olabilirdi fakat bizim okulla asla.

Zilin çalmasıyla sınıftan dışarı çıktık. Artık hep Calum'la dolaşıyordum. Kesinlikle kendi isteğim dışında gelişen bir durumdu. Genelde insanlarla pek muhabbet edemem fakat Calum çok farklıydı. Ben onu bulmasam bile her gün beni bulurdu. Ortak derslerimiz de sayesinde birkaç günde baya yakın olduk. Onu henüz ailemle tanıştırmaya korkuyorum çünkü beni erkeklerden korumaya çalışıyorlar. Arkadaşım olsa bile ailem için erkek organı olan her insan tehlikelidir.

Oliver'dan sonra artık kızlar bile tehditti benim için. Annem cinsel yönelimim hakkında ağzımı aramıştı fakat bir şey bulamayınca bu girişimden vazgeçmişti. Gerçi ailem için her şey çok kolaydı. Benim arkadaşlarım bile yoktu. Oliver her zaman bir türlü zapt edilemeyen çocuk olmuştur ama artık onunla uğraşmayı da bıraktılar.

"Pekala gözetmen öğretmenler hakkında bir fikrin var mı?" Bay Irwin'den ölümüne korkuyordum. Son günlerde benimle uğraşmayı kesse de bunun altından bir boklar çıkacağını biliyorum. "iki tane bu doğa-orman işlerinden anlayan öğretmen varmış sanırım biri tarih diğeri de fizik öğretmeniydi. Onun dışında bütün beden öğretmenleri gözetim için orada olacak." Ellerimi saçlarımdan geçirdim. "Aa bu arada göstermeyi unuttum." Önümdeki masanın sandalyelerinden birini çektim ve kantin masasına oturdum. Bana yakın olan sandalyeye oturdu ve kazağının kolunu sıyırmaya başladı. Kolundaki bandı kaldırdı ve ağzımın açık kalmasını sağladı.

Hala kabarık olan dövmeye dokundum. Benim kuş çizimim. "Ne düşünüyorsun? Nasıl olmuş?" Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Sonuçta çizim bana ait ve mükemmel bir şekilde deriye işlenmiş. Aynı çizdiğim gibiydi.

"Bu-bu mükemmel olmuş Calum." Calum gülümsemeye başladı. "Acımadı mı?" hala dövmesine dokunduğumu fark edince elimi çektim. Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Teşekkür ederim Violet. Hem bak eğer iş sahibi olamazsan dövmecilik bir alternatif." Kafamı iki yana hızlıca salladım.

"Yok ben almayayım. İnsanların canını acıtacağını bile bile bunu yapamam." Yanağımı sıktı "Küçük bir kedi yavrusu gibisin." Yanaklarım ısınmıştı.

"Hey Calum." Arkamdan gelen sesle Calum oraya baktı. Ben bakmadım beni ilgilendirmiyor. Calum gülümsedi ve ayağa kalkıp sesin sahibine sarıldı. "Uzun süre oldu dostum beni unuttun sandım." Diğer çocuk da sandalyelerden birini çekti ve oturdu.

"Bu Michael, bu da Violet." Kafamı salladım. "Hey Violet." Sessizce hey dedim ama duydu mu bilmiyorum. Bu çocuğu okulda ilk defa gördüğüme yemin edebilirdim. Calum'u da ilk defa merdivenlerde çarpıştığımızda görmüştüm.

"Okula başlaman neden bu kadar uzun sürdü?" Michael omuz silkti. "Bilirsin müdürü ikna etmek kolay olmadı."

"O saçla okula gelmene izin var mı?" çünkü çocuğun saçları mordu. Elleriyle saçlarını bir defa daha karıştırdı. "Bilirsin işte okula geç başlamamın en büyük sebebiydi." Okulumuzun kurallarını bilirim. "Ve formaların nerede?" üzerindeki grup tişörtüne baktı.

"Bu da geç başlamamın en büyük ikinci sebebi falan olabilir." Kıkırdadım. "Siz burada kurallara her zaman uyar mısınız?" dudağımı sarkıttım "Büyük çoğunlukla." Calum'a baktı. "O lanet kazakları sen bile giyiyorsun dostum." Calum gülümsedi ve üzerindekilere baktı. "O kadar da fena değiller. Sıcak tutuyorlar." Michael yanaklarını şişirdi ve gözlerini devirdi.

Zilin çalmasıyla ayağa kalktım. "Sonra görüşürüz." Dedi Calum. Ve ilk defa yaptığı bir şeyi yaptı. Yanağımdan öpüp Michael'ı kolundan tutarak üst kata sürükledi. Ağzım açık bir şekilde orada kaldım. Sonra kafamı sallayıp resim atölyesine girdim. Sırtımdaki çantamdan defterimi çıkarttım ve ceketimin iç cebinden ince ama koyu kalemi aldım.

Telefonumu cebimden çıkarttım ve kulaklıklarımı takıp en son çalan müziği açtım. Sesini sonuna kadar açtıktan sonra boş bir sayfaya çizmeye başladım, bir dudak ve bir yanak.

Dersin sonlarına doğru son dokunuşlarımı yapıyordum. Dudaklar kesinlikle ona aitti yanak ise bana.

Bir dakika

Ben ne yapmıştım.

Sırtımda el hissetmemle defteri kapatmam bir oldu. Kulaklıklarımı koparırcasına kulağımdan çektim. Bay Irwin büyük elleriyle omuzlarımdan tutmuştu. "Demek bir öpücük seni bu kadar etkiledi Violet." İlk ne dediğini anlamadım ama sonradan gömüş olma ihtimalini düşündüm. Lanet olsun.

"Neden bahsettiğinizi bilmiyorum." Ellerini havaya kaldırdı. Dokunduğu yerler yanıyordu. "Sakin ol Violent* sakin ol." Bağırdığımı bile fark etmemiştim. Sınıftakiler bize bakıyorlardı.

Bay Irwin tahtaya geçti. "Geziden çoğunuzun haberi vardır." Herkes onayladı. "Müdür bey bana gezide sizin sanatsal ruhunuzu dışarı çıkartmak için iyi bir fırsat olduğunu söyledi ve beni de geziye davet etti. Ayrıca orada olduğumuz her gün 1,5 saat boyunca çizim zamanınız olacak. Toplu bir şekilde."

Üzgünüm Calum geziye gelmiyorum.

"Hepinizin gelmesini isterim. Oradaki resimlere bakarak yarışmaya katılacak olan öğrenciyi kararlaştıracağız."

Bu yarışma imalarından sıkılmıştım artık. Gözüme baka baka söylemesine gerek yoktu.

-

"Sonunda katil edecek beni gerçekten bunu yapmaya hakkı yok." Calum'la eve doğru yürüyorduk ve sabahtan beri ona Bay Irwin'i kötülüyordum. "Hey Violet!" Oliver'ın sesini duyunca ikimiz de duraksadık. "Ve şey ugh Calvin miydi?" Calum nefes verdi.

"Aslında Calum." Oliver Calum'u boydan alıcı gözüyle süzdü. Calum yakışıklı çocuktu ve kesinlikle Oliver'ın tipiydi.

"Oliver." Elini uzattı. Tokalaştılar. "Bize mi?" gözlerimi devirdim. "Erkek arkadaşın olarak tanıtmaya korkuyorsan ona benimki diyebiliriz." Ben gülerken Calum gülmüyordu. Hatta biraz kokmuş gözüküyordu. "Sakin ol ısırmam." Calum hala tam anlamıyla rahatlayamamıştı. Yoldan geçen bir araba önümüzde durdu.

"Hey Oli atla." Oliver yanağımdan öptü ve arabaya atladı. Elimle yanağımı silerken Calum gülümsedi. "Korkma onun tipi değilsin." Tamamen yalandı. Calum bariz bir şekilde Oliver'ın tipiydi. İlk olarak esmerdi ve vücudu mükemmeldi.

"Aslında bütün kızların ona ölmesi gerekiyor." Omuz silktim. "Ölüyorlar zaten." İtiraf etmek gerekirse ikiz olduğumuzu yok sayarak söylüyorum Oliver yakışıklıydı. Sadece iki cinse de olan hisleri yüzünden bazı insanların nefretini çekiyordu o kadar. Onun dışında okulda en çok sevilen insan falan olabilir.

"Hem baya samimi" kafamı salladım. Benim gibi değildi. "Ailen biraz baskıcı huh?" dudağımı sarkıttım. "Sadece bilirsin erken yaşta hamileliği engellemeye çalışıyorlar." Calum gülmeye başladığında birazcık utanmıştım.

Biraz daha yürüdükten sonra evimin önünde durduk. "Yarın görüşürüz Violet, gezi işini unutma." Kafamı salladım ve evin bahçesine girdim. İçeri adım atar atmaz Hedwig üzerime atladı. "Sakin ol şampiyon." Tüylerini okşadım ve odama çıkıp çizim yapmak üzere masama oturdum.

*violent şiddettli, sert anlamına gelir Ashton, Violet'ın ismine gönderme yaptı.



art teacher // irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin